🌙

2K 55 4
                                    

 

"Mahkemede seni savunmadım." dedi kelimelerin üstüne basa basa. Adamın bu durumu idrak edemediğini düşünüyor olmalıydı. Oysa adam her şeyin farkındaydı. Ve farkında olduğu her şey sözlerini hükümsüz kılacak kadar acımasızdı. "Bana hesap sormayacak mısın?"

"Ben sana hiçbir zaman hesap sormadım." dedi adam.

Kadın güldü. İki yana gerilen dudakları çehresini daha da güzelleştirdi. Adam o güzelliğin altında saklanan gizleri görmemek için bakışlarını ellerine düşürdü.

"Doğru." dedi kadın. "Sen bana hiçbir zaman hesap sormadın."

Başını iki yana sallarken gülüşü giderek soldu. Kaskatı kesilen dudakları gülümsemesini devam ettiriyordu fakat yüz ifadesi gülmekten çok uzak bir noktaya savrulmuştu.

"Söylesene Karan. Sen bana neden hiçbir zaman hesap sormadın?"

Adamın bakışları kadını buldu. Kadın kaşlarını kaldırmış, sorusuna cevap verilmesini bekliyordu. Bakışları cevabı zaten bildiğini haykırıyordu. Tek derdi bunu bir de adamın ağzından duymaktı. Hayır, tek derdi o cevabı adamın yüzüne vurmaktı.

"Cevap versene!" dedi öfkeyle. Adam kaşlarını çattı. Öfkeli olması gereken kişi o değil kendisiydi. Katil diye yaftalanan, geleceği çöpe atılan, kaderi kirletilen kendisiydi. Kadındaki bu öfke zeytinyağı gibi üste çıkmak değil de neydi?

"Ne istiyorsun Meral?" dedi, sakin kalmaya çalışarak. Omuzları gerilmişti. Farkında değildi ama bedeni
oturduğu yerde hafifçe dikleşmişti.

"Hesap sormanı!" dedi kadın, bir eliyle masaya sertçe vurarak. Bedenini masanın üzerine doğru eğmiş, başını adama doğru yaklaştırmıştı.

"Mahkemede neden seni savunmadığımı sormanı. Abim olacak o adamı öldürdüğüne gerçekten inanıp inanmadığımı sormanı."

Doğrulup arkasına yaslandı. Gözlerine çöreklenen hüsranı dudaklarına ustaca yerleştirdiği alaycı tebessümle gizlemeye çalıştı.

"Bahadır'ın kim olduğunu sormanı belki de?"

"Abini ben öldürmedim." dedi adam. Bu cümleyi daha kaç defa kurması gerekiyordu? Birisinin, yalnızca tek bir kişinin dahi ona inanması için daha kaç kez söylemesi gerekiyordu bu gerçeği? Bedenine giydirilen bu çirkin kaderden kurtulabilmesi için ne yapması gerekiyordu? Elinden gelen hiçbir şey yoktu. Ve bu durum bileklerine takılan kelepçeden bile daha fazla bağlıyordu elini kolunu.

"Abimi öldürüp öldürmemen umrumda değil." dedi kadın öfkeyle. Adamın önüne sunduğu seçeneklerden bunu seçmiş olmasına sinirlenmişti. "Onu günahım kadar bile sevmezdim."

Adam da sevmezdi. Ama bu adamın canını alması için bir sebep olmamıştı hiçbir zaman.

"Abini ben öldürmedim Meral." dedi adam. Kadının geç de olsa ona inandığını söylemesini istiyordu hala. Sen katil olacak birisi değilsin, demesini istiyordu. Abisinin ölmeyi hak ettiğinden bahsetmesini değil adamın ne olursa olsun birisinin canını almayacağını bildiğini söylemesini istiyordu. Bunları duymaya ihtiyacı vardı.

"Hiçbir zaman sana göstermek istediğim yere bakmıyorsun Karan." dedi kadın, başını iki yana sallarken. Dudaklarındaki alay, gözlerinin buğusunun önüne geçmeyi başaracak kadar gerçekçi değildi. Duygularını gizlemeye çalışıyor fakat bunu yapamıyordu. Ağlamaktan nefret ederdi kadın, özellikle de adamın karşısında. Ama adam, üzerine diktiği o kör bakışlarıyla her defasında onu ağlatmayı başarıyordu bir şekilde.

"Abimi ha öldürmüş ol ha öldürmemiş. Benim için önemli olan bu değil. Anlamıyor musun Karan benim için- "

"Ama benim için önemli olan bu!" diye gürledi adam. Görüş salonundaki diğer mahkumlarla onların yakınları neler olduğunu anlamayarak bakışlarını ikiliye çevirdi. Gardiyanlardan biri olay çıkmasını engellemek adına masalarına birkaç adımlık mesafe kalana kadar yaklaştı ve gözlerini sandalyesinde patlamaya hazır bir volkan gibi oturan adama dikti.

"Benim bir ömrümü bu deliğe hapsettiler! Ne demek önemli değil Meral?! Benim şu hayatta tek bir ömrüm vardı onu da parmaklıklar ardına tıktılar! Ne demek önemli değil?!"

"Anlamıyorsun." dedi kadın akan burnunu çekerken. "Anlamıyorsun Karan. Ben, sen katilsin demiyorum. Sadece katil olmuş olsan da benim için fark etmez diyorum."

"Ben katil değilim!" diye haykırdı adam. Oturduğu yerden hışımla kalkıp sandalyesini geriye savurdu. Tetikte bekleyen gardiyan hızla adamın üzerine koştu. "Ben katil değilim!" diye bağırdı adam birkez daha. Gardiyan adamı kollarından yakalayıp kadının üzerine yürümesini engelledi. Adam kurtulmak için debelendi. Ama gardiyanın yardımına koşan diğer iki gardiyanın da kıskacı altına girdiğinde hareketleri büyük ölçüde zapdedilmiş oldu. Adam öfkeden çakmak çakmak olan gözlerini kadından ayırmadan birkez daha gürledi. "Ben! Katil! Değilim!"

Gardiyanlar adamı çıkışa doğru sürüklemeye başladı. Adam debeleniyor, kendisini tutan ellerden kurtulmak için tüm gücüyle savaşıyordu. An be an kadından uzaklaştırılırken bunun olmaması için ayaklarını yere bastırıyor ve kadının bir kez olsun değilsin dediğini duyabilmek için dur durak bilmeden "Ben katil değilim!" diye haykırıyordu.

Yaka paça çıkarıldı görüş salonundan. Koridor boyunca sürüklendi ve en sonunda tek kişilik bir hücrenin içine tıkıldı. Gardiyanlardan biri üzerine kapıyı kapatmadan önce "Aklını başına topla, sakinleş. Sakinleşinceye kadar seni buradan çıkarmayacağım." dedi. Kapı yüzüne kapanırken adamın gardiyana verdiği cevap "Ben katil değilim." oldu.




🌿


KUMPAS


KUMPAS

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.








YENİ BÖLÜMLERİYLE HER CUMA WATTPAD'DE

yabangulllu













SEVDAM AĞLIYOR ||TAMAMLANDI||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin