⇨five⇦

479 69 103
                                    

"Ütopya'na hoşgeldin jung wooyoung. "

Wooyoung etrafındaki sis bulutuyla sesin nereden geldiğini anlamak için bir sağına bir soluna bakıyordu. Zaten etrafı korkutucu derecede beyazken, duyduğu gaipten sesler iyice korkutucu oluyordu.

"Sen kimsin!? Burası neresi !!?"

"Şu andan itibaren ütopya ile ilgili bilgilerini hatırlayacak ve geldiğin dünyayı unutmuş olacaksın. Ta ki ütopyanın sonu gelene dek."

Wooyoung bir yerden düştüğünü hissederek avazı çıktığı kadar bağırırken beyaz olan etraf siyaha dönüyordu.

"Hey wooyoung. Uyan artık lanet herif!"

Changbin wooyoung'u hırsla sarstığında wooyoung derin bir nefes alarak yattığı yerden doğrulmuştu. Gördüğü rüyanın ne anlama geldiğini sorgularken Changbin boş bakışlarla wooyoung'a bakıyordu.

"Ne oldu lan sana? Gidip gelmiş gibisin?"

Wooyoung bakışlarını tepesinde dikilmeye devam eden arkadaşına çevirdiğinde gözlerini devirmiş, yüzündeki terleri elleriyle silerek ayağa kalkmıştı.

"Baban geldi."

Wooyoung'un gözleri fal taşı gibi açılırken changbin ufak bir gülüşle tutuşan arkadaşını izliyordu. Bay jung onun burada boylu boyunca yattığını görürse bu cezasının çoğalacağını adı gibi biliyorlardı ikiside.

"Nerede? Burada mı hala? Neden geldiğinde uyandırmadın ki?"

Wooyoung ardı ardına sorduğu sorulara bu sefer Changbin göz devirmişti.

"Tanrı aşkına, bu zamana kadar seni idare etmiyor muşum gibi davranman yok mu."

Wooyoung bu cümlenin üzerine changbine yaklaşarak kocaman gülümsedi. Doğru söylüyordu changbin patronu olduğu bu dükkanın bir anda garsonu olmak kolay bir şey değildi ki wooyoung arada kaçamaklar yapıyordu.

"Ama binnie güzellik uykumdan uyandığım için oldu yoksa bilmez miyim hiç?"

Wooyoung iki eliyle changbinin yanaklarıyla oynarken changbin kızgın moodundan çıkarak wooyoung'a gülümsedi.

"Tamam be tamam. Çekil."

Wooyoung gülerek geri çekildiğinde Changbin gözlerini devirerek odadan çıktığında wooyoung üstünü başını düzeltmiş ve o da odadan çıkarak işinin başına dönmüştü.

...

"Abi hala aklım almıyor. Senin o dükkanda patron olman gerekirken neden garsonluk?"

Jongho'nun dediklerine diğerleri de, özellikle wooyoung katılırken önündeki içeceğinden bir yudum daha almıştı.

"Klasik cezalardan biri ama bu seferki uzun sürecek gibi."

Wooyoung kıkırdarken changbin kendini tutamamış ve kafasına okkalı bir şaplak indirmişti. 

"Ağlanacak haline gülüyorsun salak!"

Bu sefer diğerleri gülerken uzaklara dalan wooyoung olmuştu. Aklında geçen gördüğü rüya gelmişti. ütopya neresiydi? ne zamanı? ne gelmesi...

"Hey wooyoung burada mısın?"

Yunho'nun konuşarak gözlerinin önünde elini sallamasıyla kendine gelen wooyoung bakışlarını ona çevirmişti.

"Choi San'ın konseri var birkaç gün sonra. Sende gelecek misin?"

Wooyoung duymaktan gına gelen şu isimle gözlerini devirdi. 

"Abi salın şu adamı ve şarkılarını."

Wooyoung harici diğerleri wooyoung'a öcü görmüş gibi baktıklarında Wooyoung irkilerek sandalyesine sinmişti.

"NE VAR BE!! AA MANYAKLAR!"

"Wooyoung ileride bu söylediklerine çok pişman olacaksın."

Wooyoung Yunho'nun bu sözlerine kahkaha atarken Jongho ve changbin 'mal bu' bakışları atıyorlardı.

"Dinlemediğim şarkılar ve onu söyleyen için neden pişman olacakmışım?"

Yunho bu cevap üzerine sinsice gülümsemiş, serçe parmağını wooyoung'a uzatmıştı.

"Var mısın lan iddiaya?"

Wooyoung bu teklif karşısında da kendini durduramayıp gülmüş, Yunho'nun serçe parmağını tutmuştu.

"Varım lan nesine?"

Yunho birkaç dakika düşündükten sonra aklına gelen fikir ile gülümsemiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Benimle konsere gel. Choi san'a dibin düşecek."

"Ya düşmezse?"

"O zaman gidip babanla konuşarak aldığın cezayı üstlenirim."

Wooyoung birkaç dakika düşününce mantıklı gelmişti. Babasıydı bu ve huyu hiç belli olmuyordu. Bir bakmışsın ceza yok olmuş, bir bakmışsın iki katı oluyordu.

"Tamam lan kabul."

Jongho ve changbin olacakları biraz da olsa tahmin ederken Yunho ve Wooyoung birbirlerine delici bakışlarla bakıyorlardı.

"Ha bu arada ben kazanırsam şu çok istediğim oyunu verirsin bana haberin olsun."

"Ancak rüyanda görürsün jeong yunho."

"Göreceğiz jung Wooyoung."

...

"Wooyoung konser yarın akşamaymış haberin olsun."

Yunho kıkırdarken Wooyoung gözlerini devirmişti. İddiadın üzerinden birkaç gün geçmişti ki Wooyoung iddianın varlığını bile unutmaya başlamıştı.

"Ay yunho ya ne uzattın. Gel vereyim sende kurtul bende."

"Gerçekten mi??"

"Şaka tabiki sana ölsem bedavaya vermem o oyunu."

Yunho'nun telefonun diğer ucundan göz devirdiğini hisseden wooyoung gülerek konuşmuş ve sonunda kapattıklarında Wooyoung işine geri dönmüştü ama aklını kurcalayan bir şey vardı.

Ya iddiayı kaybederse??

Wooyoung bu düşünce ile işine ara vermiş ve telefonunu almış, google "Choi San" yazarak aratmıştı. Görsellere resmen dilinin tutulduğunu hissetmişti. 

"Sen neymişsin be abi!"

Wooyoung Choi San'ın birkaç resimini daha inceledikten sonra telefonunu kapatarak işine geri dönmüştü.

"İddiayı kaybettim galiba."

...

Umarım beğenirsiniz.

İçime pek sinmedi ama yayınlamam gerekti.

Bu kurguma çok değer veriyorum ve batıracakmış gibi hissediyorum. Lütfen yorum yaparak düşüncelerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin.

Beklediğinize değmiştir umarım. 😞

Seviliyorsunuz.💕

14.04.21

✔BULNORİYA🔥 ⇨WOOSAN⇦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin