Keyifli okumalar ..
Çok küçükken dedemin gözü daldığın da ona "ne düşünüyorsun?" diye sorduğum da "hiçbir şey" derdi. Ben hep merak ederdim bir insan düşünmeden nasıl durabiliyor? Hiçbir şey düşünmeyeceğim derken bile aslında hiçbir şeyi düşünmemeyi düşünüyordum. Sonra zaman geçti ben büyüdüm, dertlerim çoğaldı. Artık insanların hiçbir şey düşünmüyorum derken bile acısını düşündüğünü anlamıştım.
Küçükken düşünmemeyi düşünürken, şimdi düşüncelerden kaçıyoruz. Düşünmemek için başka bir şeyle oyalıyoruz kendimizi. Hâlbuki küçükken düşünmemeyi düşünüyorduk. Garip.. Çok garip..
Arabayla 1 saat önce öğrendiğim dedemin yanına doğru gidiyorduk.
Ne ben ağzımı açıp tek bir kelime ediyordum ne de mete bu konu hakkında bir şey söylüyordu. Sessiz bir araba yolculuğu geçiyorduk.. Fakat, ilk sessizliği bozan Mete olmuş ve konuşmaya başlamıştı.
"Dedeni merak ediyor musun?" sorusuyla mete'ye döndüm.
"Ediyorum." Dememe sadece kafasını salladı.
"Senle ne konuşmak istiyor acaba, bunca yıldan sonra?"
" bilmiyorum ama dedemin bir torunu olduğu aklına yeni geldi. Her şeyi göz ardı edip, onunla dede torun ilişkisine gireceğim yok. Fakat, yine de bazı şeyleri merak ediyorum." Dedim.
Merak ettiklerimi de zaten, bugün öğrenecektim. Uykuyu neden vurdu? Ailemi benden neden aldı? Neden şimdi aklına geldim..
"Geldik." mete'nin demesiyle etrafa göz gezdirdim. Şehirden 1 saatlik uzaklıkta bir çiftlik eviydi. Ev, ağaçların tam ortasındaydı ve etrafını uzun ağaçlar sarmıştı.. Cidden güzel yerdi..
Arabadan inip, eve doğru yürümeye başladık. Fakat ben adım attıkça içim daralıyordu. Kötü bir sohbet geçeceği aşikardı..
Evin kapısını çaldığımız da, kapıyı kadın bir hizmetli açtı. "Buyurun. Kime bakmıştınız?" sorusuna Mete; "kemal beyle görüşmeye geldik. Haberi var." Dedi. Görevli ise; 1 dakika deyip, gözden kayboldu.
Kısa bir süre sonra yanımıza gelip; "Buyurun. Sizi bekliyor." Demesiyle, eve girmiştik. Ev, zengin birinin eviyim bağırıyordu. Cidden çok gösterişli bir evdi. Avize, kapı kolları, merdiven başlıkları saf altından olduğu buradan belli oluyordu. Fakat, bu kadar gösterişe ne gerek var? Sonradan görme galiba..
Bir odaya girdiğimiz de, bu odanın salon olduğunu anladım. Salon; duvarları siyah, duvarda dev bir televizyon, tavandan aşağı doğru sarkan altın sarısı avize, siyah ve gri renklerin de halı ve büyük bir l koktuk, üzerinde de yaşlı bir adam dergi okuyordu.
Adam bizi fak edince; elinde ki dergiyi özenle ve dikkatlice koydu. Sonra yüzünü bana döndü ve yüzümü dakikalarca inceledi.
"Torunum gelmiş, hoş gelmiş." Neden bana samimiyetten uzak geldi? Her neyse.. "Pek hoş gelmedim. Utkuyu neden vurdun?" Diye sordum düz bir sesle. Kemal bey ise; "kızımı benden aldı onun babası. Bende ömer'in evladını elinden alacağım." Dedi ama onun ses tonuna bile yansımıştı, kini.
"Şimdi mi bir kızın olduğu aklına geldi? Onu kaybedince." Dememe, eski yerine oturdu.
"Kızım benim sözlerime karşı geldi ve babanla evlendi. Bende bunu yediremedim. Fakat, onlara zarar verecek hiç bir hamle yapmadım. Ömer ise; dikkat sonucu ölmelerine neden oldu. Ve, bana yaşattığını yaşatmadan ölmeyecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden içeri
Fiksi UmumDissosiyatif bir adam.. Tek beden de 2 kişilik.. Adam; 2. kişiliği herkesten nazaran sadece bir şey istiyor. Ölüm.. Bu neden de kendisi bile istemediği hatalar yapıyor. Fakat, hata yapsa bile bunu bilinçli bir şeklide yapmıyor. Belkide bu ona daha a...