>25<

696 79 137
                                    

Mark ve Donghyuck hala aynı pozisyondaydı. Donghyuck'un vücudu Mark'ın üzerinde, kalçası Mark'ın kasıklarının üzerinde, dudakları birbirine değiyor ve birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı. İkiside hareket etmeye cesaret edemedi.

Dudaklarını hareket ettirmediler ya da geri çekilmediler. Orada öylece kaldılar dudakları birleşik bir şekilde.

Bu temas tesadüf olabilirdi, her iki oğlanda karınlarındaki kelebeklerin tamamen farkındaydı.

Donghyuck, vücudunu ele geçiren sıcak his karşısında kedi kulakları düzleşmişti. Kuyruğu, küçük dolapta hareket etmiyordu.

Diğer taraftan Mark, bu duygu karşısında şaşkındı. Her şey Hina ile olduğundan on kat daha iyiydi. Elbette sadece elini tutmuştu ama dudakları Donghyuck'a değdiğinde midesinde havai fişekler patlıyordu. O kadar tuhaf ve güçlüydü ki Mark kendini duyguya kaptırıp Donghyuck'u gerçekten öptü.

Dudakları melez doğru hareket etti. Bu çocuğun insan bile olmadığını ve belki de güzel bir kızın kız arkadaşı olmak istediğini tamamen kenara bıraktı. Şuan da onu öpmek istiyordu.

Ve iyi ki yaptı çünkü birkaç saniye sonra Donghyuck gözlerini kapattı ve öpücüğe karşılık verdi. Dudakları uyum içindeydi. İnsan, Donghyuck'un yanağını kavradı ve okşadı. Diğerini daha da büyük bir istekle öptü.

Nefes nefese kalarak ayrıldılar. Utangaç bir şekilde birbirlerine baktılar.

"Ö-özür dilerim." Melez başını aşağı eğerek kızardı.

"Özür dileme." Mark zar zor konuştu. "öpücüğü başlatan bendim."

"A-ama Hina? Seni öptüğüm için üzgünüm. Benden nefret ettiğini biliyorum. Beni nasıl istemediğini ve bunun gibi şeyler..." Diye mırıldandı Donghyuck. Gözleri yavaşça doldu.

"Şimdi...Hina hakkında konuşma." Mark iç çekti. "Seni az önce öptüm."

"Ama sen ondan hoşlanıyorsun."

"Donghyuck." Mark kedinin yanağından akan gözyaşını sildi. "Beni öpmeyi sevmedin mi?"

Melez başını salladı.

"Neden kendini böyle bir duruma soktuğunu söyle o zaman. Seni öptüm. Mutlu olmalısın." Mark kaşını kaldırdı ve kedinin kafasını okşadı.

"Bana kızmayacağına söz verebilir misin?" Donghyuck güzel yanaklarından akan gözyaşları ile Mark'a baktı.

"Yapmayacağım kedicik." Mark gülümsedi ve gözyaşlarını sildi.
(ç/n : kedicik mi...)

"Peki...bana gerçekten çok iyi baktın. Hem kedi formumda hem de insan formumda. Nasıl ve neden bilmiyorum ama benimle her ilgilendiğin kalbim çok hızlı atıyor...o zaman nedenini bilmiyorum bana bağırıyorsun, işe yaramaz bir kedi olduğumu söylüyorsun ve asla burda olmamalıyım...bu beni incitiyor...hayran olduğun birinin ağzından bunları duymak çok acıtıyor."

" Üzgünüm Donghyuck, Be-"

Donghyuck parmaklarını Mark'ın dudaklarına koyarak onu susturdu.

"Ve sonra Hina bir kez daha geldi." Donghyuck alçak bir sesle konuştu. "Ah o mükemmel bir kız...aşık olduğun kız...bu duygulara sahip olduğumda onun hakkında konuştuğunu duymak çok acıtıyordu. Seni onunla görmek acıtıyordu. Ve evet...gecen gün buraya geldiğinde biraz kontrolden çıktı. El ele tutuştunuz. Bunu benimle değilde onunla yaptığında kıskandım." Donghyuck bir kez daha başını eğdi. " Eğer hala anlamadıysan Mark...senden hoşlanıyorum. Biliyorum ikimiz aynı türden değiliz. Melezler ve insanlar birlikte olmamalı biliyorum ama sanırım hisleri durduramazsın?"

Cat fight - Markhyuck (çeviri) ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin