20.Bölüm❥

19.9K 1.7K 546
                                    

Sevgi kusurları yok etmez, onları da kabul eder. -Erich Fromm

Geçmiş (son)

Elimin tersini ağzıma kapatıp esnedim. "Aslı ben çıkıyorum, dersin kaçta?"

"Daha üç saat var, uyuyacağım ben." Gözlerimi devirdim.

"Yat kızım yat, kavun karpuz yata yata büyümüş, sende yat."

(Anne kulakların çınladı mı?)

"Madem çok ısrar ettin, uyuyayım. Hadi dikkatli ol. Gel şeker verelim derlerse gitme." Bir kez daha göz devirdim. Bu gidişle kör kalacaktım.

Ayakkabılarımı giyip apartmandan dışarı attım kendimi. Gözlerimi gökyüzüne çevirip derin bir nefes aldım. Telefonumun ekranını açıp tarihe baktım. "31 Mayıs 2020, 07.45" Mayıs ayının son günüydü.

Dokuz gün sonra okullar kapanıyordu. Memleketime döneceğim için mutluydum. Çok özlemiştim oraları; sessizliği, sakinliği, ailemi...

Dersim 9'da başlayacaktı. Rotamı okuldan kahveciye çevirdim. Her gün sabah kahvaltıdan önce kahve içerdim. Annem de zararlı diye bir ton laf sayardı. 

Kahvecinin kapısını açıp vücudumu saran sıcaklığı ve burnuma dolan kahve kokusunu derince soludum.

Bayılıyordum bu kokuya!

Sıraya girip beklemeye başladım. Telefonumu çıkarıp derslere kısaca göz attım. Zaten önümde bir iki kişi vardı.

Sıra bana gelince bana bakan satıyıca döndüm. "Bir tane misto alabilir miyim?" Başını salladı. "18 lira" elimi çantama attım. İçinde elimi hareket ettirip cüzdanımı bulmaya çalıştım. E bu cüzdan nerede?

Beni bekleyen adama dönüp bir saniye işareti yaptım. Kafasını sallayıp arkamda ki müşteriye döndü.

Çantama kafamı sokup aramaya başladım. Yoktu. "Hanımefendinin kahvesini de buradan alın lütfen?" Yavaşça kafamı kaldırdım. Bana mı diyordu o? Adama baktım.

Atakan.

Tevafuk muydu? Ama bu kadarı da olmazdı ki...

Fazla baktığımı düşünmüş olacak ki. "Kendine mi alacaksın?"

"Ha?" Kafasını yana çevirip güldü.

"Çok baktın diyorum, heralde kendine alacaksın." Dudaklarımı birbirine bastırıp utançla kafamı eğdim.

Kahvelerimizi alıp çıktık. "Ben sana borçlandım şimdi ama." Gülümsedi. Yeni birşey farkediyordum.

Gülünce gözleri kısılıyordu.

"Sorun değil, bir dahakini senden içeriz." Şaşkınca ona baktım. Yüzümü inceledi, gülümsemesi biraz daha genişlerken sağ gözünü kırptı. Daha sonra arkasına dönüp siyah arabasına ilerledi.

Aklına birşey gelmiş gibi arkasını döndü. "Seni de bırakabilirim istersen. Ama senin dersine daha 1 saat var." Ders saatimi nereden biliyordu? Aklımı okumuş gibi ben birşey demeden tekrar konuşmaya başladı.

"Yani edebiyat bölümünde okuyan başka bir arkadaşım daha var da ondan biliyorum." Kafamı salladım. Hemen yanlış anlayacak umutlanacak ne vardı sanki.

"Yok ben yürüyerek gitmek istiyorum teşekkür ederim."

"Pekâlâ, kendine iyi bak." Arabasına binip uzaklaştı.

Üstümde yakmayan güneş, ellerimin arasına aldığım sıcacık kahvemle öylece durup sadece arabanın arkasından bakarak gözlerimi kırpıştırdım.

KAHVE 3 BİN

Şimdi yıllardır kullanmayıp lazım oldukça kullandığım mantığımdan bir doz alıyorum.

Ben bu kitabı tam 15 gün önce yayınladım.

15 günde üç bin okunma olacak kadar ne yaşadınız siz? 15 günde 20 bölüm atacak kadar ne yaşadım ben?

Ağağağğa sonra erken final olunca üzülüyorum. Özlüyorum. Ama siz 'yeni bölüm ne zaman?' deseniz bile bölüm atasım geliyor.

İyice işsiz bişey oldum.

Atakan oğlum olmasan seni kendime alırdım...

Bi de benim ve karakterler hakkında sorunuz varsa şuralara bir yerlere salın gitsin.

Hâlâ gidemedim.

Bölüm yazmam lazım, bi de 28'i çok abartmışım onu farkettim zkexejxmdkdbs ilk günün etkisiymiş. Geçti şuan.

Neyse bölüm yazmaya gidiyorum. Ama gidesim gelmiyor.

Vişneli suyumun yanında limonlu kek niyetine yediklerim-Oruç olduğumu farkettim.

Neyse, iftardan sonra vişneli suyumun yanında limonlu kek niyetine yediklerim Allah'a emanet olun. Galp 💜



Kahve | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin