SECTION 1

5.8K 434 27
                                    

LOVESICK FOOL

BÖLÜM 1

Yazar: Eliz

Korkularım var benim annemin hiç olmayan eski sandıklarına gömdüğüm.Saklı kalmış bir kaç duygu var derinlerde bir yerlerde.Adını koyamıyorum 
ya da tarif edemiyorum.

Anlaması zor değil olmayanı bilmeyen hayatlarda,anlatması zor hiç var olmayan bir şeyi anlatmak hayatımda.

...

Söylemiştim öyle değil mi henüz küçüğüm.19.Evet yaşım 19 ve bugün yaşıtlarımdan biraz daha farklı olan bir hayata adım attım.Sevdiğim adamla 
evlendim.

Cümlelerim de mutluluk kırıntıları mı arıyorsunuz yoksa?

Beni hiç tanımadan mı?
Yüzüme yerleştirdiğim ufacık bir gülümsemeye bakarak mı yargılıyorsunuz mutluluğu mu?

Hayır kızmadım elbette.Biliyorum çünkü; gidenler de aynıydı kalanlarda hatta şuan yanımda olan da aynı biliyorum.Bakarak yargılarlar,ruhumuza 
ördüğümüz et duvarın ardında ne var göremezler.

Derin bir nefes alıyorum sonbaharın eşsiz havası,hafif yumuşak ama biraz da kaşlarını çatmış olan rüzgarı yüzümü okşarken.Bir hayata başlıyorum 
evet,araba duruyor yeni evimizin önünde.Yeni bir hayat,yeni bir ev..

Yıllardır aynı geçen gecelerden daha farklı bir gece olacak..
Uyandığım sabahlardan daha farklı bir sabah..
Mesela masaya bir tabak daha fazla koyacağım..
Ah ondan önce sabah yanımda sevdiğim adamın yüzü olacak ve onu öperek uyandıracağım.Aman Tanrım bu utanç verici!

"İnmeyi düşünmüyor musun?"

Yanaklarımın al al olmasını sağlayan hayallerden uyanıyorum,her sabah uyanmak istediğim o sesle.
Aynası renkli kurdelelerle süslenmiş düğün arabasından iniyorum yavaşça.Akşamın o serin saatleri şehrin üzerine çökmüş çoktan.

Hava bunaltıcı değil aslında bilakis ferahlatıcı ama Chanyeol papyonunu çözmüş,beyaz gömleğinin üst düğmelerinin bir kaçını kaçmış..Böyle 
gerçekten çok karizmatik duruyor.Tanrım teşekkür ederim!Onu hak edecek kadar mükemmel değilim biliyorum ama onun gibi bir armağan verdiğin 
için teşekkür ederim,her ne kadar ondan önce herkesi almış olsan da..

Açılan kapıdan içeriye giriyorum.Onun evi.Benim evim.Bizim evimiz.
İlk kez giriyorum bu kapıdan..Heyecanıma diyecek söz yok;kalbim sol tarafta göğsümün biraz altında atması gerekirken sanki boğazıma tırmanmış 
gibi.

Dış kapıdan girer girmez beyaz bir hol karşılıyor bizi.Evet Chanyeol'un ilk gelişi değil.Her ne kadar Bayan Park düzenlemiş olsa da evimizi bu kadar 
rahat hareket ettiğine göre benim aksime hiç de yabancı durmuyor.

Beyaz duvarlı hole bir kaç tane de antikayı andıran renkli tablolar asılmış.Görür görmez anlıyorum ki bu klasik yapıtlar orijinal olduğu tamamı ile 
Bayan Park'ın zevki.Gülümsüyorum..Ama biraz da merak var,karıştırılmayı bekleyen yeni yeni oyuncakları merak ediyor içimde çocuk.En çok da 
Chanyeol'u karıştırmak istiyorum.
Bu koca adamın ve gülümsemenin hiç uğramadığı yüzünün arkasında ne var bilmiyorum.

Bulmacam olur musun Chanyeol?
İçimde ki çocuğun meraklarını giderir misin?

Kısa hol yolculuğundan sonra salon çıkıyor önümüze.Chanyeol tüm bir kaç günün yorgunluğunu atmak istercesine,yumuşak görünen koltuklardan 
bir tanesine atıyor uzun bedenini.Bacaklarını hafif aralayarak oturuyor,bacaklarından üst kısmına ilerlerken gözlerimi o çoktan başını geriye yaslamış 
adem elması karşılıyor beni.

Onun o mükemmel vücudundan çekiyorum bakışlarımı.Hol gibi hafif beyazlar hakim salonumuza,beyaza tezatlık oluşturur gibi bir kaç siyah ve 
gri..Duvarda kırmızının en koyu tonundan siyaha yaklaşan tablolar..

Acaba Chanyeol mu seçti renkleri..?
Ah renk demişken sahi Chanyeol'un en 
sevdiği renk ne ki?

Beyazın en sevdiğin en saf tonuna sahip olan takımımın buruşmasından korksam da dizlerimde ki yorgunluk üstünlük sağlıyor ve Chanyeol'un 
hemen yanına koyuyorum bedenimi.

Ne kadar da zıt duruyor bedenlerimiz!

O bacaklarını açarak oturuyor ama ben kapalı.Oturuşu bile belli ediyor ki oldukça öz güvenli.Oturması,kalkması,yürümesi ya da koşması gerektiği 
zamanlarda hep kendi atmış adımını.Adımları çamura batsa da sorumluluk ona ait olduğundan oldukça güçlü bir karakteri var.

Ben mi..?
Ben..Adım atamam.
Adımlarımla yarışan adımlardan korkarım.Benden önce olsunlar ya da arkamda adım sesleri ürkütücü.Ben hiç bildiğim yollardan ilerlemedim 
mesela.Yol gösterenim çok oldu..Hayır avantajlı değilim.

Eğer başkaları yönetiyorsa sizi; mutluluğunuza ortak olurlar.
Ve hayır ortak olunan mutluluklar çoğalmaz!
Çünkü deneyim edersiniz ve öğrenirsiniz gülüşlerinizi çalanlar gözyaşlarınızın hacmini arttırırlar.

Duvarda ki bordo tablonun hemen çaprazına asılmış olan siyah saate kayıyor gözlerim; 22.21

Akşam geceye doğru yürürken..bilirsiniz evliliğin ilk gecesi.Aslında ben de bilmezdim ama Bayan Park o uzun ihtişamlı yolda Chanyeol'e doğru 
yürümeden önce damat odasında biraz bahsetti.Kabul ediyorum oldukça utanç verici ama onu mutlu etmeliyim öyle değil mi?

Gözlerim yeniden o en usta heykeltraşlardan çıkmış gibi duran yüzüne kayıyor,gözleri hala kapalı.Ne düşünüyor bilmek istiyorum.Çok mu yorgun..?

Sanırım öyle koyulaşmış göz altları bunun en iyi örneği.Farkında olmadan başım yana düşüyor,dokunmak istiyorum.Çok değil sadece bir parmağımı yüzüne dokundurmak istiyorum.

Teninin nasıl hissettirdiğini dahi bilmiyorum..Biraz garip öyle değil mi?

Asıl garip olan ise onun yalnızca adını biliyorum.
Ah bir de yaşı var,27.
Onu tanıyor sayılır mıyım?

Bir damla firar ediyor onun yansıdığı gözlerimden.
Hatırlıyorum.
Uzun zaman önce değil ki..yalnızca bir hafta önce.
Bir pazar akşamı..

Yalnızca bir gece de değişti benim hayatım.Okurken sıkılıyor musun?Ben yaşarken ölüyordum.

Hatırlamak en zorudur bazen.O unutmak istediğiniz an canlanırken hafızanızda anılarla birlikte gömmek istediğiniz duygular itiraz der ve 
canlanır.Şimdi de olduğu gibi.
Birebir hissediyorum.

Duyguların tadı olur mu?
Peki neden o günkü korku bütün damak zevkimi alt üst ederken şuan ağzımı işgal ediyor?

Odam soğuktu.Odam ne demek doğru bilmiyorum.Yalnızca tek odalı bir baraka.Beş katlı bir binanın üst katında ki çatı odası.Yaşayan bir beden..ne komşuların ne de şehirde ki diğer insanların haberinin olduğu bir beden.

Bir parçası kirli ve kenarlı sökülmüş yorganım altında küçüldükçe küçülüyordum.

