⇨one⇦

1.2K 97 121
                                    

Yıl 2019... 

Güneşli bir okul gününe daha uyanmış, yatağında bir sağa bir sol dönerek uykusunu açmaya çalışıyordu wooyoung. Gözlerini açtığından beridir içini kaplayan mutluluk hissiyle, yüzündeki gülüşü eksik etmeden kalktı yatağından. Seke seke banyoya giderek yapması gerekenleri yapmış, tekrar seke seke gelerek odasına geri dönmüştü. Hemencecik okul formasını giymiş ve aşağıya inmişti.

"Günaydın Sun mi teyze!"

Wooyoung koşarak kadına sarıldığında yanaklarına ıslak öpücükler bırakmış ve kahvaltı masasına oturmuştu.

"Ayyy wooyoung. 17 yaşına geldin hala çocuk gibisin."

Wooyoung gülümseyerek kahvaltısına başladığında annesinden daha çok gördüğü bu kadın evin hizmetlisinden ziyade annesiydi onun için.

Wooyoung kahvaltısını mutlu mesut etmeye devam ederken kulağına ulaşan ses ile yüzündeki tebessüm yok olmuştu.

"Anne! Neredesin!?"

Çok değil birkaç dakika sonra mutfakta göründü sesin sahibi. Wooyoung ile göz göze geldiklerinde hemen gözlerini kaçırmış ve annesine dönmüştü.

"Anne hani benim kahvaltım!. Okul geç kalacağım."

"Tamam oğlum hemen hazırlarım. Otur sen masaya."

Genç masaya oturduğunda Wooyoung'a gülümsemiş ve gerilmesine sebebiyet vermişti. Bu çocuk yıllardır onun en iyi arkadaşıydı. En güvendiği, sırlarını paylaştığı insandı o ama onun her gülüşü, her bakışı ve her teması onu heyecanlandırıyor, gerilmesine neden oluyordu.

"Sun mi teyze. Yeosang ile paylaşabilirim sorun değil."

Yeosang bakışlarını wooyung'a çevirdiğinde wooyoung ona gülümsemiş, bakışlarını sun mi teyzesine çevirmişti.

"Olur mu oğlum?"

Yeosang başını olumlu anlamda salladığında kadın hemen çatal vermişti. Yeosang uzun masa koltuğunda wooyoung'a yaklaşırken tebessüm etmişti.

"Teşekkür ederim woo."

"Rica ederim yeosang-ah."

İki genç yarım saat kadar sonra kahvaltılarını bitirmişler ve okula gitmek için evden çıkmışlardı. Havanın güzelliği wooyoung'a yürüme istediği getirdiğinde yeosang'a da teklif etmişti.

"Hava çok güzel değil mi bugün?"

Yeosang başını olumlu anlamda sallarken, wooyoung yeosang'ın dalgın olduğunu fark etmişti.

"Yeosang? İyi misin sen?"

Yeosang irkilerek wooyoung'a baktığında göz göze gelmişlerdi. Wooyoung merakla onu süzerken, Yeosang ne diyeceğini bilememişti.

"Uyandığımdan beri içimde kötü bir his var wooyoung. Kötü şeyler olacak gibi hissediyorum. Şimdi olmasa bile ilerleyen zamanlarda olacak gibi."

Wooyoung duydukları karşısında birkaç kez gözlerini kırpıştırmış ve derince yutkunmuştu. Yeosang'ın çok güçlü hisleri vardı. Olacakmış gibi dese bile oluyordu o olay. Wooyoung biraz ürkse de hemen yeosang'a yaklaşıp sıkıca sarılmıştı. Yeosang da karşılık verdiğinde iki genç bir süre sarıldı yolun ortasında.

"Yeosang. Aklına kötü şeyler getirme. Önümüzde çok güzel günlerimiz var. Mutlu olacağız inan bana."

Wooyoung yeosang'dan ayrıldığında gözlerinin içine bakarak söylediği bu sözlerle yeosang'dan tebessüm kazanmıştı. O tebessüm ile o kadar mutlu olmuştu ki...Onun üzülmesine, canın yanmasına dayanamıyordu.

✔BULNORİYA🔥 ⇨WOOSAN⇦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin