SECTION 9

3.4K 325 60
                                    

LOVESICK FOOL

BÖLÜM 9

Yazar: Eliz

"Mutlu son.

Açlıktan ağzı koksa da 'mutlu son'
Yalnızca bir kaç ay sonra cehennemi boylayacağını bilse de 'mutlu son'
Huzurla aldığı bir nefes yoksa bile 'mutlu son'
Başını yastığa koyduğu her an boğazına yapışan o ele inat 'mutlu son'
Her gece gözlerine baskın yapan kabuslara aldırış etmeden 'mutlu son'

Sahi nedir bu 'mutlu son' dedikleri?
Son demek veda değil midir?
Hangimiz veda ederken gülümseriz ki?
Bazılarımız vardır,fazla akıllı.
Gülümsemelerinin arkasına kovar gözyaşlarını..
Son tren kalkarken ilk kez adım atılan gardan,buğulu camlar yola koyulurken demir rayların üzerinde o gülümseme siliniverir.Bir bir akar gider gözyaşları..
Sonların mutlusu olmaz.Nasıl inandırmalıyım?

Aptal olmamalı insan,her sabaha uyandığı hayatı okuduğu satırlarda unuturken eninde sonunda veda edeceğini bile bile 'mutlu son' diye tutunmamalı satırlara.
Gerçekçi olmalı insan,gözlerini kapattığında bilmeli ki o hayalinde yaşattığı kitap karakterleri,kitabın kapağını kapattığı anda ölüyor.

O aşık olduğunuz bütün karakterler tozlu sayfaların arasına sıkıştı,hepsi bir ölü.
Onları siz öldürdünüz.
Ne diyor bu?
Çok şey anlatıyor 'bu'.

Siz..
Bu satırları okumuyorsunuz,her kaydırdığınız satırları öldürüyorsunuz.
Her okuyucu bir katil,her yazar bir Tanrı'dır.
Ben yarattım siz öldürdünüz."

Üç gün olmuştu.Kendimden nefret ettiğim,Jongin ve Bayan Park'ı telaşlandırdığım o hastane günlerinin üzerinden üç gün geçmişti..Son görüşmemizden beridir Jongin'i görmüyordum.Aramalarıma cevap vermiyor,mesajlarımı görmezden geliyordu.
Bir değişiklik?
Sanırım var..
Artık ağlamıyorum mesela,ne şuan okuduğum kitap da ki son satırları okurken,ne en ihtiyacım olduğunda elimi uzatacak kimsem yokken,ne de hastaneden eve döndüğüm ilk günü ağır bir şekilde becerilirken ve bunun cezam olduğunu öğrendiğimde..
Ağlamadım.

Hissizleşiyorum mesela..Chanyeol daha da sinirliydi artık,gözleri nefret ve kin kusuyordu.Annesi boşanmamızı söylemişti,kabul etmeye hazırdım.
Hayır basitçe değil elbette.

Derinlerde kopan bir şeyler vardı,yatağımın altında ki bütün canavarlar boğazıma yapışmış gibiydi..Buna rağmen kabul etmeye hazırdım,sokaklara dönmeye.Bir çöp poşetinin yanında cesedimin bulunmasına dahi hazırlamıştım kendimi..
Ama o nefret etti.Boşanma fikrinden nefret etti.
Neden bilmiyorum,tek bildiğim şey daha da acımasız.Gözlerinin içinde ki yanan aleve odunlar atılmış gibi..

Bir de yoruluyorum sanırım..
Her bir çizgisinde kaybolmak istediğim dudaklarını her araladığında hakaretlerini duymaktan yoruldum..
Okuduğum her kitabın sonunu deli gibi merak etmeme rağmen,o elimde kitap gördüğünde yanan şömineye atıyordu ben daha ne olup bittiğini anlamadan..kitaplarımın sonunu okumadan yakılmasını izlemekten yoruldum.
Her gece acımasızca becerilip yataktan dışarı atılıyordum.Şanslıysam eğer bir kaç tekmesinden kaçıyor,şansızsam da metalik tadı ağzımda hissedene kadar o tekmelerin yakıcılığına maruz kalmaktan yoruldum..
Bazen en çok korktuğum ve en çok sığındığım bodrumun küf kokan karanlığına hapsedilmekten yoruldum..

Yasaklarım vardı mesela.
Bayan Park artık evimize uğramıyordu,yasaktı.
Telefon kullanamıyordum ya da internet,yasaktı.
Tek arkadaşım olan Jongin ile görüşemiyordum ki zaten o da artık gelmiyordu yani yasaktı.
Ben Chanyeol'e iyi gelmek istemiştim..
O ise bana iyi gelen her şeyi yasaklamayı tercih etmişti.

Sorun değil.
En azından şimdilik..

Elimde tuttuğum kitabı dizlerime vurduğumu çalan kapının sesi ile fark etmiş ve kitabı önümde ki masaya bırakarak ayağa kalkmıştım.
Bu saatte kim gelebilirdi ki?
Chanyeol ve benden başka birisinin bu eve girmesi yasaktı,Chanyeol'un anahtarı vardı zaten.Tedirgindim.
Her kim geldiyse Chanyeol öğrenirse eğer,dünden hassas olan arkam bugün tamamen mahvolabilirdi.Korkuyordum,lakin kapı ısrarla çalmaya devam ederken yapacak başka bir şeyim olmadığını da biliyordum.

