"Hey! Senin neyin var san? Konser iyi geçmedi mi yoksa?"
San bakışlarını karşısındaki gence çevirdiğinde başını iki yana salladı. Aklında hala konserde ağlayan genç vardı. Neden bu kadar önemsemişti bilmiyordu ama çok değişik hissediyordu.
"Eee? Ne bu halin o zaman?"
"Hyung hwa ile ilk tanışmamızı hatırlıyor musun?"
Hongjoong bir anda gelen soruyla donup kalmıştı. Hwa'nın ölümünün üzerinden 5 yıl geçmişti. Bir anda neden gün yüzüne çıktığını anlamamıştı.
"N-neden soruyorsun ki şimdi?"
San aklına gelen anılarla gözlerini doldurmadan edememişti. Hwa onun ilk aşkıydı. Bu müzik sektörüne devam etme amacıydı.
"Bugün konserde birisi vardı hyung. Gözyaşları öyle bir aktı ki şarkıyı söylediğimde, sanki onun gözyaşlarının kalbime, yüreğime dokunduğunu hissettim hyung. Aynı hwa'da olduğu gibi."
Sonlara doğru san'ın gözlerinden birkaç damla yaş aktığında hongjoong'un da gözleri dolmuştu.
"Aynı o zamanlara dönmüşüm gibi hyung. Çok değişik hissediyorum. Aklıma kazınmış gibi. Gözümün önünden gitmiyor o görüntü."
Hongjoong diyecek bir şey bulamayınca yapabileceği tek şeyi yaparak san'ı kollarının arasına alarak sıkıca sarıldı. San biraz daha sakinleştiğinde hongjoong geri çekilmiş ve akmış göz yaşlarını silmişti parmaklarıyla.
"Sadece sakin ol san. Uzun süre oldu bizi yanlız bırakalı. Onu özlediğinden olabilir bu hislerin. O yüzden sakin olmaya çalış tamam mı?"
San başını olumlu anlamda salladıktan sonra hafif bir tebessüm etmişti. Aslında haklıydı hongjoong. Konserde söylediği şarkıyı onun için yazmıştı yıllar önce. Her bir cümlesinde hwası vardı onun. Biraz daha öyle kalacaktı ama herşeyin bir süresi vardır değil mi?
»»————- 🔥 ————-««
"Ne oldu jung wooyoung? Choi San'ın sesini duyduğun gibi saldın kendini."
Yunho kıkır kıkır gülerken wooyoung göz devirmişti. İstemli olarak yaptığı birşey değildi. Kalbinde ve aklında birisi var gibiydi ama yoktu. Kimse yoktu ama sanki o şarkıyı duyduğunda aşk acısı geçiyormuş gibi hissetmişti. Neden böyle olduğunu o da anlamamıştı.
"Saçmalama be! Ne salmışım kendimi. Ağladıysam ne olmuş yani?"
Yunho olduğu yerde durup wooyoung'a baktığında wooyoung da durmuştu.
"İddiayı kaybettin?"
Wooyoung gözlerini devirerek ilerlediğinde cevabını almıştı yunho. Tabiki iddiayı kaybetmişti ve o çok istediği oyun artık onundu.
"Oyunu ne zaman veriyorsun?"
Wooyoung cevap vermeden ilerlemeye devam ettiğinde yunho da peşine takılmıştı.
"Hey wooyoung! Cevap versene!?"
Wooyoung'un evine vardıklarında yunho'ya beklemesini söyleyerek eve girdi. Odasına giderek kitaplığının altındaki oyunu aldı ve odadan çıktı. Şuan oyun felan umrunda değildi.
Dış kapıyı açarak dışarı çıkmış ve oyunu yunho'ya uzatmıştı.
"Sen ciddi misin woo?"
Yunho şok içerisinde bir oyuna bir wooyoung baktığında wooyoung başını sallamıştı.
"Alıyor musun? Yoksa gidiyorum?"
Yunho hemen wooyoung'un elinden oyunu kaptığında wooyoung göz devirmişti.
"İyi akşamlar yunho."
"Sanada canım arkadaşım. Sanada!"
Yunho hoplaya zıplaya evine giderken wooyoung yine düşüncelere dalarak eve girmiş, hemen odasına çıkmıştı. Hızla kendini banyoya atarak kısa bir duş almış ve yatağına girip düşünmeye başlamıştı.
"Benim neyim var tanrı aşkına? Ne bu içimdeki boşluk? Ne zaman? Kim oluşturdu bu boşluğu? Ayyy cidden deliriyorum galiba."
Wooyoung bu sorularla beraber kısa süre sonra uykuya dalmıştı.
🌍↭🌎↭🌏
"Ne yani wooyoung şimdiden hissetmeye mi başladı?"
Seonghwa şaşkınlıkla hongjoonga baktığında hongjoong'un dalgın dalgın durduğunu fark etmişti.
"Hongjoong? İyi misin sen hayatım?"
Hongjoong başını olumlu anlamda sallasa da seonghwa inanmamıştı. Hongjoonga biraz daha yaklaşmış ve hongjoong'un bakışlarını kendisine çevirmişti.
"Hadi söyle sevgilim. Neye sıkıldı canın?"
Hongjoong gözlerini birkaç dakika kaçırdıktan sonra seonghwa'nın gözlerine bakmış ve derin bir nefes almıştı.
"Sana bir şey olursa ben nasıl yaşarım hwa?"
Hongjoong hemen seonghwa'ya sarıldığında seonghwa bir süre şaşkınlıkla kalakaldığında aklına az önce duydukları cümleler gelmişti.
San'ın ölmüş sevgilisi hwa...
"Hongjoong. Hayatım ömrümün sonuna kadar seni asla yalnız bırakmayacağım. O duyduklarının da gerçek biz olmadığımızı sen daha çok biliyorsun. Üzme kendini. Seni çok seviyorum hongjoong."
Seonghwa gülümseyerek hongjoonga baktığında hongjoong da gülümseyerek seonghwaya yaklaştı ve dudaklarına ufak bir öpücük bırakarak alnını alnına yasladı.
"Seni çok seviyorum seonghwa. İyiki benimlesin."
"Sende hongjoong. Sen de iyiki benimlesin."
...
Selamın helloo!!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir :)
Şimdi size birkaç şey söyleyeceğim. Kırılmayın bana. 😔
Bu kurgu benim için o kadar değerli ki neden bilmiyorum ama diğer kurgularıma kurgusu bin basar o yüzden değerli ve bu kitabımın hak ettiği değeri görmemesi beni çok üzüyor. Yani soruyorum o kadar beğenmiyormusunuz diye cevap da vermiyorsunuz. Eğer üzüleceğimi düşünerek söylemekten çekiniyorsanız ki öyle olduğunu sanmıyorum söylemekten çekinmeyin. Oyların düşüşünü görmek beni daha çok üzüyo inanın.
Bu yüzden artık bölümlere oy sınırı koyacağım. Ne zaman hak ettiği değeri görürse o zaman kalkar belki bilmiyorum.
Bölümleri de uzatmaya çalışıyorum ama inanın 600 kelimeye geldiğinde donup kalıyorum ve aklıma devamı gelmiyo. Kısa buluyorsanız eğer söyleyin, daha uzatmaya çalışırım.
Ve son olarak birkaç canımın içi var bu kitabımı sonuna kadar destekleyen onlara burdan çok teşekkür ediyorum. Onlar olmasa çoktan kaldırırdım belki bunu. İyiki varlar. 💕😚
Bölüm sınırı ▷ 20 oy ◁
Sizleri seviyorum kendinize iyi bakın.❤💕❤
20.04.21.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔BULNORİYA🔥 ⇨WOOSAN⇦
Fanfiction"Paralel evrende yolculuğun, ateşle oynamaktan farksız olduğunu çok geç anladım..." WOOSAN🔥☔🔥 =)29.⁰3.21(=