Emre ile buluşmuştuk. Bir kafede kahve içip sohbet ediyorduk. Atakan'ın ona yumruk atmasından sonra konuşamamıştık doğru düzgün. Atakan adına özür dilemiştim o ise senin özür dilemene gerek yok demişti. Onunla neredeyse bir saattir oturuyorduk. "Eve gitmem lazım" diyip yanından ayrılmıştım.
Yolda eve doğru giderken telefonun çalmasıyla durdum. Atakan arıyordu. "Efendim" diyerek telefonu açtım. "Akşama hazırlan yemeğe gidicez" dedi normal bir sesle. "Ne yemeği bu?" diye sordum merakla.
"Arkadaşlarım...seni merak ediyorlarmış. Akşam yemeğe çıkıcaz hep birlikte. Ona göre hazırlan ve evde beni bekle." diyip telefonu kapatmıştı. Emir veriyordu bir de utanmadan. İşim gücüm yok bunun arkadaşlarıyla uğraşacaktım. Umarım yemekte bir aksilik çıkmazdı. Çünkü Atakan'dan sonra bir de arkadaşlarıyla uğraşamazdım.
Hemen bir taksiye binip evin adresini verdim. Eve geldiğimde mutfakta kendime birşeyler hazırlayıp yedim. Sonra odama kıyafetlerimi hazırlamak için çıktım.
Dolabıma baktım. Akşam yemeği için uygun olan bir kıyafetim yoktu. Ne yapacağım diye düşünürken. Kapının çalmasıyla aşağı indim. Kargo gelmişti. "Eylül Ergüçlü burada mı?" diye sordu. "Buyrun benim" dedim heyecanlı bir sesle. Neydi ki bu? "Bu kutu size geldi efendim" dedi ve kutuyu alıp imzamı attım. Kapıyı kapatıp kutuyu açtım.
Siyah bir elbise vardı içinde. Kutunun içinde bir not bulmuştum. "Bunu akşam için giyeceksin" yazıyordu ve altında da Atakan yazıyordu. Demek ki o göndermişti.
Hemen odama çıkıp elbiseyi giydim. Kumaşı satendi ve hafif göğüs dekoltesi vardı. Üzerime tam oturmuştu. Dizimin biraz yukarısındaydı. Kendimi beğenmiştim. Elbisem hazır olduğuna göre sıra saç ve makyajdaydı.
Nude tonlarında sade bir makyaj yaptım ve saçımı da düzleştirip açık bıraktım. İşte şimdi tamamdı çok güzel olmuştum fakat Atakan'ın bu kadar açık bir elbiseyi seçmesine şaşırmıştım. Onu boşverip salona geçtim ve oturup Atakan'ı beklemeye başladım.
Salonda oturmamın ardından yarım saat geçmişti fakat Atakan daha gelmemişti. Birden kapı çalınca kapıyı küçük çocuk gibi heyecanla açtım. Atakan gelmişti. Beni daha farketmemişti. Direkt içeri geçip "Hazırlandın mı?" diye sordu arkası dönük bir şekilde. "Evet." dedim utangaç bir sesle.
"Umarım elbise olmuştur." diyip önüne döndü ve beni görünce şaşırdı. Gözlerinden belliydi. "Siktir" dedi bir anda. Yüzü birden sinirli bir hal almıştı. "Bu benim gönderdiğim elbise mi?" diye sordu şüpheyle. "E-evet" dedim. Gerilmiştim.
"Bu kadar güzel duracağını tahmin etmemiştim." dedi bir anda. Ne söylediğini farketmiş gibi. "Neyse bekle sen hazırlanıp geliyorum ben" dedi ve koşar adım merdivenlerden çıktı.
Kalbim çok hızlı atıyordu. Ne demişti o. Beğenmişti beni güzel bulmuştu. Bu düşünce beni heyecanlandırıyordu. 15 dakika sonra Atakan aşağı indi. Yine çok şık olmuştu. Ben onunla ilgili hayaller kurarken o "Hadi gidelim" diyip hayallerimin içine etmişti.
Evden çıkarken Kaan ile karşılaştık. Beni görünce "Naber Eylül?" dedi.
"İyi senden naber Kaan" dedim bende. Korkuyordum Atakan birşey yapacak diye.
"Saol iyiyim bende. Galiba bir yere gidiyorsun" Atakan'a baktı ve "abinle" diye ekledi.
Atakan'ın suratından sinirli olduğunu çok net bir şekilde görüyordum. "Abisiyle değil" dedi. Benim yerime konuşurken. Atakan elimi tutup "Kocasıyla" dedi ve Kaan'ın omzuna çarparak önünden geçti. Tabi arkasından da beni sürükledi. Elimi sıkıyordu. "Demek Eylül hanım ben evde yokken kendine erkek arkadaşlar ediniyormuş." dedi sinirle. "Ne diyorsun be sen." dedim bende aynı onun gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSAR MAHALLESİ
AcakVe biliyor musun ki, seni sevdiysem, Bütün ruhların yaratıldığı ve henüz cesetlerin biçilmediği o mecliste, Senin yanında yer almış olduğumu hatıramda taşıyor olduğumdandır bu. Bunca kolay terk ediyorsam varlığımı senin varlığına O şimşek parılt...