#Guns n' Roses-This i love
🌟
Bazı insanlar ölümden korkar. Yaşamak için her şeyi yapar, hiçbir olumsuzluk düşünmeden çabalar. İnsan denize düşer, çırpınır yüzeye çıkmak için. Kimisi ise atlar denize, bir an önce yutulmak ister korkunç mavi tarafından.
Bazısı ona silah doğrultan kişiye yalvarır hayatını bağışlaması için, umutsuz biri kendi şakağına dayar silahı.
İzmir Asır Kutlu.
İşte o, tüm bu hikayenin en tepesinde duran kadındı. Her ne kadar tüm ailenin başında duran Tolga Asır gibi görünse de, bu aileyi bir araya getiren İzmir'di. Ailesi tarafından dışlanan arkadaşı ile tanıştırdı babasını. Kimseye gülmezken arkadaşına güldü. Ona yeni bir kapı açtı. Can, umudunu buldu İzmir sayesinde. İçi kan ağlıyorken kabuk bağladı. Bulduğu aile, yarasını sardı. Çetin bir inciyi saklar gibi saklıyordu sırrını. Çünkü ailesinin katlinden kendini sorumlu tutuyordu. Evden gitmeseydi ölmezler diye inandırmıştı kendini. Yıllar sonra İzmir'in o dolu gözlerine bakarak, dostluğu ve samimiyeti hissederek anlatmıştı sırrını. Aile kurmaya olan inancı gelmişti İzmir sayesinde. Bir kadını sevmiş, yuva kurabilmişti. İzmir ona, babası gibi olmadığına inandırabilmişti.
Ömür Kutlu ise yapayalnız bir adamdı. Ailesi olmayan, sevgisiz büyüyen bu adam çocuklara umut olabilmek adına gittiği kurumda da görmüştü kadını. Göremediği sevgiyi çocuklara dağıtmaya çalışan adam, o an görmüştü kadının gözlerindeki acıyı. Dile getirememişti ama onu Hayat'a bakarken görmek her şeyi anlatıyordu. Ne yaş vardı gözlerinde, ne kahır. Ama hasreti görüyordu adam. Özlemi, sevgiyi... Kafede onu garsonken gördüğü ilk an kadın hoşuna gitmişti evet ama Hayat ile ilgileniyorken gördüğü an aşık olmuştu kadına. Aile sıcaklığı görmemişti kendisi. Görmediği sıcaklığı kadının Hayat'a olan bakışında görmek duygulandırmıştı onu. O an ne yapıp edecek, hayatına girecekti kadının. Yemin etmişti kendi kendine.
Acı bir nefes doldu ciğerlerine kadının. Uğultular duyuyordu. Bedeni sızım sızım sızlıyordu. Gözünden yaş aktı hissettiği acıdan dolayı. Ruhsal acının yanına, fiziksel acı da eklenmişti. Hatırlıyordu ne yaptığını. Gözlerini zar zor açtı. Yutkunmaya çalışsa da başaramadı. Yaptığı şeyin üzerinden kaç gün geçmişti, bilmiyordu.
"İzmir Hanım? Beni duyuyor musunuz? Hemen doktoru çağıracağım." Tepkisiz kaldı. Hemşire koşarak çıktığında gözlerini kırpıştırdı. Mercan yaşıyor muydu? Ya Sarper?
"İzmir Hanım." Doktor ne çabuk geldi diye düşündü. Her şeyi duyuyor, hissediyordu. Ama konuşmak istemiyordu.
"Neden burada olduğunuzu hatırlıyor musunuz?" Birkaç saniye sessiz kaldı kadın. Ömür'e sarılmak ve ağlamak istiyordu. Böyle bir şeyi nasıl yapmıştı? Pişmanlığını dile getirse Ömür inanır mıydı?
"Trafik kazasını hatırlıyorum." Diye yanıtladı. Sonra beklemeden sordu.
"Kaç gündür uyuyorum?"
"Bugün dördüncü gün. Beklediğimizden çabuk iyileşiyorsunuz." İzmir cevapsız kaldı. Tolga Asır rüyasına girmişti. Babasına sarılmıştı kadın uzun zaman sonra. Öyle bir ağlamıştı ki, belki de şu an döktüğü gözyaşları rüya görürken ki akıp giden gözyaşlarıydı. Tolga Asır kızının yanaklarını avuç içlerine sığdırıp konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Işığı✔️
Novela JuvenilAdam, son dileğini diledi. Son dileği bir ışık olup gökyüzüne ulaştı ve yıldız oldu. Gökyüzündeki yıldız, turuncu saçlı kızın yolunu aydınlattı. Hayat, bir aileye kavuştuğunda hayatına onu mutlu edebilmesi için bir şans daha verdi. Hayat ışığı, bir...