𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯²⁵

559 44 71
                                    

🎶 Arctic monkeys - ı wanna be yours

(Bayram hediyesi sayabilirsiniz. Sevgi ve saygılarla 🌸❤️‍🩹)

E.P 25 : Don't step, run!


Aşk cesurların işidir.

Endişelerinin, korkularının dışına çıkamayan, gerekse dahi sonunu göremediği bir uçuruma bakamayan, kaçan, saklanan, gururuna lüzumsuz yetkiler veren hiç kimse aşkı hak ettiği şekilde yaşayamaz.

Her zaman mutlu sonlara ulaşmak demek de değildir esasında. Belki de en çok bu sebepten ister cesareti... Karşılığını yalnızca duygularınızla, kalbinizle ödeyebileceğiniz bir kumardır. Kazanmanın da kaybetmenin de ihtimal olduğu bir oyun. Küçük de olsanız, çok büyüdüm de zannetseniz aşk, bu kumarda, o cesareti her zaman beklemektedir.

İşte Kim Taehyung da hayatında ilk defa o kumar masasında oturuyordu. Henüz gencecikken yıpranmış duyguları; bir kaybı daha kaldırabilir miyiz diye hesap ediyor, ona kartlarını açık oynattırmıyordu. Geçmişten uzaklaşmayı en çok arzuladığı bu günlerde dahi Taehyung, arkasını dönüp de adım atmaya çekiniyordu. Korkak! sesleri yükseldi zihninde. Korkaksın diyorlardı.
Hep öyleydin, küçükken de. Onca yıl, onca gün geçti. İnsan hiç değişmez mi..? Büyümez mi? Iseul'ü de yarı yolda bırakacaksın biliyoruz. Tıpkı yıllar önce arkadaşlarını bıraktığın gibi...  Yanlışsın Kim Taehyung. Su olman gerekiyordu buz oldun, yaşaman gerekiyordu ölü kaldın. Yanlışsın. Tab'en yalnızsın.

"Derdin ne oğlum senin?"

Aklındaki karmaşadan farklı bir ses işiten Taehyung irkildi, nerede ve kiminle olduğunu yeniden idrak etti. Öğrencilerin -daha çok Yoongi'nin, çünkü herkesin gelip gitmesine izin vermiyordu- sigara tüttürebilmek için kaçtıkları gizli aralıktaydılar. Taehyung alçak kaldırımda oturuyor, Yoongi ise onun dertlerine gücenmişcesine sağa sola adımlayarak sigaraya içiyordu. "Mutlu olman gerekmiyor mu anasını satayım?" Konuşurken oraya buraya attığı adımları durduruyor, sorusunu sorup haraket etmeye devam ediyordu. Ses tonu, durumu anlamadığından agresifleştiğini vurgular nitelikteydi. Sorduğu soruyu "Gerekiyordu." diye cevapladı içinden. Gerekiyordu, fakat korkak şerefsizin teki olduğumdan mutluluğu bile yaşayamıyorum.

"Nihayet Iseul ile her şey yoluna girmiş- oğlum sevgili olmuşsunuz! Daha ne olsun istiyorsun?"

Ateşi izmarite dayanan sigarayı bahçe duvarında söndürdü, hemen ardından bir tane daha tutuşturdu. "Bana bak..." dedi hafiften kıkırdayarak. "Mutlu olmayı unuttuğundan nasıl tepki vereceğini mi bilmiyorsun yoksa?" Çektiği dumanı havaya bırakırken oluşan sessizlik, Taehyung'un herhangi bir tepkisiyle bozulmayınca esprisini yersiz hissetmiş ve gülmeyi kesmişti. Oflayarak saçlarını karıştırdı. Taehyung'un sessizliği Yoongi'ye hiç ihtiyacı olmadığı kadar konuşma imkanı veriyordu. Bu kötü bir şeydi çünkü onun söylemek istedikleri çabuk tükenir, ardından saçmalamaya başlardı. Yaptığı yersiz espri de saçmalama eşiğine dayandığının sinyalini veriyordu. Biraz sonra neler söylemeye başlayacağı meçhuldü. Sürekli olarak problemin ne olduğunu sormanın yararsızlığını da biliyordu üstelik. Taehyung ne zaman konuşmak isterse o zaman konuşurdu.

"Sevgilim oldu..."

Silik sesi neredeyse üç dört dakika süren sessizliğin sonunda duyulunca hareket etmeyi kesip tüm dikkatini Taehyung'a çevirdi. Başı hâlâ aşağıdaydı. Yoongi'yle değil de daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Yine es verdi. Ardından tek nefeste "Ve ben günü ondan kaçarak geçiriyorum." diyerek elini alnına vurdu. Öyle bir ses çıkmıştı ki Yoongi bile sızısını hissettiğini sanmıştı bir an.

𝑩𝒍𝒖𝒆 & 𝑮𝒓𝒆𝒚 ❦ 𝑲𝑻𝑯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin