3. BÖLÜM

17.3K 598 103
                                    

Bugün, sanırım dün erken yattığım için erken uyanmıştım, ki normalde erken uyanmaktan nefret ederim.

Ama krizi fırsata çevirmek de benim işim!

Aklıma gelen intikam planıyla yavaşça Emre'nin yanından kalkmış ve bir sürahi su almıştım. Bir sürahi biraz fazla mı ya sanki? Yok ya tam ayarında bence.

Emre koçum birazcık çıldıracaksın, ama olur öyle şeyler. Sonuçta intikam bu beklemeye gelmez.

Emre'nin baş ucunda hafif eğilerek fısıltıyla "Emre uyansana, pişttt"

"heeyy Emre hadi uyan" demiştim çünkü kalktığında ben seni önce uyandırmaya çalıştım, sonra suyu dökmek zorunda kaldım diye kendini savunmaya geçecekti. O yüzden ben de sana seslendim diyebilmek için önce ona fısıltıyla seslenmiştim. Ayrıca sesli söylersem belki hemencecik uyanır ve suyla uyandıramam diye fısıltıyla söylemiştim.

Her neyse, fısıltıyla uyanmadığına göre geçelim şu intikamımı almaya!

Elimdeki sürahiyi Emre'nin kafasından aşağı boşaltmamla Emre'nin uyanıp saydırması bir olmuştu.

"Hassiktir, bu ne ya?"

Bu çocuk küfürle mi uyanıyor? Vay anasını...

Emre'nin uyanmış olmasını umursamadan sürahideki suyu hâlâ Emre'ye döküyordum.

Emre'de garibim ne olduğunu anlamaya çalışıyor, bir kahkaha koyverdiğimde Emre sinirle bana bakmıştı.

Oha, bu ney lan? Yapabilse sanki gözlerinden ateş çıkaracaktı...

"Yağmur, naptığını sorabilir miyim? Bak sana sakince bu soruyu soruyorum. Ama normalde bu kadar sakin değilimdir ve ben şuan bundan bir 5 dakika sonrasını görebiliyorum. Ayrıca gördüklerim senin nazarına göre pek iç açıcı değil."

Oha korktum lan!

Elimdeki sürahinin hepsini Emre'nin kafasından aşağı dökmüştüm. Vay be, iyi halt ettim...

Her neyse Emre'nin o laflarından sonra o odada kalmak olmaz.

" şey, benim ocakta yemeğim var" der demez odadan kaçarcasına çıkmıştım. Ocakta yemek mi? Güzel bahane dostum, o da salaktı ya hemen inandı zaten!

İnanıp inanmaması umrumda değil.

Odadan çıkıp kapıyı örttükten sonra bile hâlâ kulağıma Emre'nin söylenmeleri geliyordu. Umursamayıp odama geçecekken arkamdan Mert'in sesini duymayı beklemiyordum.

Mert ne alaka oğlum?

"Bir dakika baksana" bakmasam? Bence de ya en iyisi bakmayım. Umursamayıp gidecekken tekrar seslenmişti.

"Yağmur, sana söylüyorum"

Bence yine bakmayım, seslenir seslenir gider o ya, çokta şey yapmamak lazım. En sonunda merak duygum daha ağır basınca arkamı dönmüştüm.

Mert'in yüzüne baktığımda bir şaşkınlık görmüştüm, galiba Emre'nin odasından çıktığımı görmüştü.

"Efendim?"

"Sen demin Emre'nin odasından mı çıktın?"

(Yazardan not; burayı yazarken bir an 'sen demin bana bebeğim mi dedin?' yazasım gelmedi değil 😅)

Hee çıktım nolmuş ki yani? Ayrıca görmesen olmazdı değil mi? Şimdi gel buna bir de laf anlat anlatabilirsen!

"Evet, neden ki?"

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin