19) Toprak, Abdulrezak'a karşı

8 4 3
                                    

Milli takım seçmeleri yapıldıktan sonra bile - milli takım antrenmanları ve Türkiye Büybas Takımı hariç - sporcular kendi okullarında kalıyordu.

Toprak ve Kemal, ilk gündem beri Abdulrezak dan nefret ediyordu. O istememesine rağmen Abdulrezak ona bulaşıyor, sürekli rahatsız edip duruyordu. İşin zor tarafı, bir Allah'ın kulu çıkıp "sen bu çocuğa bulaşamazsın" yada "karışma şu çocuğa" demiyordu. Özellikle okulun ilk günlerinde ve 10-0'lık maçtan sonra Toprak ile iyice uğraşmıştı Abdulrezak.

Kemal, zaten kendisini zor koruyordu. Bu yüzden Toprak'ı korumakla başlarda uğraşmamıştı. Çünkü Işıklar öğrencileri genel olarak güçsüzdü ve artık o da "herkes başının çaresine baksın aga" düşüncesini benimsedi.

Tabi bu durum Abdulrezak'ın işine yaramıştı. Özellikle küçüklere rahat rahat sataşabiliyor, onları sürekli rahatsız edebiliyordu.

Bir noktada Toprak daha fazla dayanamadı ve güç farkına rağmen Abdulrezak'a karşılık verdi. Olaylar şöyle gelişti.

Abdulrezak, Toprak sandalyesinde otururken ona makasla saldırma şakası yaptı ve makası Toprak'ın karnının sağ tarafına dokundurdu. Ardından makası masaya koyup Toprak'ın bakışıyla alay etti.

Sınıfta hoca yoktu ve Kemal sınıfta olmasına rağmen kimse olaya müdahale edip de "bulaşma çocuğa" gibisinden bir şey söylemedi. Toprak, o sırada o bir anlık sini sınıftaki herkes için "siz adam değilsiniz, siz insan değilsiniz, siz mert delsiniz, siz karaterli değilsiniz!" diye düşündü.

Ardından Toprak "Yeter artık, bulaşıp durma lan bana, ben sana ne yaptım nağmerdin önde gideni!" diyerek fırladı ve Abdulrezak'ın karaciğerine bir yumruk attı. Ama o dönemler Toprak güçsüz olduğu için yumruğu Abdulrezak'a etki etmedi. Sonrasında Abdulrezak "sen bana mı vuruyorsun len o*** ço*** Seni s*** lan burda p***" diyip Toprak'a tekme tokat girdi. Toprak, anlık öfkesi geçtikten sonra Abdulrezak ile kavga ediceği için feci şeklide korktu. Abdulrezak'tan özür dileme yoluna gitti ama bir şey değişmedi. Abdulrezak, karın boşluğuna diziyle vurdu. Bunun ardından Toprak kendisini yerde buldu. Ardından Abdulrezak onu bayıltana kadar dövdü.

Toprak ayıldığında hastahanedeydi. Enteresan duygular besliyordu. Artık Işıklar binası öğrencilerinin tamamına sinirliydi. Aslında o an o sınıfta olan herkese sinirliydi. Ama ayrıyeten Işıklar binasındaki bütün öğrencilere sinirliydi. Çünkü ne sınıftakiler ne de diğer Işık öğrencileri hiçbir zaman onu korumamıştı.

Vücudunda tam 18 kırık vardı. Bütün bu kırıkları o ayıkken tedavi ediyorlardı.
Büyücü yöntemleriyle tedavi edildiği için, tedavisi sadece 1 gün sürmüştü. Ama çok ağrılı bir gün olmuştu.

O gün birçok kişi onu ziyaret etmek isteyedi. Ama o kimseye izin vermemişti. Hatta Ceren Hoca'yı dahi istememişti. Korkuyordu. Hem insanların onu böyle görmesinden, hem de insanların ona daha fazla zarar vermesinden. Eskiden kalabalık ortamlara güvenirdi. Şimdi ise kabusu haline geldi.

O gün Ceren Hoca, Kemal'i bir odaya çekti. Ve onu çok sert şekilde azarladı.

Ceren Hoca: Kemal, yavrum sen bina başkan yardımcısı değil misin?

Kemal: Evet hocam.

Ceren Hoca: Peki olay anında sınıfta değil miydin?

Kemal: Sınıftaydım hocam.

Ceren Hoca: Peki, o zaman Toprak'a neden yardım etmedin?

Kemal: Hocam o da kendini korumayı öğrensin! Her şeyle ben mi ilgileneceğim ya? Ben neyim, güvenlik görevlisi mi? O benim babamın oğlu mu?

Ceren Hoca: NE DEMEK BU KEMAL? ÇOCUK KENDİNDEN 9 YAŞ BÜYÜK, 15 CM UZUN, 3 KAT DAHA KASLI BİRİNE KARŞI KENDİNİ NASIL SAVUNSUN! SEN BAŞKAN YARDIMCISISIN KEMAL! YERİ GELDİĞİNDE GÜVENLİK OLURSUN, YERİ GELDİĞİNDE ÖĞRETMEN, YERİ GELDİĞİNDE TEMSİLCİ OLUESUN! BABANIN OĞLU OLMASINA GEREK YOK, HEPİNİZ IŞIKLAR ÖĞRENCİSİSİZ! SEN ONUN HEM ABİSİ, HEM BAŞKANISIN! SEN ÇOCUKLARI KORUMAYACAKSAN; YA GÖREVİNDEN İSTİFA ET, YADA BİZ SENİ GÖREVDEN ALIP, BAŞKA BİRİNE BU GÖREVİ VERELİM!

Kemal: Hocam iyi de ben herkese yetişemem ki.

Ceren: KEMAL, KENDİNE GEL! NE DEMEK YETİŞEMEM! SEN O SINOFTA OLDUĞUN SÜRECE YETİŞECEKSİN, YETİŞECEKSİN! YETİŞMEYECEKSEN, BAK "YETİŞEMEYECEKSEN" DEĞİL, YETİŞMEYECEKSEN BAŞKASINI SENİN RÜTBENE ÇIKARTIRIZ, KAPTANLIĞINI DA ELİNDEN ALIRIZ SENİN! SEN KİMSİN HE? KİMSİN OĞLUM SEN?

Ardından Ceren Hoca Işık binasına gitti. Oradakileri de güzelce azarladıktan sonra bir Toprak'a 1 haftalık bir izin yazdı. Hemişeri okullarında öğretmenlerin izin veya rapor vermek gibi bir yetkisi yoktu. Sadece birkaç derslik ufak raporlar verebilirdi. Ama söz konusu okul Tengri Cadılık ve Büyücülük Okulu olunca işler değişiyordu.

Toprak sağlık bölümündeyken sadece 1 kişinin kendisini ziyaret etmesine izin vermişti. O kişi Damla'ydı. Damla hastahanede ona destek olmuştu. Bu yüzden ona güvenmeyi tercih etti Toprak.

Damla ile güzelce dertleştiler. Bu sırada biraz da dedikodu yaptılar. Ardından Damla onu dinlenmesi için yalnız bıraktı.

Damla ile dertleşip, dedikodu yaptıktan sonra yine bir başına kalmıştı. Bir süre tek başına uzanfıktan sonra uyuyakaldı.

Uyandığında göbeğinde bir ağırlık hissetti. Normal olmayan bir ağırlık...

Kaplan, gece uyurken yanına gelip kucağına uzanmıştı. Onun uyandığını görünce kendine has "Kaplan Selamı" verdi.

Kaplan: Miyav.

Ardından kedi, patilerini kaldırdı ve kendini sevdirdi. Ara sıra yumuşak ısırıklar bırakmayı da ihmal etmedi.

Sağlık bölümünde dinlenirken aklına çocukluğu geliyordu. O günleri çok özlemişti Toprak. Güzel günlerdi. Kendisini ait hissettiği yerdeydi ve gerçekten çok mutluydu. O zamanlarda da bunu biliyordu. Her zaman arkadaşlarıyla iyi zaman geçirmeyi amaçlardı. O zamanları çok özlemişti. Sonrasında başka bir yere taşındı Toprak'ın ailesi. Yeni ev, yeni okul, yeni hayat... Bunlara bir şekilde alıştı belki ama asla eskisi gibi olmadı. Kendisini yıllar sonrasında ilk kez bir yere ait hissetmişti. Ama onlar, hiç ona sıcak davranmıyorlardı. Bu yüzden onlara çok sinirlenmişti. Ve onları bir süre affedebileceğini zannetmiyordu.

Ertiesi gün sağlık bölümünden çıktıktan sonra kendi binadına gittiğinde kimseyle konuşmadı Toprak. Kimsenin kendisiyle iletişim kurmasına da izin vermedi.

Aradan zaman geçmeye başlamasıyla yavaş yavaş yumuşadı. İlk önce Asım ile iletişim kurmaya başladı. Sonra yavaş yavaş diğerlerine ısındı.

O günden sonra Abdulrezak, onun "zayıflığıyla ve korkaklığıyla" dalga geçtiyse de fiziksel bir şey yapmasına fırsat verilmesine izin verilmedi.

Evet arkadaşlar bu bölüm bu kadardı. Biraz geç geldi ve biraz kısa oldu farkındaydım ama bu haftasonu fazla zamanım yoktu. Bu yüzden böyle oldu. Abdulrezak'a söylemek istediğiniz her şeyi yorumlar kısmından söyleyebilirsiniz. Bölümü oylamayı unutmayın.

Toprak Karasular 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin