BEKLENMEDİK MİSAFİR

3.1K 217 76
                                    

SEVDAM AĞLIYOR 26. BÖLÜM

| BEKLENMEDİK MİSAFİR |

"Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme, zira bu işin baharı var..."

🌙

"03 Haziran 2020." diye mırıldandı Bedirhan elindeki kağıtta yazılanları okurken. İki dudağı arasından dökülen kelimeler kalp ritmimin hızlanmasına neden oldu. 3 Haziran... Şunun şurasında o güne kaç gün vardı ki? Her şeyin bu kadar çabuk ve sorunsuz hallediliyor olması azgın dalgalara kapılan küçük bir kayık gibi sürüklenip gidiyormuşum hissiyle dolduruyordu içimi. Duygularımı dile getiremeyecek kadar karmakarışıktım. Son günlerde doğru dürüst ne düşündüğümü bile idrak edemiyordum. Bir şeyler oluyordu hayatımda, hem de köklü değişimler... Ama ben tüm bu olanları bir kenara çekilip sessizce izlemekten öteye gidemiyordum.

Bedirhan, üzerine sabitlediğim bakışlarımın ağırlığını hissettiğinde başını yavaşça elindeki kağıttan kaldırdı. Siyah gözbebeklerini çevreleyen ela irisleri yediklerimle birleşir birleşmez içinde bulunduğumuz arabanın atmosferi ışık hızında değişti. Sonuna kadar indirdiğim pencereden ılık bir meltem esiyor, saçlarımın usul usul salınmasına neden oluyordu. Bedirhan'ın bizi getirdiği yer tepede ve oldukça serin bir yer olmasına rağmen ben o saniyelerde buram buram terlemek üzereydim.

Birbirlerine tutunan gözlerimiz lisansız bir iletişime geçmiş gibiydi. Öyle ki bakışlarıyla bana çok şey anlattığını hissettim o an. Ancak karmaşık zihnim hissettiklerimi mantıklı kelimeler haline dönüştürmeme engel oluyordu. Ona bu şekilde bakarken yakalanmış olmak yanaklarımın birer alev topuna dönmelerine neden olsa da gözlerimi sanki onun elalarına zamkla yapıştırmışlar gibi ondan ayıramıyordum.

Beni istemeye geldikleri akşamın üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. Bu süreçte evlilik hazırlıklarını son hızla tamamlamıştık. İmam nikahımız kıyılmıştı. Dinen onun eşiydim şuanda lakin birbirine uzak iki yabancıdan başka bir şey değildik aslında. Aramızda hep sessizlik üzerine bina edilmiş bir iletişim vardı. Bir araya geldiğimiz o kısacık anlarda mütemadiyen susuyorduk. Söylenmesi gereken sözleri söylüyor, yapılması gereken eylemleri yerine getiriyorduk ve hiçbir zaman bundan öteye gitmiyorduk. Belki de bu yüzden evliliğimize kağıt üzerinde bir evlilik gözüyle bakıyordum. Gerçek değildi sanki. Kağıt üzerine atılmış bir çift imzadan ibaret olacaktı evliliğimiz.

Ama işte bazen, özellikle de şuanda olduğu gibi anlamını bir türlü çözemediğim bakışlarıyla beni kendisine kitliyordu. Kelimelere ihtiyaç duymuyormuş gibi bakışlarıyla konuşuyordu sanki benimle. İşte o zamanlar içimi garip bir telaş kaplıyordu. Panikliyor, ne yapacağımı bilemez oluyordum.

Onun bu sessizliği benim kaçış yolum oluyordu her zaman.

Parmağımda evliliğimizi simgeleyen alyansı taşımaya başladığımdan bu yana onun hakkında edindiğim en sağlam gözlemim onun sessiz bir adam oluşuydu. Suskunluk, üzerine giydiği gömlekten farksızdı onun için. Yüz ifadesi sürekli bir şeyler düşündüğünü ele verse de dili düşüncelerini ifşa etmeye yanaşmıyordu hiçbir zaman. Ne düşündüğünü bilemesem de tuhaf bir şekilde bana kendimi iyi hissettiriyordu onun bu sessizliği. Durgun bir deniz gibiydi. Hırçın dalgaları yoktu. Ya da sert rüzgarları... Bulunduğum yerden ufuk çizgisini görebiliyor, gün batımını hiç bir engele takılmadan izleyebiliyordum. Onu doğru dürüst tanımıyor olmama rağmen yanında kendimi güvende hissediyordum.

SEVDAM AĞLIYOR ||TAMAMLANDI||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin