23 Nisan 1081 gününe kadar -son kez- göçebe hayat yaşadı "büyülü kurtlar". O günden sonra Tengri Cadılık Ve Büyücülük Okulu'nu yapmaya başladılar. Kerem Türkevladı boylarına "Her boy 1 bina yapıcak, tasarladığınız binaları kendiniz ve askerleriniz inşaa ediceksiniz. Ben de ortak salonumuzu yapacağım" dedi. Bir asker "efendim, sur yapıcak mıyız" diye sordu. Kerem Türkevladı "elbette, ben o surun tasarımını çizdim. Onuda hep beraber -6 boy, askerler ve Kerem Türkevladı- yapıcağız." dedi.
En yaşlı boy olan Bilmiş, kendi binasına "Uzay" ismini verdi. Uzaktan bakıldığında yıldızları anımsatan, sarı benekli siyah bir materyalle yaptı binasını. O binaya sadece en zeki, en başarılı ve en güçlü öğrencileri alacaktı. Bu da, Uzay binasını yüzyıllarca en başarılı bina haline getirdi.
En genç boy ise Güneş'ti. Kendi binasına "Işık" ismini verdi. Işık binası altın sarısı bir materyalle kaplıydı. Duygusal, nazik, kibar öğrenicleri alacaktı Işık binası. Ve buda onları yüzyıllarca "en başarısız bina" yaptı. Ancak bu binanın öğrencileri -ışıklar- çok karakterli insanlar oldular. İnci ve Uzay binası tarafından hor görülse de, diğer binalarla -özrllikle Okyanus- arası oldukça iyiydi.
İçlerinde -Kerem Türkevladı'da dahil- en iyi yüzücü olan Deniz, kendi binasına "Okyanus" ismini vermişti. Okyanus binası, adı üstünde en iyi yüzücüleri alıyordu, ama onun dışında onlarda derslerde pek başarılı değildi. Işık binasıyla arası çok iyi olan Okyanus, diğerleriyle anlaşamadı.
Kendisinin başarılarıyla övünen biri olarak bilinen Ayşe -evet o kadın bir boy- kendi binasına "İnci" ismini verdi. İnci binası, her binayı küçümseyen bir bina oldu -en güçlü bina olan Uzay'dan çekiniyorlardı tabii- ve bütün binaları -özellikle Işık ve Menekşe'yi- hor ve zayıf gördüler.
Aydın ise kendi binasına, yeşili sevdiği için, Zümrüt koydu. Binasının bütün duvar ve tavanları zümrüt kaplamaydı. Bu bina, doğayı ve çevreyi seven doğaseverlerden ve hayvanseverlerden oluşuyordu. Işık binası ile arası iyi olan bu bina, her nedense Okyanus ile anlaşamadı.
Son olarak Pınar, evet bir kadın boy daha var, kendi binasına "Menekşe" ismini verdi. Menekşe, nerdeyse 1000 yıl boyunca tek bir "yılın en çalışkan binası" ödülünü alamamıştır. Ama, Işık binasının alamadığı büybolda -büyücü futbolu, "büytop" olarakda bilinir- 4 şampiyonluğu bulunur (veriler 2020 yılına aittir) Işık binası ise, 4 kere "yılın en çalışkan binası" olmuş, ama Menekşe'den farklı olarak büybolu alamadığı için, Menekşe ve Işık, ezeli rakiptir.
Önce ortak salon yapıldı. Bütün binalara ortak salonun bazı kısımları verildi (Kerem Türkevladı tarafından). Binalar buna uygun olarak, binaya giriş çıkış noktalarını ayarladılar. Her bina boyu, kendilerine ayrılan bölümün duvarlarını kendi renginde boyadı. Tavan ise, Kerem Türkevladı tarafından, şeffaf bir materyal ile kaplandı.
Yeni öğrenciler okula girdiklerinde, ana bölmeden ortak salona gireceklerdi. Kırmızı halıyı sorumlu öğretmenin rehberliğinde geçerek en son alana gireceklerdi. İsmi okunan öğrenci 1 adım öne çıkacaktı. Durdurulamaz Kurt tarafından yapılan bir karakter ölçme büyüsü sayesinde, öğretmenlerinin gösterdikleri yere giden öğrencinin karakteri ölçülücekti. Öğrencinin karakteri nereye uygun ise, oraya yerleştirilicekti.
Her boy o yere kendi binasında olmasını istedikleri karakteristlik özellikleri büyüyle bildirdikten sonra, binaların yapımı başlandı. Her boy, askerlerini kendi binayı yaparken kullandılar. Derslikleri ise Kerem Türkevladı, kendi seçtiği bazı yetenekli askerler ile birlikte yaptı.
Ardından okulun korunması düşünülecekti. 10.000 (on bin) yıl geçsede, yenilmez bir savunma sistemi düşünmeliydiler! Okulda 1 kişi bile varsa, ve okula 1 milyar kişi bile saldırsa, okulun bu insanları savunması gerekiyordu!
Önce Turkuaz renkte bir sur sur yapıldı. Turkuaz, Türkleri simgeliyen, milli bir rengimizdir ve adı "Turk" kelimesinden gelir. Bu sur yokoluş-karşıtı ve uçurucu-karşıtı büyüler ile donatılmıştır. Bütün binaların her yeri de aynı büyülerle doluydu!
Bu yokoluş büyüsü, Dünyaca bilinen ve karşı büyüsünü sadece Kerem Türkevladı'nın yapabildiği bir "yokeden lanet"tir. Bu lanet insan ruhunu bile yok edebilmektedir. Dolayısıyla, yeterince iyi yapılırsa, ki sadece birkaç büyücü o kadar güçlü olabildi, insan hiç bir şekilde bulunamaz ve hiçbir kimse bulunamaz! Uçurucu ise, aynı büyünün Türklere ait olan halidir. Ama Durdurulamaz kurt, tek başına bütün binaları ve surları bu büyüye karşı sonsuza kadar korumuş durumda.
Kerem Türkevladı, ruhunda 1 gram bile olsa, bu okula saldırma düşüncesi olan hiçkimseyi 100 metreden yaklaştırmıyor, yaklaşan olduğu anda ise, hemişeri yada büyücü-cadı fark etmez, silahsızlaştırıyordu. Bunu "kurşunsuzluk" büyüsüyle yapmıştı.
Surun dışında kalan dört tane yapı vardı sade. Onlar ise, büybol, bybas, yüzme stadları ve doğal ortam sınıfıydı.
Büybol stadı "Tengri Arena" tek katlıdır. Çim uzunluk ölçüleri ise, 100 metre (uzunluk) ve 35 metredir (genişlik). 20 metre yüksekliğe sahip, bu stadın çatısı, aynı ortak salon gibi, şeffaf materyalden yapılmıştır.
Stadyumun hoperlörleri çatıya yakın konuşlandırılmıştır. Bu da, okullararası ve uluslararası maçlarda, hem rakip taraftarı baskı altına almaya, hemde seslerinin duyulmasını engellemeye yarar.
Stadın çatısının tamamen kapalı olması ise, bütün maçlarda taraftar desteğinin daha yoğun ve gürültülü olmasını sağlar. Çimlerin sağlıklı kalabilmesi için, çatı şeffaf olsa da stadın çatısı tamamen kapalıdır.
Stadın bütün duvarları ve çatısının tamamı "ses tutucu" büyüsüyle donatılmıştır. Bu sayede dışarı çıkması gereken gürültü de içeride kalıcak, muazzam gürültülü bir ortam oluşturacaktır.
Toprak Karasular bunları okurken "bu okul harikaymış ama, oradaki maçlarda çıkacak olan gürültüye ben dayanamam ki, napıcam ben" diye korkuya kapıldı. Olacaklardan son derece habersizdi tabiki...
Stadın kantinleri ve hatta koridorları bile sessiz kalıyordu, çünkü tribüne çıkan kapılar maç esnasında kapatılıyor, sadece devre arasında, maç öncesinde ve maçtan hemen sonra açılıyordu. Kapılarda "ses tutucu" büyüsüyle donatılmıştı. Dışarıdaki dayanılmaz gürültüye rağmen, o esnada koridorlarda fısıldasanız, sesiniz 3 metre önünüzde arkadaşınızın kulağına ulaşıcaktır.
Stadın bu şekilde olmasının amacı, rakibi -taraftarını ve oyuncularını- kulakları acıtacak kadar yüksek bir sesle baskı altına alabilmektir. Ve Kerem Türkevladı'nın bu harikulade tasarım zekası, istenenleri tam olarak yapabilen harika inşaatçılar olan askerleriyle birleşince, ortaya bu inanılmaz arena çıkmıştı.
Diğer sporların -büybas ve yüzme- stadında da, benzer mantıklar kullanıldı. Hepsi içeride duramıyacağınız kadar gürültülü oldular.
Bu stadlarada hasar gelmesin diye, yabancılar için "yokoluş karşıtı" Türk büyücüler ve cadılar için "uçurucu karşıtı" ve her 2 grubu da etkileyen "kurşunsuzluk" büyüleri kullanıldı. Ayrıca bütün surlara ve bütün sınıflara "yenile" büyüsü yapılmıştı, bina çok ağır hasar alsa bilse, müdürn tek asa sallama hareketiyle, bütün okul yeniden yapılandırılıyordu.
"Yenile" büyüsü insanlar üzerinde sadece 5 kere işe yaramakta, ancak hayvan, bitki ve cansız varlıklarda böyle bir sınır yok. Bu büyü, daha önce söz ettiğimiz büyüler gibi, Durdurulamaz Kurt lakaplı Kerem Türkevladı tarafından icat edilmiştir.
Bunları okuyan Toprak Karasular "yav aga tamam, tarih güzel sevdim, ama birkaç yüzyıl ilerisini anlatsalar artık hani" diye düşünmüştü. Hikayenin kalanında ise o yıllardan bahsedilecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak Karasular 1
FantasyTürkler hacteginde 1, Turks hacteginde 1, Yüzüklerinefendisi hacteginde 1 (29 Mayıs 2022, Pazar). ! Başlığında kaçıncı bölüm olduğu yazan bölümler düzenlenmiştir ! İzmir'de yaşayan 2004 doğumlu bir gençti, Toprak Karasular. Onu özel yapan ne gözler...