Keyifli okumalar
"Beni ne zaman tam anlamıyla affedeceksin, kayra?" Utku'nun sorusuyla okuduğum kitabı kapatıp, yan tarafımda ki sehpaya koydum.
"Bu soruyu sormak yerine keşke en başta yapmasaydın."
"Kayra, özür dilerim. Kaç kere daha dileyeceğim. Gerçekten de beni ne zaman affedeceksin?" Sorusuna derin bir nefes alıp konuşmaya başladım..
"Utku gerçekten de bilmiyorum. Benim için güven çok fazla önemliydi. Ve, sen o güveni çok fazla yıktın. Şimdi beni üzmez veya kırmaz diyemiyorum. Bu yüzden de affedemiyorum.
Bak utku ben gerçekten de bu 1 ay için de çok şey yaşadım. Ve, benim bir şeye daha ne katlanabilirim, ne de gücüm var. Dik durmaya, güçlü olmaya çalışıyorum ama gerçekten de çok yorgunum. Ben düşünmekten bile yoruldum. Ben her şeyden yoruldum." Deyip, bir anda ağlamaya başladım.
Utku ise; önce ağlamama afallamış, sonrasında ise gelip sarılmıştı. Bu sefer sarılmasına laf etmek değil, omzunda ağlamak istiyordum ve öylede yapmıştım. Dakikalarca ben ağladım, utku saçlarımla oynadı.
"Ben özür dilerim kayra. Sen umursamayınca bende 'çok fazla etkilenmemiş' diye düşündüm. Yoksa ben senin gönlünü almak için beklemezdim." Dedi. Burnumu çekerek; " işte ben bunu sağladım her zaman. Ama çok yoruldum. Güçlü gibi görünüp, güçsüz olmaktan yoruldum." Dedim.
"Öyle düşünme, kayra. Sen gördüğüm en güçlü kadınsın. Ve, sen sadece içinde tutmaktan yorulmuşsun. Bana anlat içindekileri, ben dinlerim." Demesine onun omuzumdan ayırıp, ona doğru döndüm. "Sen yıktın, nasıl tamir edeceksin? Yada gerçekten de kendine güveniyor musun?" Dememe ; " her şeyi eskisi gibi yapacağım." Dedi. Koltukta arkamı yaslanarak "umarım." dedim. Sonrası koca bir sessizlik. Ne o konuştu ne de ben azımı açıp, tek bir kelime ettim.
Ruh halim saniyeler içinde değişebiliyor. Biraz önce ağlarken, şuanda tavır yapıyordum. Cidden, tuhaf.
Makarna yemeğini yedikten sonra kahve yapıp, içmiştik. Sonrasında ise; utkuyla kitap okumuş, en sonunda da bu tuhaf konuşma gerçekleşmişti.
Ben içimi kimseye dökmez, derdim olursa bunu kimseye söylemezdim. Her şeyi içimde yaşıyordum. Bu yüzden kendimi çoğu zaman yalnız hissederdim. Ama böyle hissetmeme kendim neden oluyordum.
İnananları çok sevmezdim, insanlara derdimi anlatmayı sevmezdim. Çünkü, eğer aramızda bir sıkıntı olursa, anlatmaktan çekinmezlerdi. Ve, birinin bana acıması hayattaki en son istediğim şey bile değildi.
İçimin dökmememin bir nedeni ise; herkesin bir derdi var ve birde benim sorunlarımı düşünüp, üzülmelerini istemiyorum. Bu yüzden anlatmıyor, paylaşmıyordum sorunlarımı.
İnsanlara hiç bir zaman güç olmak istemdim veya öyle hissettirmek. Bu yüzden, bu yalnız hayatta güçlü olmak zorunda kaldım. Ama, bu halimden çok mutluyum.
Utku gibi, anlatmamı isteyen çok kişi oldu ama çok az kişiye döktüm. Dışarıdan her zaman güçlü, her daim mutlu kadın olarak göründüm ama içimde fırtınalar koptu. Her şeye rağmen dışarıya güçlü görünmeyi, dertsiz görünmeyi başarmıştım.
Bazı insanların 2 yüzü vardır. Biri insanlara gösterdiği mutlu tarafı, bir diğeri ise; insanlardan sakladığı mutsuz yönü. Ben o mutsuz yanı, kimseye göstermemek için elimden geleni yaptım. Başardım da..
Küçük bir yıpranma yaşadım bu süreçte ama üstesinden geldim. Ben her zaman olduğu gibi iyiydim ve her zaman da iyi olacaktım..
"Beni ne zaman seversin?" Demesiyle, düşüncelerden sıyrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden içeri
Ficción GeneralDissosiyatif bir adam.. Tek beden de 2 kişilik.. Adam; 2. kişiliği herkesten nazaran sadece bir şey istiyor. Ölüm.. Bu neden de kendisi bile istemediği hatalar yapıyor. Fakat, hata yapsa bile bunu bilinçli bir şeklide yapmıyor. Belkide bu ona daha a...