"Wooyoung eğer gelmekten vazgeçtim demek için aradıysan hiç uğraşma geliyorsun."
Wooyoung derin bir nefes verirken konuşmaya nasıl başlayacağını düşünüyordu. Bu içindeki sıkıntıyı birisine anlatması gerekti ve en uygun kişi tabi ki yunhoydu.
"Hayır. Onun için aramadım yunho. Sana bir şey anlatmam gerek ama nasıl anlatsam bilemiyorum."
Wooyoung sıkıntılı bir nefes alırken yunho ne diyeceğini merak etmişti. Acaba birkaç gündür neden durgun olduğunu mu anlatacaktı? Yoksa başka bir şey mi olmuştu?
"Anlat tabi ki woo. Bir sorun yok değil mi?"
Wooyoung birkaç dakika duraksadığında nasıl anlatması gerektiğini, duygularını tam olarak nasıl ifade etmesi gerektiğini düşündükten sonra derin bir nefes alarak dudaklarını araladı.
"Yunho... Hani gittiğimiz konserde ağlamıştım ya. O an sanki aklıma birisi gelmiş gibiydi. Öyle bir sızlıyordu ki kalbim, sanki aşk acısı çekiyormuş gibi hissettim o an. Bir de şarkı öyle tanıdık geldi ki sanki sürekli dinliyormuşum gibi. O günden beri içime koca bir boşluk var yunho. Neden, nasıl oldu bilmiyorum ama sanki birisi varmışta ben bilmiyormuşum gibi. Çok garip hissediyorum yunho."
Yunho duydukları karşısında ne demesi, ne söylemesi gerektiğini uzunca düşündüğünde yine de ne diyeceğini bulamamıştı. Altından böyle bir olay çıkmasını beklemiyordu asla. O wooyoung'un ona gelip 'ben choi san'a âşık oldum yunho.' Demesini bekliyordu. Bu çelişki içinde o da donup kalmıştı.
"Yani woo sanki başka bir dünyada sevgilin varmış gibi hissettim şuan. Ne diyeceğimi bilmiyorum."
Wooyoung duyduğu bu cümle ile yine ve yeniden kalbine ufak bir sızı girdiğini hissetmişti. Bunun gerçek olma ihtimali %0.1 kadardı ve imkansız bir şeydi.
"İlk görüşte aşka inanan biri olarak anca bu söylediklerinle san'a âşık olmuş olabilirsin wooyoung. Çünkü başka hiçbir ihtimal gelmiyor abi. Başka bir dünyadan da gelmediğine göre?"
Wooyoung birkaç dakika öylece karşısındaki duvarı izlediğinde bunun biraz daha mantıklı olduğunu fark etti ama yinede tam olarak oturmayan bir şeyler vardı.
"Belki de haklısın. Bilmiyorum yunho. Hala oturmayan bir şeyler var."
Uzun bir süre sessizlik olduğunda ikisi de san'dan hoşlanmış olabileceği kanısına vararak telefonları kapatmışlardı.
"Gerçekten ondan hoşlandığım içinse... Yarın ne yapacağım ben ya!?"
Wooyoung yatağının içinde, bu düşünceyle beraber, sağa sola dönerek en sonunda uykuya dalmıştı. Yarın onu nelerin beklediğinden bir haber...
¯\_(Ertesi gün)_/¯
"AYAYAYA abi çok heyecanlıyım ben."
Wooyoung yunho'nun bu heyecanına sadece göz devirmekle yetinmişti. Öğleden sonra olan fanmeeting için sabah 10 da kalmış ve Yunho'nun sevinç nidalarını dinliyordu.
"Yunho. Çok şey yapmasan mı sen yinede?"
"Ne şey yapmayacağım oğlum! Aylardır bu an için yanıp tutuşuyorum. Choi san'a yakın olmak için ne kadar dua ettim biliyor musun sen!?"
Wooyoung yunho'nun bu söylediklerine tekrardan göz devirirken telefonundan saati kontrol ettiğinde fanmeeting'e yarım saat kaldığını görmüştü.
"Hadi kalk da gidelim. Yoksa geç kalacağız."
Birlikte fanmeetingin yapılacağı yere doğru giderlerken Wooyoung'un aklında dünkü konuşmaları vardı. Acaba gerçekten de choi san'a ilk görüşte aşık olmuş olabilir miydi? Yoksa çoktan olmuş muydu? Ya da bu kalbindeki sızı başka bir şey için miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔BULNORİYA🔥 ⇨WOOSAN⇦
Fanfiction"Paralel evrende yolculuğun, ateşle oynamaktan farksız olduğunu çok geç anladım..." WOOSAN🔥☔🔥 =)29.⁰3.21(=