4.

9.5K 1.6K 373
                                    

💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💙

Günlerdir beklediğim mail sonunda geldiğinde yüzümde bir zafer gülücüğü vardı. Yeterince didiklediğiniz zaman herkesin bir kusurunu bulabilirdiniz. Bu meslekte bu kadar iyi olmamın sebebi buydu. Her yeri didiklerdim fakat meraklı biri olmanın yakınından bile geçmiyordum. Bu beni ağzı sıkı biri olarak işaretliyordu ki öyleydim. İnatçıydım da. Öyle bir inattı ki bu bazen beni bile bunaltıyordu. İşleri inada bindirirsem istediğimi alana kadar durmuyordum. Birisi bana herhangi bir şeyi yapamayacağımı hele bir söylesin. Onu pişman ederdim. Gerekirse yıllarımı harcar, yine de peşini bırakmazdım. Ta ki o şeyi yapana dek.

Yasemin Hanım'ın eşiyle görüşmem beni bu inada sürüklemişti. Adamın beni asla ciddiye almayışı, sözlerimi yüzünde rezil bir gülümsemeyle dinleyişi, kadınlara hiç saygı duymadığını her mimiğiyle ortaya serişi ve en sonunda da küçümser gibi, "Avukat," deyişi. "Uğraşma. Sen zararlı çıkarsın."

Kendinden öyle emindi ki. Ona zarar veremeyeceğimden, kimsenin onunla uğraşmaya gücü yetmeyeceğinden, karısının onu bırakacak cesareti ya da imkanı olmadığından öyle emindi ki karşımda rahatça oturup beni aşağılayabileceğini sanıyordu.

On sekizimde ailemin yanından ayrılıp onlarla arama bir uçurum sokacak seçimler yapmıştım. Sırf yapamayacağımı söyledikleri için. Kendi başıma okumuş, aldığım ilk davadan itibaren mesleğe iddialı bir giriş yapmıştım. Sırf haklı olmadıklarını kanıtlamak için

Bir adamın açığını bulamayacağımı sanan varsa ona haddini bildirirdim. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Yüzümdeki tatmin dolu gülüşle telefonuma uzanırken ofisimin kapısı açıldı. Kuzey Bey bana hızlıca bir şey söylemek için başını içeri uzatmış gibiydi ama konuşmaya hazırlanırken yüzümdeki ifadeyi görüp durdu. Kaşlarının havalanışını, mavi bakışlarının merakla parladığını gördüm.

"Bu da ne?" dedi başını sağa doğru hafifçe eğerken.

"Anlamadım?"

"Yüzündeki o ifade. Az önce birini öldürmüş keyifli bir katile benziyorsun."

Benzetmesine güldüm ama bu dostça bir gülüş değildi. O benzetmenin hakkını veren türde, tehlikeli bir gülüştü. "İşler yolunda gidiyor."

"Karşındakilere acırım," derken dudakları kıvrıldı. "Toplantı odasına gelir misin? Hülya Hanım yok. Yerine senin katılmanı istedi."

Ben Hülya Hanım'ın asistanı değildim. İçimde ani bir öfke parladı ama bunu Kuzey Bey'e yansıtmaktan kaçındım. Hülya Hanım'ın niyetinin bu olmadığını biliyordum. Beni yerine koyabileceği, güvendiği bir meslektaş olarak görüyordu. Yine de böyle emrivakilerden hoşlanmadığımı bilirken, bana haber vermediği için ona daha sonra sitem edecektim. "Aslı beni arayabilirdi. Gelmenize gerek yoktu."

"Geçerken haber verdim. Aslı yeterince meşgul." Bu şirketteki asistanların durumu en az stajyerler kadar zordu bu yüzden bu açıklamada bir art niyet aramayı aklıma bile getiremezdim.

Ay Işığı ve MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin