💙
Yasemin Kalaycı'nın davasının ilk duruşmasında işler umduğumuz şekilde ilerlemedi. Turgay Kalaycı karısının onu aldattığını iddia edip ortaya Yasemin Hanım'ın beni hiçbir şekilde bilgilendirmediği bazı durumları kanıt olarak sunduğunda adamın yüzündeki o pişkin ifadeyi izlemek zorunda kalmaktan nefret ettim. Gelecek delillerin toplanıp tanıkların dinleneceği yeni bir duruşma tarihi verilirken Yasemin Hanım'ın yanımdaki paniğini farkındaydım. Ona hiç bakmadım çünkü böyle davalarda avukattan bir şey saklamak ona ihanet etmek anlamına geliyordu. Bu şekilde davranacaksa bu davadan çekileceğimi söylemeden önce ona özellikle uzak davranıyordum ki söylediklerimi hafife almasın. Turgay Bey'in hamlesine rağmen geçici velayet anneye verildi. Adamın bu konuda kendinden çok emin olduğunu karar açıklanırken yüzünde oluşan öfkeden herkes anlayabilirdi. Çocukların yaşları on ve on iki olduğundan benim bu konuda pek bir şüphem yoktu. Fakat asıl velayet için işimiz bu kadar kolay olmayacaktı.
Mahkeme bittiğinde adliyede hızlı adımlarla yürürken Yasemin Hanım yanımda bana yetişmeye çalışıyordu. "Bu iyi bir şey değil mi?" dedi tereddüt ederek. "Kızlarım benimle."
"İkinci duruşmaya dek çocuklar pedagoglarla görüşecekler. Onları sağlayacağınız yaşam şartları incelenecek. Bunların sonucunda yetersiz görülürseniz çocuklar babaya verilir."
"Hayır, siz buna izin vermezsiniz."
Adliyenin çıkışında aniden durduğumda topuklularımın zeminde çıkardığı ritmik ses de kesilmiş oldu. "Eğer benden bir kez daha tek bir şey saklarsanız, birlikte çalışmamız imkânsız hale gelir. Şimdi başka bir görüşmem var. Yarın ofisime gelip karşı tarafın iddialarına dair her şeyi bana tüm çıplaklığıyla anlatmanızı istiyorum Yasemin Hanım. Aksi halde size yardım edemem."
"Ben Sadi'ye para vermedim. Yani verdim ama borcumu ödemek içindi. Yıllar önce olmuş bir şey. Bunu kullanacakları aklıma gelmedi."
"Öyleyse bu akşam aklınıza gelmeyen başka ne olabileceğini iyice düşünün." Kadının yanından ayrılıp arabama bindiğimde saat üçe geliyordu ve ben henüz şirkete gidememiştim. Yeni bir tanık görüşmesi için Hülya Hanım'la buluşmak üzere karşı yakaya geçmeye hazırlanırken tanığımızın görüşmekten vazgeçtiğini öğrenince şirkete döndüm. Yoğun bir dilekçe hazırlığına girişmiştik bu yüzden ekipteki herkes deli gibi çalışıyordu. Kendi tarafımda epey ilerlediğim için Kuzey Bey'e rapor vermem gerekecekti. Haftalık toplantılarımızda hepimiz detaylı rapor sunuyor olsak da Baran ya da Kuzey Bey'e ara raporlar veriyorduk. Selen Baran Bey ile çalıştığından ben de çalışmalarımı daha çok Kuzey Bey'le paylaşıyordum. Zaten bir çok tanık görüşmesini birlikte yaptığımız için birbirimizin takip ettiği konulara daha çok hakimdik.
Şirkete varmak üzereyken Levent kısa bir sohbet için aradı. Akşam görüşmek konusunda düşünmemi rica edip kapattığında şirkete varmıştım bile. Tek düşünebildiğim davalarımken bunun mümkün olduğunu sanmıyordum. Ofisime girip aralıksız çalıştığım birkaç saatten sonra raporumu alıp patronun ofisine giderken şirketin çoktan boşalmaya başladığını fark ettim. Saat altı buçuğa geliyordu ve benim ne zaman çıkabileceğime dair bir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı ve Mavi
Romance"Başarı bir yolculuktur. Bir varış noktası değil." Bu cümleyi duyduğum anı hatırlıyorum. Kucağıma bir deste büyülü sözcük bırakılmış gibi hissetmiştim. İçimde biriktirdiğim tüm yenilgilere başkaldırmak için ihtiyacım olan küçük bir kıvılcım yakalam...