Aslında sizi üzen şu ki,
hep mutlu olacağınızı zannetmeniz,
Ve gerçek olan şu ki,
Ben size bu hikayede "mutluluğu" vadetmedim...Siyah inci
***Nahide babashli/ BENİM HİKAYEM...
bu şarkı ile dinlerseniz sevinirim.Sabahın bembeyaz kar soğunun kapladığı, acı çeken insanların kanını dondurup, hissettikleri açıyı unutmalarını sağlamaya çalışan bir oçak ayıydı.
Belkide bazı insanların hiçte unutamayacağı, yada unutmak isteseler bile her daim hatırlayacakları bir kış ayı...Bitkin, yorgun, uykusuz, ve halsiz adımlarla, gusulhane yazan yerin kapısına gelip, içeri yavaşca hirdi eda.
Aslında benkide o yaşta aklının uçuna bile gelmezdi, buranın kapısından girmeyi lakşn hayat insana öyle şeyleri görmeyi,duymayı, yaşamayı nasip ediyorki sonunda,
"Ben bunu yaşadım mı?" Sorusunu soruyorsunuz.İçeride üç rane görevli kadın bulunmaktaydı, heryeri biraz hamama ve birazda banyoyu andırıyordu.
"İzin belgeni görebilirmiyim kızım? Kadının sorusunu anca idrak edince ,elini cebine atıp buruşmuş kağıdı uzattı.
Kadın kağıdı alıp okuduktan sonra,
"Daha önce bu nu hiç yaptı? Diye sorduğunda, eda başını hayır anlamında salladı.
Hayır! O hiç böyle şeyler yaşamamıştı, o ablasının bu haline şahit olmamıştı.Yavaş adımlarla mermer taşının üzerinde yatan ablasına doğru ilerledi, en az mermer gibi beyaz teni olan kadın orda yatıyordu.
Sarı saçları kıssa ve kırpık ,biçimsizce kesilmiş, kendine sıktığı kurşunun çene kısmından girmiş anlının kenar kısmından çıkmış izi vardı.
Yaklaştı,elini kesilmiş saçlarına dokundurup, sıcak göz yaşlarının akmasına engel olamamıştı.
O izni alabilmek için zehranın annesine yalvarmış, sonunda onu ikna etmişti.Yanına gelen kadın ona bir önlük verdi, o yıkarken söylediği yerlere su döküyordu.
"Seni yanlız bırakamzdım, sen beni hep banyo yaptırırdın ve ben senden başkasına yaptırmak istemezdim. Şimdi burda yanlız kalıp korkmanı istemedim, ama biliyormusun sen hep çesurdun, kimse 14 'de kadın olmaya yanaşamazken sen çesurdun, kimse 15 anne olamazken sen cesurdun, kimse bunca şeye sapredemezken sen hep cesurdun, " elini kıssa sarı saçlarında dolandırdı, " yada hep çok korktunda ,gep mecbur bırakıldığından korkusuz olmak tan başka çaren yoktu. Ve en sonunda o kadar çok korktun bu hayattan ki ,çekip gitmeyi istedin. Hemde beni burda bırakarak. Belkide bu sefer hastalığın buna seni zorladı."
Mermere dayanıp derin nefes aldı öfke ile belli ettiği elini iyice sıktı,
" tıpkı insanların seni bunca dert ve sıkıntılara soktuğu gibi. Oysa sen hep iyi biriydin. Daha hiç kimseye bilerek zarar verdiğini görmedim. Neden ? Neden senin yaşamana izin vermedilerki ? Bir sen mi fazlaydın bu dünyaya?, bir sen mi yüktün beri küçük sarı gelin?."Anılar gözlerinin önünde çanlanmaya başlamıştı,
Eda ,oyuncaklarıyla alt katta oynarken, annesinin aöelesi vardi, iie gidecekti ve edayı hızlıca banyo ettirmesi gerekiyordu, diğer kızları banyolarını yaptırmış bir bu asi yaramaz kalmıştı, önce o lar yapsın diyerek sırayı buraya kadar savuştursada sonunda yine ona sıra gelmişti.
"Edaaaa, hadi bak işe gideceğim, seninle oyalanamam" zümrüt hanım banyodan çıkarak aşşağıya seslendi, ses yoktu.
"Edaaa, hangi çehennendesin kız, buraya gel,hay allahım yaaa. Kızım işe geç kalıyorum bak, güneş ve deva banyolarını yaptılar sıra sende."
Eda gülümseyerek duvardaki saate baktı, annesinin işe gitmesine tam beştane çubuk kalmıştı.
"Kader, kaderrr?" Diye seslendi kadın banyodan çıkıp, odadaki paltosunu giyerken,
Kader aşşağıdaki odadan çıkıp yukarıdaki banyoya gitmek için merdivenleri çıkmaya başladı.
Herşey edanın istediği gibi ilerliyordu.
Ablasını merdivenden çıkarken takip etti.
9,10 yaşlarında olmasına rağmen uzun boyu güzel sarı saçları vardı.
Anneannesinin saç rengini almış olmasını kıskanıyordu. Anneside kumraldı lakin onunki kadar sarı değildi.
Kendisi zaten siyahtı. Hıh!
Siyah saç herkezde vardı, o saçlarına hep kırmızı kurdaleler takardı, yine takmıştı.
Saçının yarısını arayıp güzelce bağlamıştı. Birde kendisininkine bak, hep dalaşmış, karma karışıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük kırmızı kurdaleler
Novela Juvenilküçük ķızlar ķırmızı kurdale severler. ama bazıları giyerler.... Tıpkı kader gibi, O ,14 yaşında küçük gelin. Çocukluğunun en güzel zamanıni , hayatin acı ve adaletsiz yanlarını öğrenmeye mahkum edildi. Hiç tanimadigi kocası, onu sevmeyen insanlar...