Keyifli okumalar.. 🐦
Güneşin yüzüme gelmesiyle güzel uykumdan uyanmak zorunda kaldım. Somurtarak yataktan kalktığım da Zümra'nın odada olmadığını fark etmem uzun zamanımı almamıştı.
Yatağımı düzeltirken telefonumu görmemle gecedeki mesaj aklıma gelmişti. Bir umut belki rüyadır diye mesaja tekrar baktığımda mesajı tekrardan görmemle olmayan enerjim bile yerle yeksan olmuştu.
Ne yapacağıma dair en ufak fikrim yoktu ama kendimi biraz tanıdıysam gideceğimden yüz de yüz emindim.
Odamda ki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Odadan çıkmak için kapıyı açtığım da bir bedene çarpmaktan son anda kurtulmuştum. Kafamı kaldırıp baktığım da, bir eli havada yumruk bir şekilde dikilen utkuyu gördüm.
Gülümseyerek "Günaydın" dedi. Ben ise çatlak bir ses tonuyla "Günaydın" dedim. Utku; "Kahvaltı hazır, bende sen kahvaltıya çağırmak için geldim. Bakıyorum da sen geliyormuşsun zaten." Kim kahvaltıya hazırladı ve saat kaçtı? Neyse anlarız şimdi.
"Tamam. Hadi gidelim , beklemesinler." Deyip utkuyu orda bırakıp mutfağa doğru adımladım. Mutfağa girdiğim de masa hazırdı ama ne Zümra vardı ne de Mete vardı. Arkama dönüp sandalye de oturan utku ya "Zümra ve m-" lafımı bitirmeme izin vermeden " dışarda kahvaltı yapmak istediklerini söylediler ve çıktılar." " sende bizim için kahvaltı hazırladın?" Şaşkın ve soran bir ses tonuyla sormuştum.
"Evet. Öyle yaptım"
"Ciddi misin?"
"Ciddiyim. Beğenmedin mi?" diye soru sordu ama ses tonu annesine sürpriz yapan çocuk edasıylaydı. Bende oyunu devam ettirip "beğenmez olur muyum? Çok beğendim. Ellerine sağlık." dedim. O ise gamzelerini bana sunarak gülmüştü.
Çaylarını koyup bende tam karşısına yerimi aldım.
Neredeyse hiç konuşmadan kahvaltı yaparken aklıma bir soru gelmesiyle ona dönüp; "karşılaştığımız gün neden bana mesaj atmadın diye hesap sordun?" diye soru yönelttim. O ise, biraz düşündükten sonra;"o zaman cevap vermediğin için gerçekten kırıldım, tepkim o yüzdendi." anladım der gibi kafamı salalım.
"Peki neden karşılaştığımız gece anlatmadın da o gece anlatamaya karar verdin?" Sormama yüzüme bakarak "karşılaştığımız gece çok heyecanlıydım, cesaretim de yoktu zaten. O gece ani bir kararla anlattım" "seni anlıyorum o yüzden hiçbir şey demiyorum." dememe memnuniyetle gülümsedi.
Ağır ağır kahvaltımı yaparken bu sefer o konuştu. "bir tane de ben soruyum o zaman.. Beni neden dansta terk ettin?" Bunun cevabımı gayet basitti "bilmem.. sadece iç sesim yanlış olduğunu söyledi ben de hak verdim." "Onun sözünü dinler misin?" demesine "genelde" cevabını verdim.
Biraz durduktan sonra muzipçe gülümseyerek " benim hakkımda kararı ne? "demesine iç sesim kedini belli etmiş bana kalsanız şimdiye sevgiliydiniz demişti ama onu hiç takmayarak "bu konu da mantığının sesini dinliyorum." deyip çayımın son yudumunu içtim.
Saate gözüm kaydığında saatin 12:45 olduğunu görmemle gözlerim açılmıştı. Saat 1'e geliyordu ve biz kahvaltı masasından kalkamamıştık.
Utkuya baktığım da çayı bitmiş, kahvaltısı da bitmişe benziyordu. Hemen ayağa kalkıp kahvaltıyı toplamaya başladım. O da benimle kalkıp toplamaya başladı. Masa bittikten sonra ben makineye dizmeye başladım o ise kalktığı sandalyeye oturdu.
Bitirdiğim de saate baktığım da 1:15 geçiyordu. Tek başıma yıkadığım için o kadar uzun sürmüştü yoksa benim elim yavaş değil!
2 kahve yapıp masaya döndüğüm de utku'nun beni izlediğini fark etmem utanmama neden olmuştu. Fincanı onun yüzüne bile bakmadan önüne koydum sonra da eski yerime oturdum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden içeri
General FictionDissosiyatif bir adam.. Tek beden de 2 kişilik.. Adam; 2. kişiliği herkesten nazaran sadece bir şey istiyor. Ölüm.. Bu neden de kendisi bile istemediği hatalar yapıyor. Fakat, hata yapsa bile bunu bilinçli bir şeklide yapmıyor. Belkide bu ona daha a...