6) Macera Başlıyor

62 16 13
                                    

Toprak, oturdu ve okul müdürü Artuk'un okul kurallarını anlatmasını dinledi. Sonra ise "ziyafet" başlıyacaktı. Ziyafet şu şekilde yapılıyordu; öğretmenler, öğrencilere ne istediklerini soruyor, öğrenciler isteklerini söylüyor, öğretmenler ise önce o yemeği "oluştur" büyüsüyle oluşturup, sonra ise "tükenmezlik" büyüsü ile sonsuz olması sağlanıyordu.

Toprak, ne yiyeceğine karar veremedi, bu yüzden öğretmenler hazırlanırken bina başkanları Pınar'a yaklaşıp "Abla, ben ne yiyeceğime karar veremedim de ne önerirsin?" diye sordu. Pınar bu soruya kahkaha atarak cevap verdi.

Toprak bu küçümseyen kahkahadan dolayı incinmişti, ne vardı sanki? Biraz saçma bir şey sormuş olması, dalga geçmemesine engel değildi ki.

Pınar, Toprak'ın incindiğini görünce; kimse duymasın diye kulağına yaklaşıp "Toprak, üzülme aynısını ilk geldiğimde bende yapmıştım. Bana ilk geldiğim günü hatırlattın. O yüzden güldüm. Alınma yani." diye teselli etmeye çalıştı. Sonra da ekledi. "Ben burada belki 70-80 farklı yemek yedim, ama en iyi yaptıkları şey 'odun ateşinde patates kızartması' dır. Sana kıyağım olsun buda." dedi ve kulağına eğilip "Ama lütfen aramızda kalsın." diye fısıldadı.

Gerçekten harika bir tadı vardı patates kızartmasının. Toprak Pınar'a teşekkür etmek için kafasını çevirdiğinde, ortalıkta yoktu. Başka bir büyük sınıf öğrencisine sordu. Onun adı Kemal'di. Kemal "Pınar bina başkanımız seninde bildiğin gibi ve sizlere çok muhteşem bir hediye vermek için erken ayrılması gerekiyordu. İstersen bana söyleyebilirsin ne söyleyeceksen" dedi. Toprak, Pınar abla, bana bir iyilik yapmıştı da, teşekkür etmek istedim sadece diye karşılık verdi.

Yemekten sonra Pınar geldi ve 1. Sınıfları topladı (sadece Işıklar 1. sınıflerını, diğerleri onu ilgilendirmiyor). Bu sırada ikişerli sıra olmalarını istedi. Toprak'ın yanına bir kız geçti. Tanıştılar, kızın adı Ezel'di ve çok tatlı bir kızdı. Hemişeriler ile basket oynarken, kendinden 5 yaş büyüklerle bile kapışabilirdi.

Pınar, onları bir odaya götürdü. Bu odada sevimli evcil hayvanlar vardı. Pınar "Evet gençler bu tatliş tüylü dostlar, sizin evcil hayvanlarınız olacak. İstemeyenlerin sahiplenmemek gibi bir lüksü var. Sahiplenirseniz, dostunuzun bütün ekonomik masrafları, gerekirse bir kulübe bile, okul tarafından karşılanıyor. Size sadece sevmek, oynamak ve onunla ilgilenmek kalacak. İsteyenler teker teker gelicek ve istediği bir hayvanı alıp gidecek." dedi.

Toprak'ın en sevdiği hayvan kedi olduğu için, o kedilerin içinden birini sahiplenmek istiyordu. Pınar'a "Pınar abla, kedilerin olduğu yer nerede?" diye sordu, o da tarif etti. "Birkaç metre ilerde soluna bakarsan göreceksin kardeşim" dedi. Toprak soluna döndü, kediler birkaç metre ilerideydi. İçlerinden birisi küçük sarı tatliş bir şeydi. Küçüktü ama o boydaki diğer kedilerden daha kaslıydı. Herkes gibi Toprak'ta sıraya girdi ve istediği hayvanı gösterdi. Ve artık o yavru kediyi sahiplenmişti. Adına ise "Kaplan" koydu.

O odadan çıktıktan sonra herkes Işık binasına yöneldi. Çünkü oradaki herkes Işık binasındaydı. Diğer bina öğrencileri onlardan sonra sırayla odaya girceklerdi. Okula ilk girdiklerinde gördükleri odadan, ortak salona girmeden önceki oda, ışıklar binasının girişinin olduğu yerdi. Bina giriş yolunun duvarları tavanı ve tabanı ışıkla kaplanmıştı. Ve bu yüzden Toprak'ın gözleri acımıştı. Ancak, gözleri acıyan tek kişi o değildi.

Çisem bu kadar çok ışığa dayanamadı. Gözlerini elleriyle kapatmak zorunda kalmıştı. Toprak, arkadaşının yanında olmak istemişti. O yüzden yanına gitti, kulağına "iyi misin" diye fısıldadı. Sonra aralarında konuştular.

- Toprak, gözlerim çok acıyo. Işık çok fazla.
- Anlıyorum seni Çisem merak etme ben yanındayım.
- Ben gözlerimi açamıyorum Toprak. Daha da kötüsü şöyleyken bile gözüm acıyor.
- Merak etme ben senin binayı bulmana yardım edicem.

Toprak, elini Çisem'in omzuna atarak onunla birlikte yürümeye başladı. Hemen ardından bina sorumlusu Pınar "İyi misin Çisem? Neyin var?" diye sordu. Artık konuşmaya Pınar da dahildi.

"Pınar abla ışık çok fazla, dayanamıyorum" dedi Çisem. Toprak "Pınar abla, ben ona yardım edicem. Sen nöbetini yapmaya devam edebilirsin" dedi. Pınar bu teklife şöyle cevap verdi "Toprak, bak bizim nöbet tutma sebebimiz bu tür durumlarda müdahale etmek. Senin yardım etmek gibi bir zorunluğun yok. İstersen gidebilirsin. Ama ben rütbem gereği burada olmak zorundayım." Toprak, mecbur kalmadıkça arkadaşlarını bırakıp gitmezdi. Gidemezdi. Şöyle bir soru yöneltti "bende sizinle birlikte binamıza gitsem sorun olur mu?" Pınar dedi ki "tabiki bir sorun olmaz. İstersen gidebilirsin dedim ben, istemiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin. Ben buna karışmam. Zaten istesemde karışmaya hakkım yok." Bu esnada alt geçidten çıkıyorlardı. Merdiven basamaklarını tırmanmak Çisem için sorun olsa da -o gözleri acıdığı için gözlerini açamıyor olduğundan dolayı önünü görmeden basamakları çıkmaya çalışıyordu- Pıar ve Toprak ona yardım ettiği için çıkabildi.

Işıkların en temel özelliklerinden birisi yardımsever olmalarıydı. Toprak ve Pınar bu hareketleriyle gerçek bir ışık olduklarını kanıtladılar.

Toprak, Pınar'a bir soru sordu. Dedi ki Pınar abla bizim evcil hayvanlarımız şuan nerededir sence? Pınar, bu kadar akıllıca bir soru beklemiyordu ve durdu. Çisem, durdu ve o da "sahi nerdeler" diye sordu. Pınar "gerçekten çok zekisiniz özellikle sen, Toprak. Biz gittikten sonra sizinkiler, sizin adınıza yatakhaneye ışınlandırıldılar. Bu arada onları ilk hangi yatakta görürseniz, sizin yatağınız o olur. Okulumuzun kuralı gereği yataklarınızı hayvanlar seçiyor, nasıl mı? Siz onları sahiplendiğinizde onlara bir his bırakıyorsunuz (aidiyet hissi) ve onlarda yattıkları yatağa o hissi bırakıyor. Yatakları karıştırmazsınız, çünkü size ait olan yatağı gördüğünüzde hemen anlayacaksınız." Şekilde bir açıklama yaptı.

Yatakhaneye gittiklerinde Pınar, sağ taraf erkeklerin, sol taraf kızların gençler diye bellirtti. Toprak, ilk yatakhane katındaki (5 katlı binanın 3. Katı) merdivenlere en yakın yatakta Kaplan'ı gördü. Toprak "bu hayvan harbi zekiymiş, helal bee ne güzel bir yeri seçtin öyle" diyince Pınar "zekadan değil tembelliğinden oraya gitti Kaplan, ama olabilecek en güzel yeri seçtiğini inkar edemem. Benim köpeğim olan 'Pofuduk' en üst katın (5. kat) merdivene en uzak yatağını seçti yaa. 10 yıl boyunca binanın en ücra yerine üstelik her gece gidip gelmek zorundayım, sen çok rahatsın artık" diyince bütün bina kahkaha attı.

Kaplan "miyav" diyince Kemal "miyavlayan kaplan, vaay bee." diye alay etti. Millet tam kahkaha atacakken Kaplan, Kemal'in elini ısırdı. Kemal acıdan "Ağaaa yav bu kedi ısırmayı kimden öğrendi" diye bağırınca tüm binayı kahkaha seli bastı. Öyle ki, olayı uzaktan izleyen 2 öğretmen (Ceren Hoca ve Fikri Hoca) bile kahkaha attı. Fikri Hoca "Ula' Kemal, sen bizim binanın büybol takım kaptanısın. Kediden korkan takım kaptanı mı olur?" diyince Kemal utancından yerin dibine girdi.

Bu esnada ders programları gelmişti.

Pazartesi: Kimyasal büyüler (2), Mantık (2), Psikoloji (2) (Okyanuslar ile ortak gün).

Salı: Hayvanlar alemi (3), Sportif faliyetler (3).

Çarşamba: Temel büyüler (3), Mantık (3) (Menekşeler ile ortak gün).

Perşembe: Temel büyüler (3), Psikoloji (2), Doğal ortam (1).

Cuma: Doğal ortam (2), Tarih (1) Coğrafya (3) (Uzaylılar ile ortak gün)

Fikri Hoca "1. Sınıflar, o ders programında bulunan parantez içindeki sayılar, ders sayılarınız. Her 2 günde bir, 1 bina ile ortak programı kullanıcaksınız. Sorusu olan?" diye sorunca Kemal "Hocam; iyi, harika, güzelde, biz neden en çekilmez günde, en çekilmez bina ile ortağız?" dedi pat diye. Herkes aynı şeyi düşünmüştü, ama sadece Kemal bunu söylemeye cesaret edebilmişti.

"Kemal, şundan emin ol ki, Uzaylıların 1. sınıfların çoğu harika öğrenciler. Gerçekten karakterli öğrencilerden oluşuyor 1. ve 2. sınıfları. Ayrıca farkındasınız ki binalar beşerli gruplar halinde ders programları oluşturuluyor. Yani herkes aynı programı kullanmıyor. Çisem, Pınar, sen ve Toprak aynı grubun içindesiniz ama bu binada sizden başka 144 öğrenci daha var. Bunu unutma." şeklinde bir cevap varince, kimsenin aklında başka soru kalmamıştı.

Toprak hariç, Toprak "Hocam diğer gruplar nasıl ulaşacak programlarına?" sorusunu yöneltti. Bunun üzerine Fikri Hoca "Toprak, bütün gruplar şu anda programlarını alıyor. Bu iş için gönüllü öğretmenler seçtikleri gruba programlarını iletti. Ben de sizin bu tatliş grubunuzu seçtim" açıklamasını yaptı. Bu açıklama yeterli oldu.

Dersler yarın başlıyacak

Toprak Karasular 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin