14.BÖLÜM

265 14 2
                                    

Telefon sesiyle yattığım yataktan kalktım. Annem arıyordu. Açtım
"Ne yapıyorsunuz kızım?" diye sordu. "Yeni uyandım annee" dedim sitem ederek. "Haa pardon kızım rahatsız ettim neyse siz işinize bakın" deyip telefonu kapattı. Yüzüm kızardı. Yanlış anlamıştı ya. Bir görseydi şu halimizi öyle olmadığını anlardı.

Yatağımı toplayıp banyoda elimi yüzümü yıkadım ve aşağı indim. Atakan yoktu ortalıkta. Tekrar yukarı çıkıp odasında olup olmadığına baktım. Odanın kapısını yavaşça açtım uyuyordu.

Üstü çıplaktı, altında ise siyah bir eşofmanı vardı. Yanına yaklaşıp başında durdum. Çok güzeldi yüzü uyuduğunda. Onu ilk defa bu şekilde gördüm. Yüzüm hafifte olsa kızarmıştı.

Kaslarını daha önce farketmediğimi farkettim. Acaba hafifçe dokunsam uyanır mıydı? Denemekten zarar gelmezdi. Elimi omzuna yaklaştırdım yavaşça kıpırdadı fakat uyanmadı. Şuan resmen adamı uyurken taciz ediyordum.

Eminim ki bu yaptığımdan pişman olacaktım. Elimi kolunda dolaştırıyordum. Şuan kendimi sapık gibi hissediyordum. Tam elimi geri çekecekken kendimi yatakta Atakan'ı üstümde buldum. Herşey bir anda olmuştu.

"Sapık mısın kızım sen?" yeni uyandığı için sesi farklı çıkmıştı. "H-hayır" dedim kekeleyerek şuan çok utanıyordum. "Kaslarıma dokunan ben miydim?" dedi alayla. "K-kalk üzerimden" dedim yine kekelemiştim. Ah! Eylül.

"Daha küçüksün böyle şeylere meraklı olma." dedi ciddi bir sesle. "Ne meraklı olucam be, sadece dokunmak istedim o kadar hem...sen yabancı değilsin." dedim çirkefleşerek. "Biliyorsun ki sevgilim var." dedi. "Hıhı. Kalk üzerimden" dedim ve göğsünden itmeye çalıştım fakat milim kıpırdamadı.

Sonra birden kendini yanıma attı. Şuan onun yatağında ve onun yanında uzanıyordum. Heyecandan ölecektim. "Kalkmayı düşünüyor musun?" diye sordu. Yüzüm kızardı hissedebiliyordum. "Neden yüzün sürekli kızarıyo yoksa...utanıyor musun?" dedi.

"Hayır ne utanıcam be neyse...kahvaltı hazırlamaya gidiyorum ben. Gelirsin istersen."dedim ve yataktan kalkıp odadan çıktım.

Aşağı inip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Çayı ocağa koyup kahvaltılıkları dolaltan çıkardım. Dolaplarda ne olduğunu bilmediğim için bardakları bulmam zor olmuştu.

20 dakikaya hazırlamıştım. Atakan'ı beklemeden sofraya oturdum ve yemeye başladım. 5 dakika sonra Atakan geldi. "İnsan bir haber verir." dedi sitem ederek. "Gelseydin kahvaltıyı hazırlayacağımı söyledim." dedim hafif yüksek bir sesle.

"Ses tonuna dikkat et. Kalk çay koy bana." dedi emir verir gibi. "Yok ya elin kolun var kendin koy hadi." dedim sinirle. "Eylül'cüğüm, hatırlarsan dün yapmamız gereken birşeyi yapmadık....bunu annene söylememi ister misin?" dedi sinsice sırıtarak. Ne dediğini anlayınca yüzüm yine kızardı. "Pisliksin" dedim ve kalkıp çay koydum. "Aferim adam ol." dedi ve kahvaltısına başladım. "Zehir zıkkım olsun." dedim onun duyamayacağı bir sesle. "Ne dedin karıcım?" gıcık şey. "Hiç.. afiyet olsun dedim kocacım." dedim ve sofradan kalktım.

Odama gidip üzerime yarım siyah bir üst, altıma ise bir etek giydim.

Odama gidip üzerime yarım siyah bir üst, altıma ise bir etek giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçımı ve makyajımı da yapıp. Aşağı indim. Atakan göz ucuyla bana baktı. "Nereye bu halde?" diye sordu. "Sanane" dedim tersleyerek. "Kızım söylesene bu halde nereye gidiceksin. Delirtme beni!" dedi birden ayağa kalkıp. "Tamam be kızma. Arkadaşımla buluşucam." dedim sinirle.

"Kim o arkadaşın?" yeter ama ya ne zannediyordu bu kendini? "Kimsin ya sen bana hesap soruyorsun. Dün ne dediğini unutma ve ona göre davran. Bu değişik ruh hallerini de bana yansıtmamaya çalış. Git sevgiline hesap sor onu kısıtla. Ama bana birşey yapma anladın mı beni!" sonlara doğru sesim titredi ve gözlerim doldu. Çantamı alıp kapıyı çarparak evden çıktım. 

HİSAR MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin