#MISSIO-Can I Exist
🌟
Umut'un bulunduğu kutunun kapısını açtım ve elimi uzatıp alnını sevmeye başladım.
"Bugün iyi çalışalım, olur mu?" Sanki benimle konuşuyormuş gibi kişneyerek karşılık verince tebessüm edip yularını taktım ve tımarını yapmak için onu bağladım.
"Onunla gerçekten güzel ilgileniyorsun." Hemen yakınımda Umut'un sesini duyunca yerimde sıçradım ve başımı çevirip ona baktım. Son karşılaşmamızın üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti ve bu sürede onunla hiç konuşmamıştım. Açıkçası konuşmamak için sürekli ondan kaçmış, yolumu değiştirmiştim. Konuşmak istemiyordum. Fakat yine de aynı ortamda bulunuyorduk ve beni bir şekilde yakalamıştı işte. Ben konuşmayınca duvara yaslandı ve bana baktı. Bense ona bakmıyor, Umut'un tımarı ile uğraşıyordum.
"Sana bir özür borcum olduğunu biliyorum. Benimle konuşmak istemediğinin de farkındayım. Sana öyle bağırmamam gerekirdi. Hele ki senin haklı olmana rağmen." Duraksadım bir süre. Söyleyeceğim çok söz vardı ama neyi değiştirirdi ki, Mercan onun sevgilisiydi. Ayrıca benim haklı olduğumu da söylemişti işte. Konuşmamın veya kendimi savunmamın bir önemi yoktu.
"Özür dilerim. Seni kırmak, isteyeceğim son şey bile değil." Dudaklarımı ağzımın içine hapsettim ve yutkunup alnımı Umut'un göbeğine yasladım. Annem bana kendine bağıran adamdan uzak dur demişti. Bu yaşıma kadar sevginin ne demek olduğunu az çok anlamışsam eğer Mercan ve Umut birbirine sevgi dolu bakmıyordu. Haddime değildi bunu sorgulamak ama durum buydu ve böyleyken Umut'un bana bağırması ağırıma gitmişti. Üstelik ben onun için yediğim tüm ağır sözleri sineye çekmiştim. Buna rağmen bakışlarında soğukluğu görmek içimi burkmuştu.
Hiçbir şey söylemedim ve işime kaldığım yerden devam ettim.
"Bir şey söylemeyecek misin?"
"Beni iyi dinle kızım, yaşadığım şeyleri biliyorsun. Sevgi kişiden kişiye değişir evet ama sevginin ne olmadığını iyi biliyorsun. Sevgi bakıştadır, gülümsemedir. Sana bağıran adamdan, kısıtlayan ve canını yakan adamdan uzak dur." Annemin cümleleri kulaklarımda çınladığında elimdeki kaşağını bıraktım ve fırçayı alıp Umut'a cevap vermek yerine tımara devam ettim. Açıkçası gerçek sevgi nedir ve nasıldır tam olarak bilmiyordum. Ama sevginin ne olmadığını gayet iyi biliyordum. Sevgi kesmezdi, kanatmazdı, sevgi kırmazdı.
"Anlaşılan küsüz." İster istemez başımı çevirip ona baktığımda yüzündeki sırıtmayı görmüştüm.
"İşin yok mu senin, niye benim başındasın ya? Ayrıca ne gülüyorsun, komik olan ne var?" Başını eğip gülümsemesini yok etmeye çalıştı. Göz devirip işime devam ettiğimde göz ucuyla ona bir bakış atmıştım. Beni izliyordu. Umut, atım olan, Umut başını bana çevirince boşta olan elimle başını diğer yöne çevirdim.
"Sizin adınız niye aynı ya? Kafam karışıyor." Diye söylendim sinirli sinirli.
"Ne yapayım, anneme neden ismimi Umut koydu diye kızmaya gideyim mi? O zaman affedersin belki beni."
"Seni affetmem senin için bu kadar önemli mi?" Ona yanıma geldiğinden beri ilk kez bu kadar dikkatli baktığımda arkasındaki demeti de görmüştüm. Gördüğümü fark ettiğinde gül demetini arkasından çıkardı ve bana uzattı.
"Bence barışmalıyız artık. Yani Günce'yi instagramdan bulup hangi çiçekleri sevdiğini bile sordum." Şokla gözlerim büyüdü.
"Sen deli misin ya?" Bu soru dudaklarımdan istemsizce dökülmüştü. Omuz silkti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Işığı✔️
Teen FictionAdam, son dileğini diledi. Son dileği bir ışık olup gökyüzüne ulaştı ve yıldız oldu. Gökyüzündeki yıldız, turuncu saçlı kızın yolunu aydınlattı. Hayat, bir aileye kavuştuğunda hayatına onu mutlu edebilmesi için bir şans daha verdi. Hayat ışığı, bir...