>16<

631 85 108
                                    

"Ne gündü!" diye haykırdı Mark, yatağına çöktü.

Nihayet yürüyüşten dönmüşlerdi. Piknik yaptıktan sonra öğretmenleri onları yürümek yerine yaz kızağıyla dağa inmişlerdi. Uzun zaman almıştı çünkü Her yer turistlerle doluydu ve bu yüzden çok sıra vardı ama buna değdi.

Şimdi köye gece çökmeden ve akşam yemeği yemeden önce dinlenmek için boş zamanları vardı.

"miyav!" Haechan, Mark'ın çantasından miyavladı.

Mark onu açtı ve kediyi dışarı çıkardı. "Bekle!" kediyi yatağa koymadan önce dedi. "patilerini ver temizlemeliyim. Çimlerin üzerinde yürüdün ve çim kirliydi. Yatağımı kirletmeni istemiyorum."

Mark elinde kıvranan kediyi Banyoya götürdü. "Duracak mısın?" Mark inledi.

Kedi musluk açılır açılmaz atlamaya çalıştı ama Mark onu sıkıca tuttu.

"Hey! Seni yıkayamıyorum!" Mark kediyi okşadı. "Sadece patilerini yıkayacağım. Banyo yapmaktan nefret ettiğini biliyorum." Mark açıkladı.

Kedi kıvranmayı bıraktı ve Mark'ın pençelerini soğuk suyun altına koymasına izin verdi.

Mark onları temizlemek için sabun kullandı. Duruladı ve kuruttu. Sonunda kediyi yatağa bıraktı.

Mark tekrar yatağa çöktü. Yatağın yanındaki sütü aldı ve biraz içti.

"Sende ister misin?"

Kedi karnına atladı. Ona cümlesini bitirmesini ve dudaklarını silmesine izin vermedi. Kedi insanın dudaklarının etrafını yaladı. Ve zaferle Mark'ın göğsüne oturdu.

Her zamanki parlak ışık körlü bir iz ve Donghyuck tüm ihtişamıyla belirdi. Mark'ın göğsüne yaslanmış, başı yana eğilmiş ve iri kahverengi gözleri ile Mark'a bakıyordu.
(ç / n : gebriyrom...)

"Ha?..." dedi Mark endişeyle gözlerini kırparak.

"Bana biraz daha süt verir misin?" diye sordu Donghyuck. Mark'ın elindeki süt şişesine iştahla bakarken.

"E-evet." Mark şişeyi ona uzattı.

Donghyuck şişeyi daha önce içilmiş olmasını umursamadan kafasına dikti.

Mark gözlerini Donghyuck'un üstünde tuttu. Adem elmasının, kedi beyaz sıvıyı her yutkunduğunda nasıl yukarı aşağı gittiğine hayran kaldı.
(ç /n : Mark👀👀👀)

Donghyuck şişeyi kapatmadan ve surat asmadan önce Mark'ın elindeki şişe kapağına ulaştı ve üzerine doğru eğildi.

"Orada sütün tadı daha güzel." dedi bebek sesiyle. Parmağı dudaklarına dokunurken.

Mark yutkundu, yüzü kıpkırmızı oldu. Donghyuck ne diyordu?!

Mark Donghyuck'u bir saniye sonra beklemeden itti ve yanındaki yatağa yüz üstü düşmesini sağladı. Sonra ayağa kalkıp banyoya koştu. Kapıyı çarparak kilitledi.

"Bu ne sikim, Mark?!" diye fısıldadı. Aynada kendisine bakarken kızarmış yanaklarını tokatladı. "Neyi düşünüyorsun?!"

Donghyuck bir kediydi. Lanet bir kedi. Mark melezler hakkında hala hiçbir şey bilmese de. Onlar hakkında gerçekten daha fazla bilgi edinmesi gerek. Donghyuck neden burdaydı? Neden hayatını cehenneme çeviriyordu? Ve neden kalbini bu kadar hızlı attırıyordu?! Bu normal değil?!

Mark kendine gelmek için yüzünü yıkadı. Kapının diğer tarafındaki insan-kediyi unutmaya çalıştı.

Ama kapının çalınması onu rahatsız etti.

Cat fight - Markhyuck (çeviri) ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin