Toprak Karasular 1

16) Karanlık Aşılanma Süreci

Toprak, aşı sonrasındaki ilk gece, acıdan uyuyamamıştı. Ama Kemal, Toprak'ın yanındaydı. Bu Toprak'a dayanma gücü vermişti. Toprak bu sayede ilk geceyi atlatmıştı. Ama bu 6 aylık zorlu bir süreçti. O bunları düşünürken Kemal diz çöktü, Toprak'ın omzuna dokundu. Toprak'ın canının ne kadar yandığını görünce (aşı yüzünden Toprak'ın cildi fazladan hassaslaşmıştı) elini anında geri çekti. Ardından "Toprak, şimdi gitmem gerek ama akşam yine döneceğim." dedi.

"Toprak için endişeliyim. Bu yüzden bu sabah gidip Fikri Hoca'dan veya başka bir hocadan rapor almalıyım. Ama önce gidip bizimkileri uyarayım. Yoksa Toprak'ın bu kadar uzun eksikliğinde çalışkanlık puanında ilk üçe gire- hassss. Bir dakika, abi Toprak'ın yokluğunda kaleye kim geçicek la? Aboov bittik aga biz. Ayvayı sapıyla birlikte yiyeceğiz. Büybasta Pınar-Ezel ikilisinin yokluğunda zaten batacağız, bir de bu 2 dert girdi başımıza. Anlaşıldı, Fikri Hoca ile görüşmeliyim. 2 hafta sonra maç var aga, ne yapacağız biz?" diye düşünüyordu Kemal içinden. Ama önce, gidip binadakiler ile konuşmalıydı. Taner'in yokluğunda daha az puan kaybetmeleri önemli değildi. Önemli olan herkesin hırsla çalışabilmesiydi. Yoksa Okyanuslar 235 - 285 lik farkı Toprak'ın yokluğunda eritebilirlerdi.

Onlara en yakın olan Uzaylılar 144 puandaydılar. Bu sayede belli olan bir şey vardı ki "çalışkanlık kupası" ya Işıklara ya Okyanuslara gidecekti. Zaten Uzaylılarda 173'ten puan kaybede, kaybede 144'e düşmüş, Zümrütler ile arasında sadece 22 puan bırakmıştı. 122-144 gayet kapatılabilir bir farktı, aslında arada hiç bir şey yoktu. Lakin Zümrütlerde yavaş yavaş yükselebiliyordu. Yoksa zaten Uzaylılar tarihi bir "rezalet sezonu" geçiriyordu. Işıklar ve Okyanuslar ise "tarihi sezon" yaşıyordu. Diğer binalar kendi frekanslarındaydı.

Kemal ilk önce binasına gitti. Oradakilere durumu baştan sona izah etti. Ardından "Genç arkadaşlar başta olmak üzere, lütfen kimse kusura bakmasın. Bu yaşanan olaylar (gerek milli büybas takımına gidenler gerek Toprak'ın eksikliği) gereği herkes daha fazla çalışmak zorunda. Artık hiç kimsenin, özellikle hafta içinde, zaman öldürmesini istemiyorum! Eğer hastalık vs durumları yaşanlar haricinde, birisinin zaman öldürdüğünü görürsem, fena olur. Benle polemiğe girmek istemeyen, yedi yirmi dört çalışacak! Bunun başka yolu yok! Özellikle 1. sınıflara çok yük bindiriyorum, biliyorum. Ama durumlar böyle. Kimse vakit öldürmeyecek!" şeklinde sert bir uyarı yaptı. 1. sınıflar için üzülüyordu, ama onlardan biri dahi zaman öldürürse, gözünün yaşına bakmayacaktı Kemal.

1. sınıflardan olan Asım, bu konuşmadan etkilenmişti. Kendisini kötü hissediyordu. O, bu tür durumlarda başarı getirebilen birisi değildi. Fena şekilde stres olmuştu. Normalde Toprak ile dertleşirdi, ama bir süre o da yoktu.

Asım, o gün Toprak'ı ziyarete gitti. İyi olup olmadığını, canının yanıp yanmadığını sordu. Elinden geldiğince Toprak'a yardım etmek istiyordu.

O sırada Kemal geldi. Asım'ı bir kenarıya çekti. Onunla özel konuşmak istemişti.

Kemal ona "Bak Asım. Biliyorum üzerinde çok baskı hissedeceksin. 1. sınıflara bu yıl çok yükleniceğiz, biliyorum ama yapacak bir şey yok. Toprak, her ayın ilk haftası derslere katılamayacak. Bu yüzden onun yerini sen doldurmalısın. Onun yokluğunda sen sahne alıcaksın. Kalede hâlâ Toprak olacak, bu yüzden o alanda sana yüklenmeyeceğiz. Ancak onun boşluğunu doldurabilecek en iyi kişi sensin." dedi.

Asım, korkuyordu. Toprak'ın boşluğunu dolduramazsa ve bu yüzden Işıklar 2. olursa bütün suç ona yazılacaktı. Bu durumda kendisine ağır cezalar verilebilirdi. Ama, en ağır sonuç vicdani olacaktı. Vicdanı bu durumda hiç rahat olmazdı ve bu nedenle elinden geleni yapacaktı. Yapmalıydı. Yapmak zorundaydı.

"Elimden geleni yapacağım abi. Ama yinede başarısız olmaktan korkuyorum." diyebildi sadece.

Kemal ise ona "Asım, kardeşim sen yeter ki çabala. Çabaladığın halde yapamadığını görürsem, ben olaya el atarım. Gerekirse hocalarla konuşur, senin çabalarını puana dönüştürtürüm. Korkma sen, atkanda ben varım." dedi.