LOVESICK FOOL
BÖLÜM 4
Yazar: Eliz
Hadi yeniden diriltin şimdi bir zamanlar hiç farkında olmadan öldürdüğünüz umutları.
...
Her şeyi ikiye bölüyorum.
Yaşananları ve yaşanacakları.
Yanımda olanları ve yanımda olmasını istediklerimi.
Yaşadıklarımı ve hayal ettiklerimi.
...
Farkına varırsın.
Gözlerini kapattığın zaman ki dünya ile şuan ki yaşadığın dünya asla aynı olmayacaktır.
Dualar etsem de gökyüzüne ulaşmadan bana geri dönüyor..
Ağlamak istesem de göz yaşlarım yere düşmeden hemen ardından bir yenisi daha geliyor.
Sorun değil.
Ne demiştik her şeyi ikiye bölüyorum.
Chanyeol bu kapıdan çıkmadan önce; dudaklarımı özlemle öptü.Akşam yemek yapmamı söyledi ve işten dönene kadar beni ne kadar özleyeceğinden
bahsetti.Evet az önce tam olarak bunlar oldu.
Bazen sadece farkına varırsın; yapamam dedikçe yapacağının,ben artık bu yükü taşıyamam dediğinde Tanrı'nın omuzlarına daha da çok
bastırdığının..Artık farkındasındır.
Bir yerlerden başlaman lazım gelir.Düştüysen kalkmalısın;batıyorsan çırpınmalı,nefes almakta zorlanıyorsan sanki dünya üzerinde son dakikalarınmış misali bütün havayı ciğerlerini yakacağını bilmene rağmen içine çekmelisin.
Kalmalı ve savaşmalısın.
Aradan geçen kısa zaman gözlerimin önünden geçiriyor içi boş bir yaşamı.
Hayır.
Ölmeden önce Tanrı insanların pişmanlık yakarışlarını duymak için gözlerinin önünden geçirir zamanı,ben ise geleceği görüyorum.
Eğer bir adım atarsam Chanyeol benden on adım uzaklaşacak biliyorum.Lakin o adımlarını sayadururken ben ona koşarsam onu benim yapabilirim.
Beyaz duvarlara uyum sağlayan ahşap merdivenleri tırmanarak odamıza doğru yol alıyorum.Yol boyunca antika tabloların uyumluluğu eşlik ederken
yıpranmış bedenime;en az bedenim kadar yıpranmış olan hüzün dolu bir gülümseme yerleşiyor dudaklarıma.
Evli çiftler odalarında ya da evinin her hangi bir köşesinde evliliklerine ait kocaman gülücüklerin olduğu fotoğrafları yerleştirirken biz de yalnızca
antika tabloların olması..Buruk gülümsememin yerini;güneşli bir havayı aniden etkisi altına alan sonbahar rüzgarlarının hızlı gelişi misali bir ciddiyet
alıyor.
Evet.Bir yerlerden başlamalı..
Uyuşuk adımlarım aklıma dolan fikirlerle birlikte,kurumaya yüz tutmuş bir çiçeğe verilen su gibi canlanıveriyor.Yatak odasına ani bir giriş yaptığımda
önce soluklanıyor sonra ise dün gecenin ağır izlerini taşıdığı yatağa doğru yönlendiriyorum kendimi.
siyah çarşafa ünlü bir ressamın elinden çıkmış bir resmi andıran kan ve meni lekeleri..
Hatırlıyorum da dün gece bu odaya korku dolu adımlarla gelmiş;gözlerime korkunun en koyu tonu olan siyah çekilirken yıllarımı vereceğim bu odaya
bir göz atıp inceleme zahmetine bile girişememiştim.
Emin olduğum bir şey varki odanın her yanı Bayan Park'ın zevki korkarken bu odanın kapısından o koku geçmemiş bile.Siyah duvarlar;gri perdeleri
tutan siyah asmalar;beyaz ve gri arasında gidip gelen parkeler..Siyah yatak başlığı ve siyah örtüler..
Siyah dünyanı gök kuşağı renklerimle yıkamak istiyorum Chanyeol.
Siyahın en koyu tonuna ev sahipliği yapan gözlerine beyazın en canlı parlaklığını bırakmak istiyorum.
Aşkım yanarken gözlerinde;rengarenk odamızın her hangi bir yerinde o sanat eseri olan yüzünü izlemek istiyorum.
Dünün arkamda ufak ufak bıraktığı sancılara bugünün yorgunluğunun eklenecek olduğunu bilsem de sorun değil diye düşünerek işe üzerimde ki
tişörtten kurtularak başlıyorum.
Sanırım Chanyeol bu tişörtten hoşlanmadı,sorun yok onu ortadan kaldırabilirim.
İçimden bir ses bağırır avazı çıktığınca; 'Chanyeol senden de hoşlanmadı hadi kaldır kendini ortadan!'
Gözlerimi kapatıp bir siyah bant çekiyorum gerçeklerin ağzına.
Çift kişilik yataklara nazaran daha büyük olan yatağımızdan tutup çekiyorum bütün örtüleri,Bayan Park'ın tarif ettiği gibi gardırobun sol alt
köşesinde olan yatak örtülerinden bir kaçını beğeniyorum.
Bordo mu olmalı buz mavisi mi derken..