Uzun zaman sonra hissettiğim duygu karmaşasından ayırdığım cılız bedenimi kapıya doğru yönlendirdim.Israrla çalıyordu.
Ellerim kapı koluna uzandığında soğukluğundan ürpermiştim.Yavaşça aralıyordum ki aradan giren beden,gözlerimi şokla açtı.Ardından ne olduğunu bile anlamadan yediğim yumruk hafızamda dengesiz görüntüler canlandırmaya başlamıştı bile.
Kötü şeyler oluyordu.

"Seni siktiğimin piçi!"

Sehun.
Ardından yediğim bir yumruk daha.

Jongin bazen yanıma uğradığında o da gelirdi.Zararsız bir tipti.Kabul bana olan bakışlarından hoşlanmıyordum,soğuktu,hırs dolu biraz da nefret ama gözlerine çektiği siyahlık bütün kötülükleri gizlerdi.Donukça bakardı Jongin'in bir adım gerisinden.
Şimdi neler oluyordu?
Yüzüme hala yumruklar inmeye devam ederken tek düşündüğüm bu yumrukların yüzümde oluşturduğu izlerin hesabını Chanyeol'e nasıl vereceğimdi.
Chanyeol yüzüme arar vermek istemezdi.

Hatta bir keresinde,oldukça sarhoşken,içimde acımasızca gelip gidiyordu ve hiç beklemediğim bir anda 'Çok güzelsin Baekhyun-ah' diye inlemişti.

Doğru duymuş muydum?
Sarhoşluğun etkisi miydi?
Orgazma yakınken saçmaladığı bir cümleden ibaret miydi?
Bilmiyorum.
Hayır mutlu olmadım.Hissetmediğimi söylemiştim,her türlü duygunun kaynatıldığı bir kazandaydım ve mutluluğun tadını alamamıştım.

"Hepsi senin yüzünden!Seni adi piç sokağın tekinde ölmeliydin!Geberip gitmeliydin,onun yerine sen ölmeliydin!"

"N-n-ne?"

"Jongin öldü.Senin yüzünden öldü,git ve intihar et.Git geber orospu çocuğu!!"

Kahkaha attım.
Şaka olmalıydı!?
Sehun gülümsemelerimden iğrendi ve bir kaç tekme daha atıp,kapıyı ardından sertçe çarpıp çıktı.

Ne olmuştu daha demin?
Jongin öldü mü demişti o?

Jongin ölmüş müydü?

Peki neden Jongin ve ölüm kelimeleri aynı cümlede yan yana dururken midem bulanıyordu?

Sehun bana tekmelerini savururken ağlıyordu,gözlerine çektiği siyahlık kalkmış gibiydi,dondurucu bakışlara sahip olan Sehun ağlıyor ve Jongin'in öldüğünü söylüyordu.
Şaka değil miydi yani?
Jongin gerçekten ölmüş müydü..?
Ama neden..?
Henüz çok erken.
Hayır Tanrım,hayır!Ölüm ne demek henüz bir gün bile adamakıllı yaşayamamışken!?

Tekmelenmiş çuvala dönen bedenimi duvar kenarına çekip,başımı bacaklarıma gömdüm,bir şeylerden kaçmak gitmek istiyordum.Gerçek miydi..Yani b-bu yüzden mi cevap vermiyordu aramalarıma?A-aslında burada olmadığı için mi okumuyordu mesajlarımı..Ama..Ama nasıl ölmüş olabilir?Neden ölsün ki!?
Tanrım neden adisin!?Neden yalnızca iyileri alıyorsun yanına!?Benim bu evde ölmeye bile hakkım yok,biliyorsun!Peki neden elimde kalan son insanı acımasızca çekip alıyorsun!?
Tamam,tamam hadi özür dilerim.Yemin ederim,isyan etmem,yemin ederim seni dualarımla rahatsız da etmem,lütfen geri gönder Jongin'i.Onu son gördüğümde ne giydiğini,nasıl baktığını bile hatırlamıyorum..

...

Karanlık ve soğuk..
Pencere pervazında öylece otururken,gökyüzünde dolunay vardı.
Yıldızlar parlıyor,şehir ışıl ışıl yanıyordu..
Ne yani,Jongin şimdi orada mıydı?O yıldızların arasına mıydı?Yeryüzü beğenmeyenler gökyüzüne,oraya mı kaçarlardı?Jongin neden sevmemişti yeryüzünü?
Annesi vardı,iyi bir hayatı ya da parası..Neden gitmişti ki?Hem..Hem o konuştuğumuzda bahsederdi nasıl ölmek istediğinden,sanki sıranın önüne sonuna ona geleceğini biliyor da Tanrı'dan rezervasyon yaptırıyor gibi..

Bahar olsun derdi,lakin kışa adım atıyorduk;son baharın ortasındaydık.
Akşam olsun ama tam akşam değil,dediğinde kahkaha atmış o da nasıl oluyor diye sormuştum.Gün batarken,çiçeklerin tomurcuklarını kırıp dünyaya merhaba dediği bir gün işte demişti;Gece zifiri karanlıktı,çiçekler çoktan dökülmüştü bile.
Aptal.Aptal Jongin.Ne zaman öleceğini bile bilmiyor musun seni aptal!?Nasıl olur da böyle en uygunsuz vakitte gidebilirsin ki?

Soğuktan nefret eden sen kör müsün,dışarıda fırtına kopuyor!Salak,yeryüzünde ısınabilirsin ama gökyüzü soğuk görünüyor.Götün donacak seni aptal,geri dönmelisin.Ağlıyorum Jongin-ah..Beni ağlatan herkesi dövüyordun öyle değil mi?
Ben en çok sen ağlattın kendini öldür-..

Özür dilerim..

BÖLÜM SONU

LOVESICK FOOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin