>23<

619 76 61
                                    

Mark, Jeno ve Jaemin gelen yolcu kapısının önünde sabırsızlıkla bekliyorlardı.

Nihayet Renjun'nun koreye geri döndüğü gündü ve üç erkek aşırı heyecanlanmıştı. Jaemin'in kollarına sarılan beyaz kedi de öyleydi. Bunu insanlarla aynı şekilde ifade edemiyordu.

"Bunun doğru kapı olduğundan emin misin?" diye sordu Jeno, elindeki numarayı tekrar kontrol etti. "Renjun bize uçağın bir saat önce indiğini söylemişti ve hala burda değil."

"Muhtemelen valizi ile ilgili bir sorun çıktı. Her zaman böyle..." Mark omuzlarını silkti. Kapıdan gelen insan kalabalığı arasından arkadaşını arıyordu.

"Kör müyüm yoksa bu insanlar çinliye benzemiyor mu?" Jaemin kaşlarını kaldırdı.

Birkaç saniyenin ardından bir öksürük sesi ile üç çocuk irkildi. Renjun'nun küçük figürü, yandaki bagajları ve surat astığını görmek için arkalarını döndüler.

"Seni her yerde aradım! Gelmediğini sanıyordum!" diye sızlandı.

"Renjun!" üç erkek Çinli çocuğun üstüne atladı.

"Neden burdan çıkmadın?" diye sordu Mark, bulundukları kapıyı gösterdi.

"Çünkü orası Avrupa ve ABD'den uçuşlar için. Asya'dan gelenler diğer taraftan." Renjun açıkladı. "Ama belki biriniz okusaydı, bunu bilirdiniz..."

Renjun, konuşurken bir miyavlama sesi ile bölündü.

"Oh Haechan!" diye haykırdı. "Seni görmemiştim!" sıkıca sarılmadan kediyi kollarına aldı. Kedi, Renjun'nun boynuna başını koydu. Onu tekrar görmekten memnundu.

Dört çocuk arabaya yürüdü. Renjun ve Mark'ın evine döndüler. Yol boyunca konuşup gülüştüler.

Renjun Haechanı kollarına ya da bacağına koydu. Onu okşadı ve Jaemin ile jeno ya Çinde yaptıklarından bahsederken başını ve sırtını okşadı. Ancak Mark tüm zaman boyunca sessiz kaldı. Arabayı kullanan oydu. Renjun'nun kucağında rahat uyuyan, sevgi ve şefkat yağmuruna tutulan kediye baktı. Mark'ın ona vermediği iki şeydi.

Renjun geri döndüğüne göre, Donghyuck asla Mark'a geri dönmeyecek miydi?

Son görüşmeleri oldukça kötüydü. Mark, melez hıçkırıklara ile bitmişti ve bu konuda hiçbir şey yapmamıştı. Haechan şimdi onunla konuşmuyordu. Dürüst olmak gerekirse, Mark umursamak istemedi ama yapamadı. Derinlerde yaralandı. Kedinin yanına gelmesini ve ona sarılmasını istiyordu. Onu reddetse bile, kedinin ona biraz şefkat göstermesini istedi. Mark'a sevildiğini hissettiriyor du. Mark'a böyle hissettiren tek kişi bu kediydi...

"Mark?" Jeno onu hayal dünyasından çıkardı. "Yola bak, beş kişiyi öldüreceksin."

"Tamam." Mark, tekrar yola odaklanmadan önce birkaç kez gözlerini kırptı. Arka koltuktaki Jaemin ve Renjun'nun dikkatinin dağılmasına izin vermedi.

"Yine Hina'yı mı düşünüyorsun?"

"Hayır." hızlıca cevapladı.

Gerçek buydu. Mark onu düşünmüyordu. Ama Donghyuck'un sırrı uğruna yalan söyleyebilir ve Jeno ya onu düşündüğünü söyleyebilirdi ama bunu düşündüğünde, şuanda onu gerçekten düşünmek istemiyordu. Sadece onun ve Donghyuck'un normale dönemini istiyordu. Ve eğer şimdi oldukları şey, hepsi onun ve Hina'nın arkadaştam öte olmak istemesiydi...yani bu sefer suçlu Hina'ydı.
(ç/n : renjun geldi mork akkılandı miss)

"O zaman kimi düşünüyorsun?" diye sordu Jeno kısık bir sesle sadece mark duyabilsin diye.

"Donghyuck." Mark düşünmeden cevap verdi.

Cat fight - Markhyuck (çeviri) ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin