35) Eve Geri Dönüş

28 6 24
                                    

Bu zorlu yıl bitmişti. İyisiyle, kötüsüyle bir yıl daha geçmişti. Artık vedalaşma vaktiydi. Abdulrezak gibi 10. sınıflar içinse artık okuldan gitme, gerçek hayata geçiş dönemiydi. Herkes birbirleriyle vedalaşacaktı, helalleşecekti. Tabi ki Işıklar binasının çoğu Abdulrezak gibi karaktersiz Uzaylıları affetmeyeceklerdi. Ama bu konuda kimse kimseyi zorlamadı. Abdulrezak biraz zorlamak istediyse de Işıklar binasının yetkilileri bunu ona yedirmediler.

Diğerleri içinse kısa bir ara olacaktı sadece. Ama yine de kimin başına ne zaman ne geleceği belli olmazdı. Bu yüzden hepsi birbirleriyle düzgünce helalleştiler, veda ettiler. Eğer birisine bir şey olursa, o kişi sevdikleriyle vedalaşmış olacaktı.

Bu sırada Toprak'ın ailesi de onun dönüşü için hazırlıklara başlamıştı. Annesi Çiğdem Hanım da, babası Deniz Bey de oğullarının dönüşü için hazırlandılar.

Normalde Toprak'ın ailesi ayrı yaşıyorlardı. Lakin o önemli günde hem annesi hem de babası gelecekti onu almaya. Ailesi ayrıydı belki ama önemli olaylarda (cenaze, düğün vb.) yine bir araya gelebiliyorlardı. Aile içi şiddetin ve nefretin olmadığı bir aileye sahipti Toprak.

Bu hazırlıklardan habersiz arkadaşları ile vedalaştı bizimki. Kemal'de, Pınar'da "bir sıkıntı olursa kendilerini arayabilecekleri" hakkında Toprak'a garanti verdiler.

1. sınıflara özel otobüse bindiklerinde Toprak, Okyanusların geleceği parlak kızı Çilek'in yanına oturdu. İkisinin de birbiriyle arası gerçekten iyiydi.

Toprak'a yine otobüsün arka koltuğu denk gelmişti. Tıpkı okula ilk gelişinde olduğu gibi, eski bir otobüsün motorunun hemen yanında oturuyordu. Toprak, ilk seferden farklı olarak, gürültülere biraz daha alışkındı ama motor çok yüksek bir ses çıkarıyordu.

Çilek ile konuşmaya başladı. Toprak, Çilek'in kulağına eğildi ve fısıltı mesafesine geldiğinde karşılıklı konuşma düzeyinde sesini kullanarak arkadaşıyla konuşmaya başladı.

Bir sıra önlerinde oturan Timur, sese daha fazla dayanamadı. Parmaklarıyla kulaklarını tıkadı. Yolculuğun kalanını yalnız başına geçiriyordu, başı önde ve parmakları kulaklarında...

Çilek, Toprak'ın durumunu biliyordu. Onun sese olan hassaslığının farkındaydı. Bu yüzden "Toprak, sesten rahatsız oluyor musun?" diye sordu. Toprak'ın o sırada canı yanmıyordu ama gürültü düzeyinin farkındaydı ve canının yanmasından korkuyordu. Çilek'e "Şu an için rahatsız olmasam da gürültünün bir noktada canımı yakmasından korkuyorum." cevabını vermeyi uygun gördü.

Bunun ardından yaz tatili hakkında konuşmaya başladılar. Toprak, Çilek'e "Yaz tatilin nasıl geçecek sence?" diye sordu. Toprak ise "Tabi ki belli olmaz da muhtemelen spor yaparak, ne bileyim, yapılacaklar listemde olan birkaç şey yaparak ve Tabi ki Dünya Kupası'na gün sayıp, ona hazırlanarak geçecektir. Sen ne bekliyorsun bakalım Çilek?" şeklinde yanıtladı onu.

Çilek ise aynı anda "Bende yani, dinlenmek, yatmak, uzanmak, bu tür şeyler yapacağım işte. He, bu arada, sen 'yapılacaklar listesi' dedin. O listede ne var?" diyerek yanıt ve soruyu verdi.

Toprak bu soruyu "Mesela bir tanesi İzmir, Varyant'ta bir ara sokakta - yüzümü İzmir Körfezi'ne dönerek - oturup bir şeyler yiyip-içmek. Başka bir fikir istersen İzmir'in Aliağa ilçesinden metroya binip, Selçuk'ta inmek. 130 kilometrelik bu devasa metro hattını baştan sona gezmek. Aliağa'dan, Selçuk'a aktarmasız gitmek." şeklinde cevapladı. Çilek'se "Adamın hayallerine bak yaa. Bizde burada Türkiye Büytop ve Büybas maçları izleyeceğiz bu yaz diye hayaller kuruyoruz işte." dedi ve karşılıklı gülüşmenin ardından bu mesele de noktalandı.

Bütün bu yolculuğun sonunda Toprak, Çilek ile de vedalaştı. Birbirlerinin telefon numaralarını aldılar ve istediklerinde birbirlerini arayabileceklerini söylediler.

Toprak'ın gönlündeki kişi Çilek değildi, ama arkadaş olarak çok sevdiği bir arkadaşıydı Çilek. Aslında, kalbinde henüz birisi var mıydı? Yok gibiydi. Çilek gibi yakın arkadaşları vardı ama "çok tatlıymış, ne güzel kız" türünde cümleler hiç kurmadı.

Bu yolcuk da bittiğinde, Adnan Menderes Havalimanı önünde, sevdiği tüm büyücü arkadaşlarıyla vedalaştı Toprak. Ardından ailesi (annesi Çiğdem hanım ve Babası Deniz bey) onu karşıladı. Toprak, ikisine de sarıldı. Ve ardından babasıyla Konak'taki Saat Kulesi'nin önünde ayrıldılar. Toprak çoğunlukla annesinde kalsa da bir o kadar da babasında kalıyordu.

Artık gidip dinlenme vaktiydi. Dünya Kupası'na kadar dinlenme vakti. Tabi ki çalışacaktı, tabi ki antrenmanlarını bırakmayacaktı. Ama yine de artık kendini zorlamayacaktı. Dinlenmek için buradaydı ve sadece onu yapacaktı. Ama uzun sürmeyecekti dinlenmesi. 24 Haziran'da geri dönecekti. Herkes Eylül'e kadar dinlenirken o 24 Haziran'da (yazarınızın ve Toprak Karasular'ın doğum gününde) geri dönecekti Tengri Cadılık ve Büyücülük Okulu'na. Ama okumak için değildi bu sefer, çalışmak içindi. Sadece kalecilik çalışmak için. 24 Haziran 2022'ye kadar bekleyecekti. Sonra mı? O da bilmiyordu...

Evet arkadaşlar; iyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla bu ilk romanımı geride bıraktık. Okulların kapanma haftası, arkadaşlarımızla vedalaşma haftasında zaten yeterince duygusallaştık ama bu kitabın bitimi için en iyi zamandı bu. Bütün bu zamanlarda bana ve kitabıma destek olan arkadaşlarım var. İlk günden bu güne benimle birlikte olan arkadaşlarım: hepinize teşekkür ederim.

Asım Enes KESKİN:

Öncelikle senle başlamak istiyorum dostum. 9. sınıfta seni tanıdığım o gün var ya, hayattaki şansımın ciddi bir kısmını kullanmışım resmen. Tarih sınavında kelebek sisteme rağmen aynı sınıfa düştüğümüz o gün var ya, öfff. İki zeki arka arkaya geldik resmen. Şu "kitabını şu gün okuyacağım" deyip okumama hareketini başkası yapsa sinirlenirim ama sana kızamıyorum be knk. Hayır, adam her hafta düzenli olarak fake atıyor ve ben sürekli o tuzağa düşüyorum. PSJSPDJODJDPDJE. Kısır döngü oldu resmen. Şaka bir yana, okusan da - okumasan da bana bir şekilde moral vermeyi biliyorsun ya, o huyuna hayranım senin. İyi ki dostumsun, umarım uzun bir süre daha dost kalırız.

Özlem EFE:

Sen belki hikayeme başlarken yoktun ama herkesin beni ve hikayemi terk ettiği o dönem (hikayemin 10.-20. bölümlerini yazdığım zamanlar) yanımda kalan ender kişilerden birisi sendin ve hâlâ bizimlesin. Bu çok güzel bir şey. Bence bu, başlangıçta benle olup yarı yolda beni bırakanlardan çok daha kraliçe bir hareket. Seninle de uzun bir süre iletişimimi kesmek istemem açıkçası.

Meryem YILMAZ

Sen de benim zor zamanlarımda yanımda olan iyi bir arkadaşımsın. Gerçekten seni de iyi ki tanımışım. Bu finalde adından söz ettirmeyi sonuna kadar hak ediyorsun. Umarım bir süre daha seninle de yollarımız ayrılmaz knk.

Zehra AVŞAR

Kapanışı seninle yapmak, en doğrusu olur bence. Bu kitabın son paragrafında da seni övmek en mantıklı ve en ideali olur. Seni de tanıdığım için çok mutluyum. Özellikle bu kitap serisinin kapak tasarımcılığını yaptığın için teşekkür ederim tasarım dehası. Umarım 1. ve 2. kitapların kapaklarını hazırladığımız gibi, diğer kitapların da tasarımlarını sen yaparsın "Tasarım Dehası".

Toprak Karasular 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin