Selam. Uzun bir bölümle geldim. Şöyle bir 900 oy olsa bu bölüm çok güzel olur, az önce profilmde yaptığım deneye bakılırsa bu sayılara kolayca ulaşabiliyorsunuz da yıldızlara basmak çok zahmet veriyor. Gizli gizli okuyanlar, ensenizdeyim. Sizi bulacağım 😂
Keyifle okuyunn 💙💙
Sabahları kalkmakta hiçbir zaman zorlanan biri olmamıştım. Alarmımın sesini duyduğum an uyanır, kolayca yataktan kalkardım. Çoğu zaman alarma bile gerek duymuyordum. Fakat bazen, üst üste çok fazla çalıştığım günler sistemim çöküyordu. Vücudum yorgunluk çığlıkları atıyor, bana sınıra çok yaklaştığımın sinyalini veriyordu. Böyle olduğunda durmam gerektiğini biliyordum. Durmadığımda neler olduğunu tecrübe etmiş, uyumayarak kazanmaya çalıştığım zamanın çok daha fazlasını hastalıkla yitirmiştim. Tam da bu yüzden geçtiğimiz iki günü programımı mümkün olduğunca boşaltarak ve eve zamanında gelerek geçirdim. Akşamları evde birkaç saat çalışsam da iki gün boyunca sekiz saat uyumayı başarmak tazelenmeme yetmişti. Üzerimde bunun verdiği keyifle o güne hazırlanırken modellik yapmam karşılığında Jülide'nin bana diktiği takımlardan birini giydim. Geniş paçalı, lavanta rengi kumaş pantolonun içine kısa bir bluz, üstüne ise pantolonla aynı renk kruvaze ceketi giydim. Bu tarz takımların rahatlığını ve şıklığını çok seviyordum. Dava günlerimde ya da önemli görüşmelerim varken klasik kesimli takımlar tercih etsem de rahat olduğum günlerde böyle giyinmek benim için gizli bir keyifti. Jülide'nin son üç yıldır kanını ve terini akıttığı markasına da büyük ölçüde katkı sağlıyordu üstelik. Meslektaşlarım kıyafetlerimi nereden aldığımı sorduğunda onlara Jülide'nin kartını veriyordum.
Sabah Jülide üzerimdekileri görünce beni odasına sürükleyip saçıma fön çekerken fikrimi sormamıştı bile. Kısacık bir sürede uzun saçlarım fönlenmiş, sıkı bir atkuyruğuyla toplanmıştı. Kulaklarımda Jülide'nin seçtiği küpeler varken yüzümün görünmeyeceği bir açıyla açık tonlardaki odasının ortasında birkaç fotoğrafımı çekmiş, sonunda ondan kurtulduğumu düşündüğümde ise ona borçlu olduğumu haykırmaya başlamıştı.
"Ne istiyorsan söyle, bahanelerinle uğraşamam. Geç kalacağım."
"Arabanı istiyorum," dedi en sahte gülümsemesiyle bakarak. Masumane görünmeye çalıştığında sahteleşiyordu. "Bugün önemli bir etkinliğe katılacağım. Bir sürü insanla tanışıp yeni işler kovalayacağım. Beni taksiyle gönderme ne olur."
"Lüks bir arabam olmasını çok isterdin değil mi?" derken gülüyordum. Arabamı almak için bana yalvarmasına gerek yoktu. Jülide iyi bir şofördü fakat bunu yaptığı son seferde arabaya doldurduğu tipler yüzünden biraz gerilmiştik. Rahatsız olduğum bir şeyi ikinci kez yapmayacağını bildiğimden arabamı alması konusunda endişelenmiyordum.
"Elimdekilerle idare etmeyi öğrendim."
"Hadi oradan." Çantamdan anahtarı çıkarıp Jülide'ye attığımda havada yakalayıp bana bir öpücük yolladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı ve Mavi
Romance"Başarı bir yolculuktur. Bir varış noktası değil." Bu cümleyi duyduğum anı hatırlıyorum. Kucağıma bir deste büyülü sözcük bırakılmış gibi hissetmiştim. İçimde biriktirdiğim tüm yenilgilere başkaldırmak için ihtiyacım olan küçük bir kıvılcım yakalam...