Multimedya: Ulaş bizimle
🌟
Hayatta ne olacağını asla tahmin edemiyorsunuz. Hoş, etseniz bile tahmininize yakın bir hayat olmuyor yaşadığınız. Ufak tefek istekler gerçekleşebiliyor belki ama genellikle gelecek hakkında yanılıyorsunuz. Beklediğinizden daha güzeli olabiliyor belki ama çok daha kötüsünü de yaşadığınız oluyor.
Benimki iyi mi kötü mü diye düşünüyorum bazen. Sonu mutlu bile olsa, o sona gelirken asla çiçekli yollardan geçmedim. Yıllar geçtikçe bir ailenin içinde olmuş olduğumdan çok aklıma gelmiyor olsa da unutmadığım, unutamadığım şeyler var elbette. Trafik kazasında ailemi kaybetmiş olmam bunların en büyüğü tabii ki. Annemi de babamı da seviyorum ama bazen de olsa rüyama öz anne babam uğruyor. Beni uzaktan gülümseyen bir yüz ifadesi ile izlediklerini görüyorum rüyamda. Onlara, onları unutmadığımı söylemek istiyorum. O günü çocukluğumdaki gibi net hatırlamasam da, kalbimdeki acının büyüklüğünü asla unutamayacağımı biliyorum. Nasıl acıtıyor biliyorum. Çığlık atıp çırpınırken, o zamanlar İzmir ablam olan annemin bana nasıl sarıldığını hatırlıyorum. Öleceğimi sanmıştım. Kalbim öyle büyük bir acıyla parçalanıyordu ki, ölüm dedikleri şeyin o hissettiğim acı olduğunu sanmıştım. Yalnızlık hissinin nasıl da kapkaranlık hissettirdiğini biliyordum. Milyonlarca insanın olduğu dünyada tek bir insana bile sığınamayacak olmanın korkusunun nasıl bir şey olduğunu biliyordum.
Bitmedi, yaşayacak günlerim var biliyorum. Daha güleceğim günler ve maalesef ağlayacağım günler de var biliyorum. Ancak en dipte olmanın nasıl hissettirdiğini ve o dipten nasıl çıkacağımı biliyorum. Uzun da sürse, yine de çıkacağımı biliyorum.
Ben, Hayat Kutlu.
Küçük bir çocukken ailemi kaybetmiştim. Babası tüm dünyası olan, annelik nedir tadamayacak olan bir kadına anneliği tattırmıştım. Baba olmak isteyen, ama bir evlat veremeyecek olsa da sevgilisini terk etmeyen adamın baba olmasını sağlamıştım. Daha annemin ve benim bile haberim yokken dedem olacağını bilip hisseden adamın torunu olmuştum. Arkadaşlarıma önce dost olmuş, sonra ailemi aileleri yapmıştım. Hayallerim uğruna korkularımın üzerine doğru çığlık çığlığa koşup şampiyon olmuştum. Ne kadar düşsem de, dedemin hayallerimi asla bırakmamam gerektiği hakkında konuşmasını kendime hatırlatıp durmuş madalyayı kapmıştım.
Bir anneyi ikinci kez kaybetme korkusu yaşamış, annemi geri kazanmıştım. Arkadaşım ölümden dönmüş, onu sıkı sıkıya kucaklamıştım. Çiftlikteki bir sürü at dostumu kaybetmiş, yine de hiçbir şeyden korkmamıştım. Sevdiğim adamı önce ruhen, sonra da fiziksel olarak kaybetmiştim. Ama hiçbir zaman dizlerim üstüne düşsem bile tamamen yere yığılmadım. Kolay mıydı? Tabii ki hayır ama başardım.
Evet, ben buyum. Hayat Kutlu.
En önemlisi de bu kucağımdaki bebeğin annesi.
🌟
"Hayat, Ulaş'ın emziğini bulamıyorum. Saçımı başımı yolacağım şimdi. Yer yarıldı da içine girdi sanki." Dayım kendini eli ile yelleyerek salona girince hafifçe yerimde sıçradım ve ona baktım. Ulaş da afallamış başını göğsümden ters yöne çevirmişti. Ev genellikle kalabalık olduğu için odada yalnız başıma da olsam örtü takıp da emziriyordum Ulaş'ı. Malum bazılarına kapı çalma huyunu daha edindirememiştik. Baş harfi Can olan birilerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Işığı✔️
Novela JuvenilAdam, son dileğini diledi. Son dileği bir ışık olup gökyüzüne ulaştı ve yıldız oldu. Gökyüzündeki yıldız, turuncu saçlı kızın yolunu aydınlattı. Hayat, bir aileye kavuştuğunda hayatına onu mutlu edebilmesi için bir şans daha verdi. Hayat ışığı, bir...