𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯 ⁵

1K 109 106
                                    


EP. 5 : Not my friend


Ön yargı dünyanın en boktan şeyi.

Hayatımız boyunca edindiğimiz tecrübelerle kendimize bir çizgi oluştururuz. Hangi fikileri benimsediğimizi, hangi davranış biçimlerini reddettiğimizi veya hangi durumlarda iyi ya da kötü çizgisinin silikleşip netlik kazanacağını oturturuz.

Tecrübe dediğimiz bu çizgi etrafımızı çevreleyen bir çemberi andırıyor aslında. Çemberin içinde, merkezde biz, fikirlerimiz, gördüklerimiz, duyduklarımız, yanlış ve doğrularımız var. Çemberin içine girebilenler de merkezle aynı yapıyı paylaşanlar olabiliyor haliyle.

Peki çizginin öbür tarafı?

Merkezden farklı olan kişi, kişiler? Belki ön yargı adını verdiğimiz şeyin çıkış noktası budur. Gerçi doğru bulmasak da hepimiz biraz ön yargılı değil miyizdir? Aranıza katılan yeni biri hakkında mesela, ya da sunulan farklı bir fikre, tarzınız olmadığını düşündüğünüz bir müzik türüne ve çeşitlendirmesi oldukça kolay olan onlarca şeye. Bu şekilde söyleyince normalmiş gibi gelebiliyordu. Ama çemberimizin dışında kalan herkese bu şekilde yaklaşamazdık. Yaklaşmamalıydık.

Iseul çizginin diğer tarafında Taehyung'u görebiliyordu. Onun hakkında konuşmaktan hoşlanmadığı dışında bir şey bilmezken oldukça fazla fikre sahipti. Kaba, kızların kalbini kıran bir serseri, ukala, burnu havada, kavgacı veya zorba olduğunu düşünüyordu. Hatta bunlardan öylesine emindi ki düşünüyordu yerine biliyordu bile denebilirdi.

Tam şu anda ise olduğu yerden yok olmak istiyordu. Belli belirsiz bir lila rengine sahip soluk mermer çatlamaya başlayıp Iseul'ü yutsa, duyduğu utançtan ancak saklanabilirdi.

Taehyung'u sürekli birilerine zorbalık yaparken göreceğini ve sonunda bunun yüzünden tartışıp kendi aralarında kavga edip duracaklarını düşünmüştü. Ama bunun tersinin olabileceğini hiç düşünmemişti.

Çünkü Taehyung zorbalık yapmıyordu. O zorbalığa uğruyordu.

Iseul Taehyung'un yüzündeki ifadesizliğe baktı. Kantindeki kapıya yakın masalardan birindeydiler ve tanımadığı iki çocuk ona alaycı ifadelerle bakıyordu. Bir tanesi uzun, kalıplı ve siyah saçlıydı. Diğeriyse ondan daha kısa olan sarı saçlı bir çocuktu. Dün ikisini de görmemişti. Taehyung kendisine yöneltilen ezici bakışlara rağmen sinirlenmiş ya da üzülmüş gibi görünmüyordu. Belki de bu duruma alışık dedi içinden. Çünkü utanmış gibi bile görünmüyordu. Iseul onun yerinde olsaydı muhtemelen utançtan deliye döner ve tüm kantini birbirine katardı. Taehyung'un bu kadar tepkisiz olması sinir bozucuydu. Uzun olan çocuktan korktuğu için de bir şey yapmıyor olabilirdi. Sonuçta tam olarak ne dertleri olduğunu bilmiyordu ve en son peşin hükümlü davrandığında kesin bir şekilde yanılmıştı.

Bir süre diğerleri gibi olduğu yerde kalıp onları izledi. Kantinde hatrı sayılır bir kalabalık vardı. Ama kimse şu anda olan şeye dur demiyor, Iseul gibi izlemekle yetiniyordu. Taehyung'un üstündeki kısa kollu beyaz gömlek ıslaktı ve saçının bir tarafından su damlıyor, pantalonunda küçük noktalar oluşturuyordu. Bakışları ise zemindeydi.

Iseul dayanamayarak ileriye atıldı. Bu soytarılığa izin verecek değildi. Bu muameleyi gören kişi sima olarak bile tanımadığı biri olsaydı yine müdahele ederdi. "Taehyung." Kısık sesinin ortamda can bulmasıyla dikkatler üzerine çevrildi.

𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin