Bu hikaye hiç aklımda yokken Bensu'nun kurgusunu yazmam için beni heyecanlandırıp bana ilham veren Balkabağı ve Tarçın okurları için.
Keyifle okuyun 🧡
Lisedeyken en sevdiğim öğretmenim "Başarı bir yolculuktur," derdi. "Bir varış noktası değil."Bu cümleyi duyduğum anı hatırlıyorum. Kucağıma bir deste büyülü sözcük bırakılmış gibi hissetmiştim. İçimde biriktirdiğim tüm yenilgilere başkaldırmak için ihtiyacım olan küçük bir kıvılcım yakalamıştım. O kıvılcım büyüdükçe büyümüş, yüreğimde harlı bir umut ateşi yakmıştı.
Leyla Hoca haklıydı. Başarı bir varış noktası değildi. Başarı çok çalışmak, çabalamak, hırslanmak ve tüm bunların arasında kalbinde her zaman umudu taşıyarak hedefe yürümekti. Başarı vazgeçmemek, pes etmemekti. Leyla Hoca haklıydı. Ben başaracak cesarete ve hırsa sahiptim. Her başarımda bu cümleyi hatırlıyordum.
"Teşekkür ederim Bensu Hanım," dedi karşımdaki kadın gözyaşları eşliğinde. "Hayatımı size borçluyum."
Benden on yaş büyük olmasına rağmen karşımda büyük bir saygıyla duruyor, bana imrenerek bakıyordu. Çektiği sıkıntılar yüzünden saçlarına erkenden aklar düşmüş, omuzları yenilgilerle çökmüştü. Gözlerindeki uykusuzluk çizgilerine, çökmüş yanaklarına bakarken kalbimde onun için derin bir hüzün vardı. "Hayatınızı kimseye borçlu olmadığınız için bu savaşı verdiniz Zehra Hanım. Bana bir borcunuz yok, özgürlüğünüzün tadını çıkarın."
"Teşekkür ederim," deyip bana sarıldığında vakur bir duruşla sırtını sıvazladım. Cana yakın biri değildim fakat hayatının yarısını kocasının baskıları altında ezilerek geçirmiş bir kadını itmeye gönlüm el vermezdi. Zehra Hanım geri çekildiğinde karşımızda kara bakışlarıyla bize bakan eski kocasına döndü. Adam bizden tiksindiğini göstermek için abartılı bir mimikle hareket ettiğinde Zehra Hanımı'n yanımda gerildiğini hissettim. Zor bir davaydı. Davalı taraf işi yokuşa sürmek için elinden geleni ardına koymamış, müvekkilimi psikolojik baskılarla yıpratarak kararından döndürmeye çalışmıştı. Zehra Hanım'ın, yenildiğini düşündüğü anlar olmuştu fakat işte buradaydı. Özgürdü. Prangalarından kurtulmuştu. Yenilmemişti.
Yanımızdan geçip giderken, "Pişman olacaksın," dedi adam. "Sürünerek geri geleceksin."
Zehra Hanım yılların alışkanlığıyla bir anlığına sindiğinde ona yaklaşıp kolumu omzuna sardım. "Artık özgürsün," dedim sessizce. "Bunu hatırla ve güçlü dur."
"Teşekkür ederim," deyişi bir fısıltıdan ibaretti. Salonda yalnızca ikimiz kaldığımızda ona ne yapmayı planladığını sordum. Niyetim eski kocası uzaklaşana dek onu burada tutmaktı. Tekrar canının sıkılmasındansa, boşanmış olduğunu farkında olarak buradan ayrılmasını istiyordum.
Kadının yüzünde nihayet bir ışık yandı. Titrek dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldılar. "Arkadaşımın Yunanistan'da küçük bir oteli var. Onu ziyaret etmek istiyorum. Ne yapacağıma karar verene dek orada kalıp özgürlüğümün tadını çıkaracağım. Belki ben de orada bir iş kurarım. Hep kendime ait küçük bir yer işletmek istemişimdir. Geçmişte bunu yapamadım... Belki artık yapabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı ve Mavi
Romance"Başarı bir yolculuktur. Bir varış noktası değil." Bu cümleyi duyduğum anı hatırlıyorum. Kucağıma bir deste büyülü sözcük bırakılmış gibi hissetmiştim. İçimde biriktirdiğim tüm yenilgilere başkaldırmak için ihtiyacım olan küçük bir kıvılcım yakalam...