23.

8.6K 1.4K 222
                                    

Selam selam!

Son bölümün üzerinden biraz zaman geçtiğini farkındayım ve inanın bu durumu sizden daha çok dert edindim. Umarım ciddi bir sorunum olmadıkça bölümleri geciktirmeden yazıp paylaştığımı biliyorsunuzdur ve bana kızmamışsınızdır. Bundan sonra eski hızıma döneceğim inşallah. Keyifli okumalar dostlarım, çok çok öpüyorum 💙

 Keyifli okumalar dostlarım, çok çok öpüyorum 💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💙

Alıkonulup yüksek ateş yüzünden baygınlık geçirdiğim, sonrasında saatlerce uyuduğum bir günün ertesinde artık daha iyi hissetsem de kendimi toparlayabilmiş değildim. Fiziksel hastalığın yanına koca bir stres eklenince iyileşmek pek kolay olmuyordu. Baş ağrım ilaçlarla azalsa da varlığı kaybolmuyor ve midem hala bulanıyordu. O depoda Yasemin'e hiç yardım edememiş olmanın hayal kırıklığını da yaşıyordum ama hepsinden öte, o anlarda düşündüklerimin üzerimdeki yankılarıydı. Jülide Birce ve Çiçek'e bir şey söylememişti. Zaten yarın akşam Amasya'da buluşacaktık, tatsız şeylerle onları telaşlandırmanın alemi olmadığından kendime geldiğimde de kızlardan bu durumu gizlemeyi tercih etmiştim. Ailemi kimse aramamıştı tabii ki. Sormamıştım ama birinin aklına geldiğine emindim. Jülide'nin aramalarını istemeyeceğimi söylediğine de.

Bu doğruydu, bana sorulsa kabul etmezdim. Buna rağmen içimde bir yerlerde keşke bana sormasalar diye düşünmeden edemiyordum. Keşke onları aramış olsalardı. Keşke annem benim için gelseydi. Bunu öyle çaresizce istiyordum ki kalbim eziliyordu. Kendime önemli olmadığını söylüyordum, iyi olduğumu, sevildiğimi ve bunun yeterli olduğunu söylüyordum. Buna rağmen yine de merak etmeden duramıyordum. Eğer ona ihtiyacım olduğundan haberi olsaydı, annem burada olur muydu? Ya bunca yıl onun bana ihtiyacı olduğu onlarca gün olduysa ve hiçbirinde orada değildiysem? Yine de gelir miydi?

"İyi misin?"

Yanımda endişeli bir ses duyunca başımı kaldırdım. Sabah taburcu edilip eve gelmiştim. Kuzey ve Jülide mutfakta kahvaltı hazırlarken ben duş almış, giyindikten sonra da yatağıma uzanmıştım. Kuzey'e gülümseyip yaslandığım yatak başlığından doğrularak oturdum. "İyiyim," derken sesim çok kırılgan çıktı. Bundan hoşlanmıyordum ama elimde de değildi. Kuzey'in bu yönümü görmesine karşı ne hissedeceğimi hiç düşünmemiştim. Düşünsem onu yanımdan uzaklaştırır, kendimi toparlayana dek onunla görüşmezdim sanırım. Ama buradaydı ve gitmesini istemiyordum. Çoktan kırılgan yanlarımı görmüştü ve tek yaptığı bana şefkat göstermekti. Bunun ne kıymetli olduğunu ona söylemeliydim. Burada olmasının ne çok değerli olduğunu da.

"Kahvaltı hazır olmak üzere, saçlarını kurutalım mı?"

"Hiç halim yok," diye mırıldandığımda banyodan çıkarken odaya getirdiğim ama kullanmadığım kurutma makinesini komodinimden aldı. Makineyi açıp saçlarımı nazikçe kurutmaya koyulduğunda başımı karnına yaslayıp kendimi ona bıraktım.

Ay Işığı ve MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin