LOVESICK FOOL
BÖLÜM 3
Yazar: Eliz
En kör karanlık bile yerini aydınlığına bırakır önünde ya da sonunda.
Beklemeli..Beklemeli ve görmeli.
Zaman denen kavram..Hani şu insan oğlunun asırlardır kendini içinde kaybettiği..Açılmış yaralara iyi gelecek mi?
...
Kabul,yaşıtlarımdan biraz daha küçük gösteriyordum.Dar omuzlarım,ince bir vücudum ve kısa bir boyum vardı.
Karşımda ki kenarları kahverengi ve kremin en uyumlu tonlarına sahip olan antika süslerle işlenmiş boy aynası daha bir küçük gösteriyor sanki bedenimi.
Vücudum her zamankinden daha ince..daha cılız..daha çirkin..dokunmak istenmeyecek kadar yıpranmış.Boynumdan başlayan izler,bacaklarıma
kadar aralıksız devam ediyor.
Bazılarına dokunamıyorum bile..Göğüs kafesimden kopup boğazıma oturan bir şeyler var.Adını koyamıyorum ama acıtıyor,biliyorum.Dudaklarımı
titretecek ve gözlerimi dolduracak kadar yoğun bir duygu.
Hatta bir damla gözyaşımın firar edip yüzümden boynuma doğru kaçıp gitmesine yardım
edecek kadar yoğun..
Hıh.Gülümsüyorum aynada ki aciz bedene.
Benim yüzüme bakarak yemek yemek bile istemedi.Haklı olmalı..Ben bile kendime bakarken midemde ki su ağzıma yol almaya başlarken onu
yargılamam ne kadar doğru olur ki?
O aşağıda yemeğini yerken ben hala uyuşukça kendimi izliyor ve ne kadar işe yaramaz olduğumu gözyaşlarımla kanıtlıyordum.
Düşününce bu odaya..bu eve..hatta bu dünyaya fazlalık olarak yerleştirilmiş bir piyon gibiydim.
Aynada ki aptal hala ağlamaya devam ederken bir tokat indiriyorum,dünden parmak izleri kalmış olan yanağıma.
Biraz da gülümsüyorum.
Pürüzsüz olan her yere bir kaç iz bırakılmalı.Ne kadar berbat olduğumu her baktığımda bana haykıracak olan izler..
Çirkin yüzümden omuzlarıma kayıyor gözlerim..Nasıl da dar ve düşükler öyle.Kollarımdan tutup sarsmak istiyorum kendimi,soğukluğunu
bakışlarımla bile hissettiğim sert bir duvara çarpmak..Öylece yere yığılan bana tekmeler savurup canımı yakmak..
Hızla bir tokat daha çarpıyorum yanağıma.
Yaptıklarıma ve yapamadıklarıma diyorum içimden.
Yankılanan tokat sesinin ardından hızla açılan kapının sesini duyunca sol tarafımda kalan kapıya çeviriyorum bakışlarımı.
Bazı şeyler için çok
geç..Çoktan kendime vurduğu görmüş olmalı ki gözlerinden dün gece ki korların sıcaklığında ateşler püskürüyor.
Daha demin korkusuzca kendisine vuran ben;vücuduma zıt olan o güçlü beden adımlarını hızlı hızlı üzerime attıkça geriliyorum.
Ben henüz bir kaç adım atabilmişken o çoktan kolumdan yakalayıp sarsıyordu bedenimi.
Kulaklarımda duymak istemeyeceğim kadar çınlamalar yankılanırken dudaklarına kaydı gözüm.
Bağırıyordu.
Ama duymuyordum.
Çınlamaların desibeli artarken çığlık atıyordum..Çınlamalar dinmiyordu ama çığlıklarım devam ederken kolumu bırakıp şaşkınlıkla bir adım
gerilediğine şahit oluyordum.
Ellerimle kapatıyorum kulaklarımı,susturun şu sesleri yalvarırım!Beynim uyuşmak üzere!Düşmek üzereyim,boğazlarım ağrıyor,susturun!
Susturun!
Ağzımda hissettiğim metalik tat,boğazlarımdan aşağıya akıp gidiyordu.
Ama durmadı çınlamalar..Gözlerime oyunun son sahnesi diye bağıran karanlık bir silüet perdeleri çekerken bedenimde bir soğukluk hissediyordum.
Chanyeol-ah neden senden daha çok bu parkeleri hissetmek zorundayım ki?
....
"Bu çocuğun hali ne böyle?"
"Sana sormak lazım anne?"
"N-ne demek sana sormak lazım?Chanyeol-ah daha dün düğünde gözleri ışıl ışıl,yüzü kar kadar beyazdı.Bir de şu haline bak göz altlarını anlarım dün
geceden kaldı diyelim de..Bu yüzünde ki morluklar da ne!?"
Başımı iki taraflı basınç uygulayan bir alete koymuşlar gibi..O alet ise başıma iki yanından baskı uygulayıp sanki beni yok etmek istiyor gibi.
Gözlerimi açmak istiyorum..Uğultulu duyulan seslerin kimlerden geldiğine bakmak istiyorum.
Uğultular yerini belirgin seslere bırakırken konuşan sesin Chanyeol'e ait olduğunu anlıyorum.
Dudaklarım şekil alıyor mu bilmem ama gülümsüyorum.
Yanımda.
Benim için endişelenmiş olmalı ki beni bırakıp gitmemiş.Evet,evet öyle olmuş olmalı.
"Para verip yatağıma birini satın almadan önce sağlık kontrolü yaptırsaydın o zaman!"
Ve güvende hissetmenin harmanladığı gülümseme hayal kırıklığına dönüşür.
"S-sen nasıl böyle konuşursun eşin hakkında!?"
Lanetli bir varlık gibi daha fazla aralarının bozulmasını kapalı gözlerimin arasından izleyemem.Kirpiklerim birbirlerine zincirlenmiş gibi
hissettirirken,ağzımı aralama çabalarım boğazıma inen o ince sızıyla başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Zorla açtığım gözlerim ilk Chanyeol'e takılırken bakışlarımın karşısında ki boşluk saniyeler içerisinde yerini dolduruyor.
"Uyandı."
Bulanık görüş alanıma Bayan Park girince toparlanmaya çalışıyorum,tabi bu çabam yalnızca yerinde kıpırdanmakla sonuçlanıyor.
"Oh Baekhyun-ah iyi misin?"
"İ-iy-iyi.."
Tanrım bu acı!Boğazımdan aşağıya akan tekrar o metalik tat anlamsızca bir kelimenin kaçıp gitmesine neden olurken,ellerimle boğazımı
tutuyorum.
Attığım o çığlık çınlamaları susturmamıştı bilakis bir zarar götüreceğine başka bir tanesini getirmişti.
"Boğazları ağrıyor olmalı ben sıcak bir şeyler kaynatayım."
Bayan Park yanımdan kalkıp mutfağa doğru ilerledi.
Gülümsedim.
Uzun..Çok uzun zaman sonra benim için endişelenen bir anne gibi hissettirmişti.Bu duygu olmayan sandıklara gömdüğüm duygulardan sadece bir tanesiydi.Buruk bir tebessüme özlemlerimle eklenirken boğazımda olan elimin üzerinde hissettiğim elle yan tarafıma döndüm.
Chanyeol.
Güzel yüzünde ki kaşları çatılırken yavaşça yüzüme doğru yaklaştı.Tehdit kokuyordu.Onunla yalnızca bir gece geçirmeme rağmen çözüyordum
onu yavaşça..
"Olur da ağzını açmaya kalkarsan.."
Tam o sırada mutfak kapısının açıldığı ses doldururken kulaklarımı,başımı o tarafa çevirmeye kalmadan Chanyeol boynumda ki ellerini çeneme kaydırıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Alt dudağımı sonsuza kadar esir kalmak isteyeceğim dudaklarının arasına hapsederken;zorla açtığım kirpiklerim havaya uçuşan tüyler misali
kendiliğinden kapanırken,öpüşüne karşılık vermeye başladım.
Tanrım..eğer bu rüyaysa lütfen bu şehrin kıyısında kalmış olan bu evdeki bizleri görmezden gel ve sonsuza kadar bu rüyada kalmama izin ver.Lütfen.
Biliyorum beni istediği için öpmüyor.
Biliyorum annesi daha fazla üzerine gelmesin ve beni tehdit ettiğini görmesin diye birden panikle yapıştı dudaklarıma.
Ve biliyorum ki ben o rengarenk bulutların üzerinde uçarken onun midesi kalkıyor.
Benden iğreniyor olmalı.
Ama sorun değil.
Bu elime geçmiş olan şansın son kırıntıları..Kaybetmek istemiyorum.
"Ah çocuklar.."
Bayan Park'ın sesiyle ayrıldı dudaklarımız.Hemen yüzümün karşısında olan yüzünde bir gülümseme belirdi,gülümsedim.
"Chanyeol-ah mutfak da sıcak bir şeyler hazırladım ben gidiyorum.Siz..ah Tanrım çocuklar gözümün önünde böyle şeyler yapmamalısınız!Amanın
gidiyorum ben!"
Bayan Park'ın tatlı-utanmış telaşına kıkırdamadan demiyordum ki o sırada o çoktan evi terk etmişti.
Ve sözüm ona mutlu ailemizin üzerini soğuk rüzgarlar aldı..
Eskisi kadar yakın olmasa da yüzü hala yüzümün karşısındaydı.Üzerimde ki anne korumasının kaybolunca bakışlarımı kucağıma indirdim.Hala
karşımdaydı.Gözlerim gözlerinden uzak da olsa üzerimde esir kalan bakışlarını hissediyordum.
Daha demin yaşadıklarım dejavu hissiyle bana geri dönerken;çenem yine uzun ve kavisli ellerinin arasındaydı.
Tam olarak gözlerime bakıyordu.
Gözlerinde ki ateşin yerini sönmeye yüz tutmuş küller alırken dudakları dudaklarımı yeniden hapsetti..
Alt dudağım yeniden dudakları arasındaydı.
Hafif sigara tadını aldığım dudakları hafif hafif baskılar uygulayıp eziyordu dudağımı.Öpüşüne yeniden karşılık vermeye başladım.
Tanrım.
Benimle alay ediyorsan eğer...Tamam senden güçlü değilim;seni tehdit edemem ama..Biliyor olmalısın.
Ve işte o an Tanrı ona karşı gelmemin cezasını verdi.
Chanyeol şefkatle okşarken dudaklarımı en azından ben öyle düşünmüştüm birden vahşileşti.Sertçe ısırdığı dudaklarımdan ayrıldıktan hemen sonra
dudaklarını elinin tersiyle sildi.Dudağımın kenarından çeneme doğru akan sıvıya dokundurdum parmaklarımı.Kan.
Benden nefret ediyor.
Benden iğreniyor.
"Yüzüne zarar vermediğin sürece o çürük vücuda ne halt yapıyorsan yap.Ben çıkıyorum."
Ve sertçe çekilip kapatılan bir kapı.
Arkada kalan yine ben..
Hüsrana uğramış hayaller..
Zincirlerini kırıp birer birer intihar eden gözyaşları..
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVESICK FOOL
Mystery / ThrillerNe demişti ünlü seri katil Charles Manson; "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz."