𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯 ⁹

1K 139 88
                                    

EP. 9 : Why didn't you?


Dedikodu; yanlış anlaşılmalar ve yakıştırmalar silsilesinden ibaret, çoğu zaman kişinin öyle olduğunda anlatması daha keyifli olacak diye uydurduğu tehlikeli bir olay örgüsüdür ve bu örgü bir insanın hayatını karartabilir.

Sizi asla söylemediğini bir sözden yargılatayabilir, ya da asla yapmayacağınız bir şeyle itham edilip insanları size karşı güvensizleştirebilir. Üstünüze yapışacak kötü bir itibar getirebilir. Sırf biri bir şeyleri yanlış anladığı, eksik bildiği, kıskandığı ya da sadece hakkında konuşmak hoşuna gittiği için o kişiyi bir toplulukta fısıldaşılarak konuşulan biri haline getirmek insanların birbirine yaptığı en kötü şeydi.

Mesela başkentte taşındıkları sakin mahallelerine geldiklerinin eversi günü, evlerine hayırlı olsuna gelen o teyzelerin bir kadın ve felçli kocasıyla ilgili konuşmaları gibi. Belki o teyzelerin hiçbiri o kadının genç yaşta hayat arkadaşı felç kaldığında ne kadar ağladığını, üzüldüğünü bilmiyordu. Belki hiçbiri o kadının eşine olan bağlılığını bilmiyordu. Onlar hikayelerinde hep onun eşini aldattığıyla ilgili şeyleri kurguluyor, bunun tersinin olma ihtimali yokmuş gibi mahalleye yeni gelen birilerine bile o insanların mahremini döküyordu. Ancak bilmeliyiz ki; gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu her şey doğru değildir. İçeride olanlar, dışarıdan görülen şeylerle, fısıldaştıklarımızla aynı değil.

Şu an bunu düşünüyordu çünkü aynısı içinde Jungkook'un adının geçtiği bir fısıldaşmayla başına gelsin istemiyordu. Okula geldiğinden beri Jungkook Iseul'le çok fazla uğraşıyordu. Asıl noktası Taehyung olsa da bazı hareketleri tamamen Iseul odaklı oluyordu. Mesela bugünkü düşüncesiz su savaşı saçmalığı gibi. Iseul'le kaba ya da saldırganca davranmıyordu. Çoğu hareketi çok yakın bir arkadaşıyla şakalaşıyor havası yaratıyordu. Ama dışarıdan nasıl gözüktüğü hakkında hiçbir fikri yoktu. Birbiriyle flörtleşen ya da şakalaşan iki ergen gibi mi görünüyorlardı, yoksa insanlar Iseul'ün arkasından ilgi orospusu mu diyordu? Birbiriyle geçinemeyen iki yakışıklı aynı anda düşürmeye çalışan bir sürtük, ilgi manyağı, yılan, aç gözlü... Bakın siz şu yeni kıza.

İnsanlar konuşmayı sever. Çoğu için neyin doğru olup olmadığı bile önemli değildir. Sadece konuşurlar ve oluşan kaosu izlerler. Iseul böyle bir kaosun ortasında kalmak istemiyordu. Ve üstüne etiket olacak sürtük damgasını da öyle.

Okulda Jungkook'a hayran olan çok fazla insan vardı. O; yakışıklı, atletik, sevimli, komik, güçlü, istediği zaman kötü çocuk istediği zaman melek imajı çizebilen biriydi. Tüm ilginin odağı olması çok normaldi. Bu yüzden Jungkook odağına başka birini koyduğunda diğerlerinin gözü de oraya dönüyordu. Öğle arasında olan bu saçmalık da hepsi için bir gösteri mahiyetindeydi. Hepsi ilgilendikleri her şeyi bir kenara atıp Jungkook'un Iseul'ün peşinden koşturuşunu, sonra da çıkartıp gömleğini giydirdiği kızı bileğinden sürükleyerek aşağı kata götürüşünü izlemişti. Yarısından çoğunun soyunma odasında ateşli bir öpücük hatta daha bile fazlasını hayal ettiğine yemin edebilirdi. Bu yüzden korkuyordu işte. Konuşmayı seven bir sürü ergen ve onların ıslak, uçuk hayalleri başına bela olur diye.

Çoktan boşalmış koridorda üstündeki gömleğin eteklerini avuç içinde sıkarak sınıfına ilerledi. Şanslıydı, öğretmenleri Iseul sınıfa girdikten sonra gelmişti. Çabucak sırasına oturdu. Taehyung gözleriyle masasına ilerleyen öğretmeni takip ediyordu. Ona acayip sinirliydi. Nasıl olur da ona yardım etmezdi? Her seferinde arkadaş olmadıklarını söylese de bir samimiyetleri olduğu gerçeğini değiştiremezdi. Jungkook onu kovalamaya başladığında araya girmeliydi. Tamam, bunu arkadaş olduklarını kabul etse bile yapmazdı belki ama muzlu sütünü ona vermek zorunda mıydı yani? Sadece herhangi bir şey yapsın isterdi. Çok ufak da olsa onu koruduğunu hissettirecek bir şey. Ama o cam duvarları olan Taehyung'du işte. Her zamanki gibi hiçbir şey yapmayıp o camın arkasından olanları izliyordu.

𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin