Keyifli okumalar..
Kayra'dan;
"Kayra, cumartesi günü okulun düzenlediği balo var. Gidiyoruz değil mi?" Zümra'nın sorusuyla elimdeki telefondan kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Balo demek; eşittir eğlence demekti ve ben eğlenceyi kaçıramazdım. Zümra'ya heyecanla kafamı salladım..
Sonrasın da aniden kendimi bir mağaza da buldum. Hâlbuki; en son evimde çekirdek, kola yapıyordum.. Zümra onaylayınca hemen soluğu mağazada almıştı ve beni de sürüklemişti.
"Bak şu sana çok yakışır." Deyip, bininci elbiseyi gösterdi. Burun kıvırarak; "Hiç güzel değil. Zevksiz misin?" Diye sordum. O ise; "hiçte bile." Deyip, kendini korudu.
"Hayır.. Fazla dantelli.. Zevkim değil.. rengi kan kırmızı resmen.." bu yanıtların binlercesini düşünün. Ve, normalde 2 dakika da hazırlanan kız; elbise bulamıyor..
Yorulmuştum. Ayağımız altı şişmiş bile olabilir. Neredeyse 3 saattir arıyorduk ve ne Zümra almıştı ne de ben. Mehtap ise; önceden aldığını söyleyip, bize katılmadı.
Ben; beyaz renginde, kısa omuz yaka, etek üstü tüy detaylı bir elbise gördüğüm de aşık olmuştum. Hemen onu elime aldım ve Zümra'ya doğru çevirip; "Zümra nasıl?" Diye, sordum. O da bordo renkli bir eliyle bana bakarak; "Kayra nasıl?" Diye, sordu. Ve bilinçsiz bir şekilde ikimiz de; "sana çok yakışır, kesin al." Demiştik. Olayı fark ettiğimiz de ise; kahkahalarla gülmüş o günü bitirmiştik..
Mezuniyet sabahı;
"Kayra, uyan artık! Daha hazırlanacağız." Zümra'nın sesiyle güzel uykumdan uyanmak zorunda bırakıldım.
"Tamam, kalktım." Diye, bağırdım onun gibi..
Önce Zümra'yı baştan aşağı hazırlamış, sonrada beni hazırlamıştık. Ve, yaklaşık 4 saat kadar sürmüştü ama baya, baya güzel olmuştuk. Fakat, içimde adlandıramadığım bir endişe, huzursuzluk vardı. Kötü bir şey olacaktı, hissediyorum ama olmasından da korkuyorum..
"Sence Mete beni beğenir mi? Güzel olmuş muyum?" Sorusuna, bininci kez; "Çok güzel olmuşsun, canım. Seni beğenmeme ihtimali -0" dedim. O ise; gülümseyerek başını salladı..
Bir kaç dakika sonra zilin çalmasıyla; Zümra da gözle görülür bir heyecan belirdi. Sanki; evleniyorlardı. Gerçi, Mete etmeyi düşünüyordu. Neyse, aramızda..
Topuklu ayakkabıların sağladığı imkanla, koşup kapıyı açtım. İkisi de yüzüme bile bakmadan içeri girdi. Ahh ben size anlatmayı unuttum.. Pardon! Benim partnerim olacak kişi utkuydu. Başkası düşünülemez bile.
Bende arkalarından salona girdiğim de. Bir an bütün gözler bana döndü. Mete ve utku bir bana bir de Zümra'ya bakıyordu.
Mete derin bir nefes aldı. Sonrasın da ise; " kızlar elbisenize kumaş mi yetmedi? Eğer öyleyse, terziye götürseydiniz!" Dedi. Konuşma ihtiyacı hissedip bir adım ileri atıp, konuşmaya başladım. "Mete buna moda diyorlar. Siz gibi cahiller sadece; kumaş mı yetmemiş diyorlar." Dedim. Zümra da bana katılıp; "aynen" dedi. En sonun da konuşan utku olmuş; " yanımızdan bir an uzaklaşmıyor sunuz! Ve, biriyle bile göz göze gelmek yasak! Eğer hayır derseniz, üzerinizi değiştirmek zorunda kalırsınız." Demişti. Tabiki de reddedecek değildik. Kabul ettik ve yollara düştük..
Balo salonunun önüne geldiğimiz de; çok büyük bir kapı karşıladı ve kapının etrafı çiçeklerle kaplıydı. "Burası çok güzel." Zümra'nın söylediği söze; "aynen." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden içeri
Ficción GeneralDissosiyatif bir adam.. Tek beden de 2 kişilik.. Adam; 2. kişiliği herkesten nazaran sadece bir şey istiyor. Ölüm.. Bu neden de kendisi bile istemediği hatalar yapıyor. Fakat, hata yapsa bile bunu bilinçli bir şeklide yapmıyor. Belkide bu ona daha a...