29. BÖLÜM

61 47 0
                                    

Keyifli okumalar..

Kafe günü kayra dan;

"Melisa abla?" Utkunun da peşim sıra konuşmasıyla herkes oraya bakmıştı. Bizim tayfa ne kadar meraklı bakıyorsa onun 2 katı meraklı ve sorgulayıcı emir bakıyordu..

Karşımda ablam, emiray, Miray, ablam ve umut eniştem bize bakıyordu.

Miray birden koştu ve utkunun boynuna atlayıp; "janım da buradaymış." Dedi. Emiray bu tabloya bozulmuş ve kıskanmış olmalı ki; "sadece janın men olabilirim. Bir daha ona dokonursan babama söyler, onu dövtüyrüm." Dedi. Emirayın sitemi hepimizin güldürmüştü. Miray ise; umursamamıştı bile.

Ablamın; "konuşabilir miyiz?" Sorusuna sadece başımı salladım. Ve, boş olan bir masaya oturduk.

Masaya baktığım da Miray emirle konuşuyor, eniştem ise miraya kızıyordu. Eniştem belli etmemeye çalışsa da kıskandığı her halinden belli oluyordu. Ve, bu gülümseme neden olmuştu. Baba, kızın kıskançlık didişmelerini epeyce komik oluyordu.

"Seni dinliyorum." Dedim ona bakarak.

Melisa'nın; "Bizler aynı kanları taşımasak bile ben senin ablanım sen benim küçük kardeşimsin. Bunu hiç bir zaman unutma olur mu?" Demesiyle, yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu.

"Evet aynı kanı taşımıyoruz ama sen benim hala ablamsın. Ve, seninle arama tabiki de mesafe koymayacağım. Bunu asla düşünme." Dedim.

Dediğim sözlerden sonra bir şey dememiş, yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.

Öz ablam olmaması bunca yılı silmiyor veya bende olan sevgiyi, değeri bitmiyordu. Hala o benim biricik ablamdı..

Utkugilin yanına döndüğümüzde koyu bir sohbet döndüğünü fark etmemle yüzümde büyük bir gülümseme oluşmuştu.

Biz kocaman bir aileydik. Kötü şeyler yaşıyorduk ama yine de bir olmayı, her şeye rağmen mutlu olmayı başarıyorduk. Şimdi olduğu gibi..

Son aylarda onca şey yaşanmıştı ama bir şekilde üstesinden gelmeyi başarmıştık. Tabi bunu birbirimizden vazgeçmeyip, hataları göz yumarak başarmıştık.

Hayat o kadar garip ki; bazen affetmek bile çözüm oluyor. Ne kadar kırılmış olursan ol yine de bazen affetmek yükünü azalıyor sanki. Sadece bende mi oluyor bilmiyorum ama kırgın olduğum her hangi birini affedince kendimi hafiflemiş hissediyorum. Sanki taş taşıyormuşum da onu affedince taş elimden kayıp, düşmüş gibi..

Utku'nun; "kayra benim gitmem gerekiyor. Ben seni sonra ararım." Sözlerinden sonra düşüncelerden ayrıldım

Ben; "Nereye?"

Utku'nun; "Mehtap Hoca'nın yanına gideceğim." Demesiyle, başımı tamam anlamında salladım.

Mehtap hoca sayesinde utku günden güne değişiyor, iyi oluyordu. Ve, bu durum epeyce mutlu olmamı sağlıyordu..

Her şey çok yolunda gidiyordu ve daha güzel günler bizi beliyordu. Ben buna çok inanıyorum.

*bölüm sonu*

Benden içeri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin