21.Hesaplaşmanın Ardındaki Kırıklar

63 5 97
                                    

#Multimedyadaki şarkı, Tolga'ya ve Yıldız'a ithafen.

🌟

İnsanların acıyı nasıl tarif ettiğini bilmiyordum. Çoğu kişi için acının terimş farklıydı evet ama tüm insanlar için aynı olsa ve sadece benimki farklı olsa bile savunurdum acının, kaybetmek olduğunu. Bir yakınını, sevdiğini... Acı kaybetmekti ve benim için başka bir anlamı da yoktu. Kayıp aynı olmak zorunda değildi. Çocuğunu kaybeden anne, ailesini kaybeden çocuk, evcil hayvanını toprağa veren insan... Bunların hepsi ağır kayıplardı. Yıldız evcil hayvanımız değildi ama, Günce annesi gibiydi işte. Yavruluğundan beri bilirdi onu.

"Su ister misin?" Hiç cevap vermeden duvarı izlemeye devam edince karşısına geçtim ve şakağını öpüp mırıldandım.

"Şimdi onun kanatları çıkmıştır Günce. Birde bembeyaz... Biliyorsun Yıldız'ı sen, ezdirir mi hiç o kendini? Az mı Umut'a uzattığım havucu kaptı o karbeyazım." Gözünden bir damla yaş süzüldü.

"Yandı Hayat. Ateşler içinde kaldı, yandı benim güzel bebeğim." Dudaklarım aralandı herhangi bir şey söyleyebilmek için ama tek bir şey söyleyemedim.

"Kül oldu benim karbeyazım." Başımı sağa sola salladım hızlı hızlı. Başını oynatmadan sadece gözleriyle bana baktı.

"O ne biçim söz öyle Günce? Ruhu gökyüzünde özgürce uçuyor, ormanlıkta koşturuyor. Dedem bana söyledi, hala bembeyazmış Günce." Gözleri yeniden duvara çevrildi.

"Çocuk mı kandırıyorsun? Bir sürü at can verdi bugün. Hemde yanarak. Gece de öldü. Kuzey de. Kim yaktı o çiftliği? Çetin abi kameralar kapatılmış diyor. Bile isteye yapıldığı belli. Beni teselli etmek istiyorsan, yapanın cezasını çekmesini sağla." Dudaklarımı ağzımın içinoe hapsedip başımı sallamakla yetindim ve başka hiçbir şey demedeb odadan çıkıp kapıyı kapattım.

"Kül oldu benim karbeyazım." Cümlesi kulağımda tekrar tekrar yankılanınca derin bir nefes alıp elimi göğsüme koydum ve salona girdim. Orta sehpada, poşet içinde duran elmalardan hızla gözümü çektim.

"Hayat, Günce nasıl?" Alp'in kızarık gözlerine baktım uzun bir süre. Cevap vermeyi unuttuğumun farkında bile değildim. Çiftliğe çağırmıştık hiçbir şey söylemeden. Yolda başına bir şey gelmesinden korkmuştum çünkü. Çiftliğin ve bizim o halimizi gören Alp'in yıkılma lüksü yoktu. Günce'yi ayaklandırmak için bana yardım etmişti ancak ara ara gözyaşı döktüğünü görmüştüm. Günce'nin Yıldız'a bağlı olduğu kadar değildi belki de ama o da Gece'yi seviyordu ve Gece gitmişti. Gecenin karanlığında...

"Hayat?" Umut karşıma geçip elini omzuma yaslayınca başımı kaldırdım ve dolu gözlerimle ona bakıp başımı sağa sola salladım. Sanki yeni dank ediyor gibiydi.

"Öldüler Umut, yandılar." Umut ellerini yanaklarıma yasladı ve gözyaşlarımı sildi hızlı hızlı.

"Alp var burada, şimdi değil. Lütfen... Gerçeği çarpma suratına." Diye fısıldadı. Bu gerçekle yüzleşerek kendimi sıktım.

"Kalan atlar ile ilgileniyor amcan. Umut ve diğerleri güvende olacak. Artık bekçi koymayı düşünüyor."

"Kameraları kapatan ve çiftliği yakan her kimse, bekçiyi dövemeyecek mi?" Dedi dayım homurdanarak babama ithafen. Umut benden hızlıca uzaklaşıp amcamın yanına oturdu. Bende hemen babamın yanı başına oturmuştum.

Hayat Işığı✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin