𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯 ²

1.7K 139 77
                                    

🎶 Maroon 5 - Memories


EP. 2 : Dot or Semicolon?


Düşünmek, süresi arttırıldığında yormaya başlayan bir eylemdir.

Sürekli bir noktaya, fikire takılı kalmak. O noktaya ihtimaller ekleyip soru işareti, ünlem ya da noktalı virgül yapmaya çalışmak. Sadece kafamızda geçerli olan bir zaman çizelgesinde; şimdi şöyle olsaydı, o zaman bunu yapsaydım deyip türlü türlü senaryolar yaratmak. Hatta o senaryoları gerçekmiş gibi kabullenip aptalca üzülmek...

Bu döngüyü yaşan tek kişinin Iseul olmasına imkan yoktu. Değil mi?

Arabada kulaklıklarını kulağına taktığı andan itibaren en az yirmi çeşit senaryo üretmişti. Bir çoğunda da yeni şehrinde farklı sebeplerden dolayı -ki burada kurguya kanseri de eklemişti- mutsuz bir yaşam sürüyordu.

Bu tür şeyler düşünüyor olması çok aptalcaydı ama düşünmeyi de kesemiyordu. Üstelik kafasındaki kurguları bir kenara bıraksa bile yeni bir şehire taşınmak başlı başına düşünmekten kafasının patlama sebebiydi. "Yeni sınıf arkadaşlarım nasıl, öğretmenlerim nasıl, oturacağımız mahalle nasıl, dedikoducu teyzeleri çok mu, kızlarla kavga eder miyim, son senemde okul değiştirmek üniversite sınavımı etkiler mi, birine aşık olur muyum, ya da birilerine?" Aralarından tek bir maddeyi seçse bile düşünmekten başı ağırırdı zaten.

Çok kez taşınmasına rağmen düzene çabuk alışıyordu ve buna rağmen kendisini bekleyen yeni şeylere tedirgin, çekingen yaklaşırdı. Ancak bu tedirginliği Daeun'dan ayrılmasıyla katlanarak büyümüştü.

Hâlâ Daeugu'dan Seul'e taşındığı gerçeğini tam olarak algılayamamıştı zaten. Fark etmeden elinizi kestikten sonra acının geç duyulması gibi bir şeydi bu. Daeugu'dan taşınmıştı, şu an farkına varamamış olsa da sonradan gelecek boşluk hissini biliyordu.

"Iseul hâlâ masaların tozunu almamışsın!"

Daldığı düşünceler annesinin sesi ile bölündüğünde irkildi. "Ah!" Yatağının ucuna rüya kapanını sabitlemeye çalıştığından irkildiğinde elindeki iğneyi parmağına batırmıştı. Buruşan yüzüyle  parmağının ucunda açılan ufacık deliğe kanın toplanışını izledi. Eli titremeye başladığında parmak ucunda top halini almış kan, çok ince bir çizgi halinde parmağına doğru akmaya başladı. Büyütülecek bir şey değildi ancak dalgınlık halinden böylesine ani bir şekilde çıkartıldığı için canı daha çok açıyormuş gibi hissetmişti. Umursamayarak kanı pantolonuna sildi. Bunu yaparken annesinin yanında olmaması iyi olmuştu.

Geldiklerinden beri dur durak bilmeden evi temizlemeye ve aynı zamanda da yerleşmeye çalışıyorlardı. Burası gerçekten babasının bahsettiği kadar küçük bir kasabaydı, insanları ise kesinlikle çok cana yakındı. Nakliye kamyonu mahalleye girer giremez bir sürü insan yanlarına gelmiş, saysız kez yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sormuştu. Babası gerek olmadığını söylese de geri durmamış, kamyonun mahalleye girip eve yaklaşmasına hatta bazı eşyaları taşımada nakliyecilere bile yardım etmişlerdi. Onlar sayesinde işlerinin çok daha erken bittiğini rahatça söyleyebilirdi.

Bu bakımdan taşındıkları bölgeyle ilgili ilk izlenimleri oldukça iyiydi. Ancak diğer bakımdan burası gerçekten şehrin merkezine uzak kalıyordu. Tamamen ıssız değildi. Hatta birkaç metre çevresinde yeni olduğu belli olan siteler, kafeler ve pastaneler vardı. Ancak onların tuttuğu ev biraz daha dışında kalıyordu. Annesi burayı Seul'deki birçok evden daha ucuz olduğu için tuttuklarını söylemişti. Ucuz olma nedeni bir ihtimal medeniyetten uzak olması olabilirdi. Garip tarafı daha çok yatırımcılar tarafından tercih edilen bir bölge olmasına rağmen evi tuttukları kısım orası kadar kalabalık ve pahalı değildi. Eğer buraya olan büyük yatırımlar devam ederse muhtemelen medeniyetin kalbi burası olacaktı. Belki Iseul o zamanları görebilirdi. Ya da en fazla bir yıl sonra buralardan giderdi.

𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin