"Wooyoung. Benim Hongjoong. İstediğin zaman gel. Bütün herşeyi hallettim. İmzalaman gereken birkaç belge var onları imzaladıktan sonra yeni dünyana merhaba diyebileceksin."
Wooyoung duydukları karşısında kendini bulutların üzerindeymiş gibi hissetmişti. 3 yıldır çekmediği acı, duymadığı laf kalmamıştı ki işittiği bu birkaç cümle çok hoş gelmişti kulağına.
"Tamam hyung bir saate oradayım."
Wooyoung telefonu kapattığında kendini sırt üstü yatağına atarak gözlerini kapattı ve uzun zamandır hasret kaldığı genci düşlemeye başladı. Gözlerinden yaşlar süzülürken söylediği sözleri sadece kendisi duymuştu.
"Diğer evrende buluşalım sevgilim. Ben orada olacağım."
...
Wooyoung birkaç dakika gözyaşlarıyla ilk aşkını andıktan sonra kısa bir duşa girmiş, hazırlanıp çıkmıştı odasından. Aşağıya indiğinde kendinden emin bir şekilde anne ve babasının yanına gitmişti. Derin bir nefes alarak yutkunmuş, konuşmak için dudaklarını aralamıştı.
"Umurunuzda mı bilmem ama ben gidiyorum. Gelmemek üzere."
Wooyoung arkasını dönüp gideceği anda annesi seslenmiş, olduğu yerde kalmıştı.
"Ne bu cürret! İzinimiz olmadan nasıl gidersin!?"
Wooyoung alaylı bir gülüş ile arkasına dönmüş, hayatını cehenneme çeviren kadına bakmıştı. Kiminin annesi evladını, onun duygularını, düşüncelerini önemser saygı duyup desteklerken onun annesi duygularından nefret ettirmişti. Sırf kendi cinsinden birine aşık olduğu için hayatını cehenneme çevirmiş, yaşam sevincini bile yok etmişti.
"Ben yapmak istediğim şeyleri sizden izin alarak yapmayı 3 yıl önce bıraktım. Sadece merak ederseniz ki edeceğinizi pek zannetmiyorum. Gittiğim, yok olduğum için mutlu bile olursunuz siz."
Bayan jung nutku tutulmuş bir şekilde kalınca wooyoung'un yüreği sızlamıştı. Annesiydi sonuçta. Onu bu dünyaya getiren, büyütendi.
Ne kadar hayatını cehenneme çevirsede...
"Wooyoung-"
"Hiç kendini yorma anne. Kurtuluyorsun işte benden. Sen ve itibarın mutlu mesut yaşayın."
Wooyoung gözünden akan bir damla ile arkasını dönüp kapıya ilerledi. Askılıktaki ceketini alarak kapıyı açtığı gibi kendini dışarıya attı. Birkaç göz yaşını daha serbest bıraksada kısa sürede toparladı kendini ve ütopya ile olan yolculuğuna adımlamaya başladı.
İçinden bir ses güzel şeyler olacak diyordu wooyoung'a. Öyle de olmasını diledi.
...
"Hemen bunları imzala ve yolculuğuna başlayalım wooyoung-ah."
Hongjoong yüzündeki tebessümü ile wooyoung'a baktığında wooyoung'da gülümsemiş, imzalaması gereken yerleri hemen imzalamıştı. Şuan ne olursa olsun bu dünyadan kurtulmak istiyordu.
Diğer dünyada neler olacağını bilmeden...
"Tamamdır. Sen şu odaya geç geliyorum hemen."
Wooyoung başını olumlu anlamda sallayarak hongjoongun gösterdiği odaya girdiğinde etrafına göz gezdirdi. Daha önce hayatında görmediği çeşit çeşit teknolojik aletle gözlerini sonuna kadar açmıştı.
"Oha bunlar ne böyle? Bunlar beni değil paralel evrene sonsuzluğa yollar."
Kendi kendine kırkırdarken sonunda hongjoong gelmiş ve wooyoung'a gösterdiği yere oturtmasını istedikten sonra karşısına geçti.
"Bak wooyoung-ah. Hayallerini, umutlarını kırmak istemem ama bu cihazı ilk kullanacak sensin. Sonucunda neler olacağı hiç belli değil. Bak bende senin bir abin sayılırım. Üzülmeni hiç istemem ama gözlerini kapattığında yeni dünyaya açmaktansa yeniden burada açabilirsin ya da herşey normal ilerlerse ve paralel evrene gidersen bu dünyadan hiçbir şey hatırlamayacaksın. Hatırlamaya başladığın anda ise bil ki bu dünyaya dönmek üzeresin. Bu ihtimallere rağmen hala istiyor musun wooyoung?"
Wooyoung yüzündeki gülümseme ile hongjoonga yaklaşarak sıkıca sarıldı. Birkaç dakika sonra ayrıldığında gözlerine baktı.
"Hongjoong hyung. Beni düşündüğün ve önemsediğin için minnettarım ama emin ol şu 3 yılda kaybedecek hiç birşeyim kalmadı. O yüzden endişelenme, sonuçları ne olursa olsun razıyım."
Hongjoong wooyoung'a hafif bir tebessüm ettikten sonra gerekli işlemlere başlamış ve wooyoung'u cihaza bağlamıştı. Tüm mekanizmaları cihaza bağlandığında son kez yanına gelmiş ve gülümsemişti.
"Ütopya ile yolculuğuna hazır mısın wooyoung?"
Wooyoung cevap niyetine gülümseyerek gözlerini kırptıktan sonra gözlerini yummuştu. Hongjoong da birkaç işlemden sonra wooyoung'un vücuduna hafıza silici ilacı enjekte etmiş ve ütopya'yı çalıştırmıştı. Şimdilik herşey yolunda görünüyordu.
"Umarım sağsalim dönebilirsin wooyoung-ah."
...
Umarım beğenirsiniz...
Bu bölüm biraz geçiş bölümü gibi olduğundan kısa oldu ama gelecek bölümleri uzun tutmaya çalışacağım.
Seviliyorsunuz. Görüşürüz.💕
06.04.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔BULNORİYA🔥 ⇨WOOSAN⇦
Fanfiction"Paralel evrende yolculuğun, ateşle oynamaktan farksız olduğunu çok geç anladım..." WOOSAN🔥☔🔥 =)29.⁰3.21(=