Mavi ve kulpu paslanmış kapımı acımasızca çalan yumruklar vardı.Korkuyordum.Annemden kalan son hatıraydı o sıkıca sarıldığım yorganım..Beni 
koruyordu.Altında kaybolurken güvende hissediyordum.Dışarıdan gelen sesler hala kulağımda çınlıyor..

"SENİ KÜÇÜK PİÇ!YARIN SİKTİR OLUP GİDECEKSİN BU EVDEN!"

BEN PİÇ DEĞİLİM!

Bağırmak istedim.
Ama sustum.
Çığlık ata ata sustum.

Sonbahardayız.Dışarısı soğuk ve yağmur yağıyordu.Kırık penceremden yeterince hissediyordum zaten soğuğu.

Ne olurdu ki sanki bir köşe de kıvrılıp kalsam?
Kime ne zararım vardı ki?İnsanoğlu neden doymak bilmiyor?

O beş katlı koca bina onunken neden benim tek odama göz dikiyordu ki?

Dışarısı soğuktu.

Çok soğuktu.

Aldığım nefes buhara dönüşüyordu..

Soğuktu.

Titriyordum.

Daha çok sarılmıştım yorganıma.Aradan yıllar geçti biliyorum ve büyüdüm; belki bir kaç kez yıkandı ama hala annem kokuyordu o yorgan.Onun 
kokusu melek kanadı gibiydi.Eksiklerime kanat geriyordu,dışarıda ki 'kötü' adamdan koruyordu.

Seslerin kesildiğini anladığımda nefes nefese kalmış olan bedenimin üst kısmını açığa çıkardım.
Derin derin içime çektim rutubet kokan havayı.

Tanrım sende insanoğlu gibi misin?
Çok görür müsün diğerleri tertemiz havayı solurken,bana bu rutubetli havayı?

Gözlerim kapalı.Anılar hala taze.O kadar taze ki gözlerimden akan yaşlar şimdi de yalnız bırakmıyor beni.

Ağladım.Kimsenin duymayacağını biliyordum ama hıçkırıklarımı bırakmadım havaya,ağzımı kapattım soğuktan uyuşmuş ellerimle.
Ne yapacaktım?
Tek düşündüğüm buydu?
Ne yapmalıydım?

Yarın yine geldiğinde yorganımın altına saklansam bulur muydu ki beni?

Nefesimin kesildiğini hissettim.Dışarıya attım üşüyen bedenimi.Omuzlarımda asılı kalmış ince bir tişörtüm vardı.Bir de şimdilerde moda olan ama 
benim yokluktan sökülmüş dizi yırtık pantolonum..

Yağmur yağıyordu.Soğuktu.Üşüyordum.Koştum.

İnsanlar duyarsızdı.
Önlerinde düşüp ölsem üstümden atlayacak olanlar vardı.

Bazıları üzerime atılacak toprağı bile çok görür.
Ya da bedenimi yakıp kül edecek ateşi..
Sorun değil.

O zamanlar sorun değildi.

Koştum.
Koştukça ağladım.
Koştukça nefesim kesildi.
Ama durmadım..
Ta ki şık bir bayana çarpıp yere düşene kadar.

Yağmur yağıyordu.Sular yollardan akıp kanalizasyona sızarken kapağı kapalı bir kanalizasyonun üzerine düştüm.

Güldüm.Güldükçe titredim.Ama 
saklamadım kahkahalarımı.Kafamı kaldırıp o bayana baktım.Ne de asil!

Onu koruyan o şemsiyeye bile sahip değildim.O ise siyah şemsiyenin altında ki siyah gözlerini kısmış bana bakıyordu.

Biliyordum,hakaret edecek yaşamaya hakkım olmadığını söyleyecekti sanki bana bu yaşamı o vermiş gibi.Sonra da defolup gidecekti.

Öyle yapmalıydı.
İnsanlar düşüncesizdi.
Ama o yapmadı.
Bana elini uzattı.
İpekten bir mendili uzattı önce..
Sonra o pamuk yumuşaklığında ki ellerini..
Özür diledi ve bir çelme daha takmak yerine ayağa kaldırdı.
Düşene bir tekme daha atılmaz mıydı?

Ne olduğunu anlamadım.
Bir arabaya bindik.
Bir eve gittik.
Bir odaya girdim.
Sıcak bir duş almamı söyledi.
Uzun zaman sonra sıcak bir duş aldım.
Soğuk?
Hissetmiyordum.

