#Evgeny Grinko-Dusty Room
🌟
Gökyüzünden bir yıldız kaydığında buna anlam yükler misin? Yoksa görmez misin bile? Veya düşünmez misin üstünde? Bazıları der ki; o yıldızlar artık yanımızda olmayan sevdiklerimizin bizim için diledikleri bir dilekmiş. Son nefeslerinde olan insan dilek dilerken dudakları arasından çıkan nefesi gökyüzü sahiplenirmiş ve o son bir umutla dilenen dilek yıldız olur geride bıraktığı insanın yolunu aydınlatır, hayatına ışık olurmuş. Ta ki dileği başkası tarafından yok edilene kadar... İşte o zaman yıldız kayar, bir daha eskiden olduğu gibi ışıl ışıl parlayamazmış.
Yıldızı kayan insan ise, yapayalnız bir halde ölü bulunurmuş bir evde. Veya sokakta, belki de tenha bir kuytu köşede. Her zaman olmasa da ara sıra o öldürülen ve yıldızı kayan insanın hala sevdiği varsa hayatta, onu sevenler varsa ya da yalnız gitmezmiş diğer tarafa. Başında gözyaşı dökenler ve gökyüzüne haykırışlarını sunan o kalbi dağlanan insanlar inletirmiş yeri göğü. Öyle zamanlarda kayan yıldız yeniden belirirmiş. Haksız yere ölüp giden o ruhun sevdikleri hatırına o ruhu anımsatmak için karanlık gökyüzünde parlar dururmuş.
Ara sıra parıldayıp gözümüze çarpan yıldızların anlamı da buymuş, ben yanınızda değilim ama buradayım demek için. Bizi izlediğini hissettirmek için...
🌟
Kurşun sesi bir çığlık gibi duyuldu kulaklarda. Kadının dudakları acı ile aralandı ve gözünden bir damla yaş aktı. Bir adım geri atacak gücü yoktu. Sol ayağı yere sürttü.
"Sarper..." İsmi döküldü iki dudağı arasından. Adam gözünü bile kırpmadan karşısında tam kalbinden vurduğu kadına bakıyordu. Gözlerini kırpmıyor olsa bile eli titriyordu. O, çok sevdiğini sandığı kadını vurmuştu. Daha önceden de ona zarar vermişti ama bu kez farklıydı. Bu kez bambaşkaydı. Ona öldürücü bir darbe yapmıştı.
"Sen benim kalbimin aldığı tek yarasın. O yüzden kalbine en derinden yarayı açan da ben olmak istedim." Sol gözünden bir damla gözyaşı yuvarlanıp çenesine ulaştı.
"Beni tanımayan sensin. Ama seni tanıyan benim. Sen de karıncayı incitecek yürek yokken, bir insanı nasıl öldürebilirsin. O insan bensem bile, yapamazsın bunu." Kadın dizleri üstüne çöktü. Kolları iki yanında sallandı hızlıca.
"İzmir..." Dedi adam yaptığı şeyi fark edip. Yere yıkılmamak için direnen kadının gözlerinden ard arda yaşlar akıyordu. Aptallık yapmıştı, bunun farkındaydı ama çok geç kalmıştı. Geri kaçmak için artık çok geçti.
"İzmir?" Ellerini başına yerleştirip saçlarını çekiştirdi Sarper. İçindeki aşk sandığı şey saplantılı ve psikopatça bir şeydi. Mercan'a da aşık oldum sanmıştı ama İzmir'e karşı hissettiği o saplantılı his kadar değildi Mercan'a karşı beslediği duygu.
Kadın daha fazla dayanamadı ve yıkıldı. Gri betona boylu boyunca serilen kadın yerdeki genişleyen kanın sahibiydi. Can çekişiyor ve parmaklarını betona geçirip nefes almaya çalışıyordu. Gözyaşları gözlerinden akıp saçlarına karıştı.
Böyle ölmeyi haketmemişti.
Babam bu halimi görüyorsa, kahroluyordur diye geçirdi içinden kadın. Buraya tek başına gelmesi bir hataydı. Eceline yürümüştü elindeki silahla. Öksürdü zar zor bir şekilde. Gözyaşları akıp gitmeye devam ediyordu. Biraz düşünse belki de şu an bu halde olmayacaktı ama sevdiklerinin tehdit edilmesi gözünü kör etmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Işığı✔️
Teen FictionAdam, son dileğini diledi. Son dileği bir ışık olup gökyüzüne ulaştı ve yıldız oldu. Gökyüzündeki yıldız, turuncu saçlı kızın yolunu aydınlattı. Hayat, bir aileye kavuştuğunda hayatına onu mutlu edebilmesi için bir şans daha verdi. Hayat ışığı, bir...