💙
Annemin ağzından çıkan tek bir gel sözcüğü önüme ellerimle diktiğim ve sonrasında aşmaktan korktuğum tüm o duvarları yerle bir etmişti. Telefonda annemle birlikte ağlamak yollardan ve dağlardan daha büyük olan o mesafeleri daralmıştı sanki. Kendimi anneme daha yakın hissediyordum. Üstelik bu sadece tek bir itirafla gerçekleşmişti. Anneme gitmek istediğimi dile getirmem ve onun beni beklediğini söylemesiyle hayattaki tüm engelleri, aşılmaz yolları, geçilmez inatları mümkün kılmıştı. Kendimi hafiflemiş hissediyordum.
Aynı zamanda endişe içimi yiyordu. Babamla konuşabilecek miyim, orada incinecek miyim bilmemek karnımı ağrıtıyordu ama vazgeçmemeye kararlıydım. Son yıllarda içimde giderek büyüyen aile hasreti, yetişkin biri olduktan sonra onlara gösterebildiğim anlayışla, hayatı öğrendikçe kazandığım yeni bakış açılarıyla ve en önemlisi onlara ihtiyaç duymamla hepten büyümüş, beni artık dayanamayacağım kadar etkilemeye başlamıştı. Bunun bitmesini istiyordum. Kalbim kırılmadan hayatımı yaşayabilmek istiyordum. Ailemle aramı hiçbir zaman çok samimi tutamazdım belki ama artık onları korkmadan, çekinmeden aramak ve ihtiyaçları olduğunda yanlarına gidebilmek istiyordum. Yanımda olsunlar istiyordum.
Anneme söylediğim tek bir cümleyle yıllardır atmaya cesaret edemediğim o adımları atmama yardımcı oluyorsa belki de hislerim hakkında daha çok konuşmalıydım. Keşke sevgilim yanımda olsa diye düşünmek yerine kalkıp yanına gitmeliydim.
Kuzey'i seviyordum ve zaman zaman çok zor bir kadın olduğumun farkındaydım. Bazen duygularımı çok fazla bastırıyor, zamansız patlamalar yaşayıp ortalığa zehir zemberek sözler atıyordum. Bu büyüdükçe törpülemeyi öğrendiğim bir özellikti ama hala nadiren de olsa çok zorlandığım zamanlarda böyle davranarak sonrasında beni üzen tartışmalara, kavgalara girdiğim oluyordu.
Hiçbir suçu yokken Kuzey'e sataşıp onu incittiğimin farkındaydım ve bunu düzeltmek istiyordum. Bu yüzden sabah evden çıkıp soluğu sevgilimin kapısında almıştım. Dün ona söylediklerimin mahcubiyeti yüzünden kapıya vururken kendimi biraz kötü hissettim. Açılmasını beklerken ise karnıma giren ağrılar her şeyi daha kötü hale getiriyordu. Zili bir kez daha çalıp Kuzey'i aramak için çantamda telefonumu aramaya başladım ama ben bulamadan kapı açıldı.
Kuzey uykulu yüzü, dağılmış saçlarıyla karşıma çıkınca bir an için sözlerim kayboldu. Üzerinde sadece bir şort vardı. Güçlü bedenine, bronz tenine beğeniyle bakmaktan kendimi alamadım. O ise hafif bir şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu.
"Bensu," dedi boğuk sesiyle. "Saat kaç?"
"On buçuk. Kapıyı hep çıplak mı açarsın?"
Üstüne şöyle bir bakıp elini saçlarının içinden geçirdi. "Uyuyordum... Girsene."
İçeri geçerken, "Şimdiye dek uyanmışsındır sanıyordum," dedim. "Affedersin."
"Sabaha karşı uyudum. Bir sorun yok değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı ve Mavi
Romance"Başarı bir yolculuktur. Bir varış noktası değil." Bu cümleyi duyduğum anı hatırlıyorum. Kucağıma bir deste büyülü sözcük bırakılmış gibi hissetmiştim. İçimde biriktirdiğim tüm yenilgilere başkaldırmak için ihtiyacım olan küçük bir kıvılcım yakalam...