Gri ve mavinin ortak buluşmasından meydana
gelen buz mavisinde karar kılıp;daha demin hışımla çektiğim örtülerin yerine düzgünce seriyorum.
Yatak odasında bulunan ebeveyn odasına postalarken bütün kirlileri bir şeylerin eksik olduğunu hatırlatır gibi bakıyor yüzüme bomboş
duvarlar.Gözlerim komidinin üzerinde ki telefona kayıyor.
"Baekhyun?
"Jongin-ah senden bir şey rica edebilir miyim?"
Kim Jongin.
Kabul pek de mükemmel bir hayatım yok ama hayatımda ki mükemmelliğin yerini alan birileri var.
"O-oh tabi.Bir sorun yok öyle değil mi?"
"Sorun yok ben iyiyim.Şey..Düğünde bir kaç kare çekmeni istemiştim ya çektiğin fotoğrafları çerçeveletebilir misin?"
Karşı taraftan aldığım olumlu cevap yüzümde açan gülümsemelerin yanına tomurcuklarını bırakırken yerleştirilmiş olan banyodan çıkıp mutfağa
doğru koşturuyorum.Koşturuyorum da..Chanyeol ne yemeyi sever ki?
Evet telefonu nereye bırakmıştık.
"Baekhyun?"
"Oh Bayan Park..Müsaitseniz size bir soru sormak istiyorum?"
Telefonu omuzum ve kulağım arasına sıkıştırmış,elimde hazır bulundurduğum not kağıdı ve kalemle birlikte karşı hattan gelecek yatını bekliyordum.
"Tabi sor oğlum."
"Chanyeol en çok ne yemekten hoşlanır?Bir de alerjisi olduğu bir şeyler var mı?İçecek olarak alkol kullanır mı ah peki tatlı?Tatlı sever mi?"
Karşı hattan gelen tatlı kıkırdamalar yerini kahkahaya bırakırken yanaklarımın kırmızıya büründüğünü hissediyordum.Söz de bir soru soracak
olmamın ve sonucunda ipe dizdiğim sorular tatlı bir utanca sürüklüyordu beni.
"Ah demek kocanı mutlu etmem istiyorsun huh?"
K-kocam..Doğru Chanyeol benim kocam!Amanın ben de onun..k-karısı mı oluyorum!
"O-oh evet."
"Peki o zaman genç adam sana biraz yardım edelim.Chanyeol çocukluğunu Japonya da geçirdiğinden genelde Japon yemekleri yer.Sana bugünlük bir yemek listesi vereyim eminim Chanyeol çok mutlu olacaktır.Ana yemek olarak surimi yapabilirsin ve yanına biraz soba iyi gider.Ayrıca tempura ve gyoza da iyi olabilir.İçecek olarak asahi kullanabilirsin."
"Oh zor olacak teşekkür ederim,iyi günler."
Kısa çaplı bir araştırma,alınan malzemeleri,hazırlanan yemekler,kurulan bir sofra,çalan bir kapı..
Çalan bir kapı?
Gözlerim saati bulurken çoktan akşam olduğunu görmemle kapıya koşmam bir olmuştu.Kapıyı açtığımda bir çift şaşkın göz karşılıyordu beni.
Kocaman açtığım kollarımı Jongin'e sararken o put gibi duruyordu.
Gözlerini takip ettiğim ise..Aman Tanrım!
Her şey tamam ama giyinmeyi unuttum!
Arkamda bıraktığım şaşkın gözleri umursamadan yatak odasına koşuşturup,koyu yeşil ince bir bluz ve siyah dar bir pantolon giyip aynada kafama
bulaşan unları temizledikten sonra koşuşturarak aşağıya indim.Jongin ifadesiz bir yüzle hala kapıda duruyordu.
"İçeri gelmeyecek misin?"
"O-oh hayır.Resimleri çerçevelettim."
Her zamankinden biraz daha soğuk.
Sorun etmiyordum,eminim aptallığımın şaşkınlığını yaşıyordur.
Jongin'i hızla uğurlayıp paketlerden fotoğrafları çıkardım.Kısa bacaklarıma yapışan dar pantolonla koşmak her ne kadar zor olsa da önce merdivenler boyu asılı olan fotoğrafları,ardından da duvarları boş olan yatak odamızı kendi fotoğraflarımızla süsledim.
İşte ta-
Oh hayır!
Elime aldığım iki parfüm şişesini evin bütün odalarına kahkaha atarak sıktığımda tam anlamıyla 'bizim' evimiz olmuştu.
Koskoca evin her bir köşesi Chanyeol ve ben kokuyorduk artık.
Kahkahalarım dört bir duvara çarparken bu sefer çalan kapıyı açtığımda o aşık olduğum yüzü görecek olamanın verdiği heyecanla koşuşturarak kapıyı
açtım.
Annenizin güzel masallarıyla yattığınız o en tatlı uykuyu canavarlar basarsa ne yaparsınız?
Üşüyorum.Daha demin sıcacık değil miydi burası?
Göremiyorum.Daha demin apaydınlık değil miydi burası?
Gülemiyorum.Kim çaldı kahkahalarımı?
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVESICK FOOL
Mystery / ThrillerNe demişti ünlü seri katil Charles Manson; "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz."