💙
Levent benimle görüşmeyi gerçekten çok istiyor olmalıydı. Zira randevumuzu üç kez ertelememe rağmen bana hiç bozulmadı, en azından bunu bana hissettirmeyecek kadar iyi gizlemesini benden etkilenmiş olduğuna yoruyordum. Görüşmek istemediğimden değil ama işler öyle yoğundu ki o hafta uygun bir akşam yakalamak mümkün olmamıştı. Sonunda bugün için ona bir randevu verebilmişken bir kez daha ertelemem söz konusu değildi. Bu yüzden toplantının sonunda ekip arkadaşlarımız dağılırken Kuzey Bey yarın akşam Gökben Hanım'la yapacağımız görüşmeyi bu akşama çekmemi istediğinde yapamayacağımı söyledim.
"Bu akşam bir randevum var."
Kuzey Bey toplantının başından beri ritmik bir hareketle elindeki kalemi çeviriyordu. Elini masanın üstüne koyduğu ve çaprazımda oturduğu için bu hareketin aniden durduğunu hemen fark ettim. Gözlerini kaldırıp bana baktığında mavilerinin içinde yanan alevleri gördüğüme yemin edebilirdim. Böyle baktığı zaman ondan etkilenmeyecek bir kadın tanımıyordum.
"Levent'le mi?" diye soran Hülya Hanım'dı. Evde daha fazla kalmayı reddettiğinden haftada iki gün şirkete geliyordu. Ona kalsa her gün gelirdi ama kocası ve çocuklarıyla uzlaşma yolu buydu. Yine de tam zamanlı dönmesinin yakın olduğuna emindim.
"Evet," diye mırıldandım Hülya Hanım'a bakmadan. Benden birazcık cesaret alsa koluma girip Levent'le ikimize dair kurduğu hayallerden bahsedeceğine o kadar emindim ki Levent onun yeğeni değilmiş gibi davranıyordum.
"Ah sonunda," dedi neşeyle. Onu ciddi davalarda çalışırken görmüştüm, tehlikeli adamlarla aşık atarken ya da savcılarla tartışırken. O kadının böyle neşeli ve biraz da şımarık davranacağına asla inanmazdınız ama Hülya Hanım'ın dostlarına karşı takındığı tavır buydu. "Ondan hoşlanmadığını düşünmeye başlıyordum."
"Sadece bir yemek yiyeceğiz."
"Herkesle yemek yemediğini biliyorum." Masada Baran Bey ve ekipte bizimle çalışan Selen de vardı. Herkesin dikkatinin bana yönelmesinden rahatsız oluyordum.
"Bunu bilmek için Bensu'yla biraz vakit geçirmek yeter," dedi Baran Bey. "Adamlara çok acımasızca davranıyor." Sözleri yargılar gibi değildi, yine de gerildim ve savunmaya hazır bir halde yerimde dikleştim. Fakat konuşmama fırsat vermeden masadan kalktı. "İşte katil bakışlarını takındı," dedi sahte bir dehşetle. "Bu kadından korkuyorum."
Selen'i de alıp odadan çıkarken arkasından bir kalem fırlatmayı düşündüm. Yıllardır bu şirkette çalışıyordum ve iş arkadaşı olarak güvenebileceğim birkaç insandan birisi Baran Yalçın'dı. Arkadaş olduğumuz söylenemezdi ama birbirimizi tanıyacak kadar beraber iş yapmış, bazı krizleri beraber atlatmıştık. Kuzey Bey gelene dek buradaki ana ekip Hülya Hanım, Baran ve Kadir Beyden oluşuyordu. Pek çok kez onlarla çalıştığım için aramızda iyi bir diyalog vardı. Buna rağmen ben yüz göz olmamayı tercih ettiğimden bu ilişki arkadaşlığa dönüşmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı ve Mavi
Romance"Başarı bir yolculuktur. Bir varış noktası değil." Bu cümleyi duyduğum anı hatırlıyorum. Kucağıma bir deste büyülü sözcük bırakılmış gibi hissetmiştim. İçimde biriktirdiğim tüm yenilgilere başkaldırmak için ihtiyacım olan küçük bir kıvılcım yakalam...