Bana yeni kıyafetler verdi.
Giydim.
Ve minnettar oldum.
Bir masaya oturduk.
Konuştu..
Konuştukça küçüldüm..
Konuştukça aşağılandım..

"Farkındayım oldukça garip bir atmosfer içerisindeyiz.Karşı çıkmadan önce beni dinlemeni istiyorum.Benim bir oğlum var.27 yaşında.Onunla 
evlenmeni istiyorum.Farkındayım şaşırtıcı.Bana çarpan sıradan bir çocuğa bunları söylemem pek akıl karı değil ama dediğim gibi dinle..Çok 
zenginim.Tahmin edemeyeceğin kadar çok.ama bilirsin her şey tamken bir şeyler mutlaka eksiktir;huzur.Ailemiz de huzur yok.Sebebi oğlum 
diyebilirim.Aslında iyi bir çocuk,takıldığı ortamlar gerçekten kötü ve de arkadaş çevresi.Basit bir sorun gibi gözükebilir ama maalesef öyle değil.4 
yıldır düzgün bir hayatının olması için uğraşıyorum,düzgün bir hayat ve şirketimin varisi olsun istedim.Ama olmadı.Sana çarptığımda bir şeyler fark ettim.Her ne kadar yağmurun damlaları olsa da yüzünde gözyaşların akıyordu.O soğukta giydiğin kıyafetlere bakılırsa pek de durumu iyi olan birisi 
değilsin.Bir sokak çocuğunu evime almam.Ama gözlerin hala masum olduğunu söyledi bana.Neden bilmiyorum ama seni görünce güvendim.Neden 
bir kız değil de bir erkek dersen de..oğlum kızlardan pek haz etmiyor."

O konuştu ve ben sustum.Başım önüme düştü,ellerim birbirinden destek almak istedi.Titredim.Korktum.

Bir insanı satın almak..
Bir insanın hayatını satın almak..
Bir insanın duygularını bedenini satın almak..

O an çığlık atmak istedim.Hani insan hakları?Hani saatlerce tartışan vekillerin çözümleri?Hani benim yaşama hakkım?

Ama sustum.

Konuşmak için ardına sığınmam gereken duvarlara ihtiyacım vardı benimse elimde kumdan kaleler..

Sustum.

Bazı şeyler için mecburdum.

Biliyordum ki yarına başımı sokacak bir evim olmayacaktı.
Tek gecede büyüdüm ben.
Yorganımın beni saklamayacağını anladım.
O hala konuşurken kapalıydı kulaklarım..susturdum onu tek iki kelimem ile.

"Kabul ediyorum."

Sonrası siyahtan,griye geçiş yapan tonlar gibiydi.
Onunla tanıştık.
Gözleri ve gözlerim buluştuğunda düştüğüm çamurlar gibi saplandım gözlerine.

Nefesim hızlandı..Korkudan değil.
Üşüdüm ama soğuktan değil..

Aynı gece evime gitmek istediğimi söyledim.
Koşmadım bu sefer yürüdüm.
Tanrı iyiliklerini üst üste getiriyor gibi durdurdu yağmurlarını.
Sonra bir ışık aydınlandı gecede..
Koşarak çıktım merdivenleri,çatından gelen ışığa koştum.
Turuncu ve kırmızının en acımasız tonları yorganımın üzerini işgal etmişti..
Başında dikilen bir kaç adam gülerek bakıyordu bana..
İnsanlar acımasızdı.
O benim son hatıramdı.

Bir kaç gün geçti..
Çok itiraz ettiğini duydum.
Çok karşı çıktığını.
Ama ne olduysa yalnızca bir hafta sonra yani bugün birbirimize 'evet.' dedik.

Körebe oyununda gibiydim.Gözleri kapalı olan bendim.

Hayatına birden dahil oldum Chanyeol;karanlıkta yolumu kaybettim ama sen tuttun beni.

BÖLÜM SONU

Bir gün de üç bölüm sayabiliriz değil mi?

Sizi bekletmiyorum ki alışkanlık yapsın.Evet ilk bölümler sıkıcı olur derler,onun da affına sığınarak bir bölüm daha tmış bulunuyorum.Her şeyden önce yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum.

LOVESICK FOOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin