2.BÖLÜM

648 20 6
                                    

                 ☆ ZAMANLA HERŞEY☆

Dünyada yaşamak,
İstediklerini yapamamaktır...

           (9 yaşındaki oğlumun sözü:)
                                      Siyah inci...
***

5 yıl sonrası

Kalabalığın çok yoğun olduğu, sabahın serin ve kabalık saatleriydi. Herkezin işe yetişme, telaşından birbirlerini görme,selam verme fırsatı olmadığı,özellikle emekçi işçilerin ellrinde sabah börekciden alınmış sıcak,ama çay saatine kadar soğacak olan poğçalarıyla koşuşturdukları vakitler.
Adliyenin binasına giriş kapısından lüks bir araba girdiğinde herkez oraya doğru baktı, hatta bir kaç kişi yoldan çekşlip arabaya yol vermişlerdi.

Araba adliyenin önünde ptoparka park edilip durunca, acelesi olmayan bir kaç kişi arabadan inen kişiye baktı. Arabanın şöför kapısı açılıp içinden siyah takımlar içinde bir kadın indi. Kadın sert bakışları, dik ve her halinden asil olduğunu belli eden yürüşülye adliye doğru yürümeye başladı.
Üzerinde beyaz gömlek, siyah etek ve çeket takımı. Ensesinde toplanmış saçlarında, zeytin dalı fügürlü taraklı tokaları takmış, kolunun biri ise kırılmış olacakki boynuna doğru asılmış bandajlıydı.
Diğer elinde ise siyah  çantasını tutuyordu.

Etrafında ona günaydın diyenlere başıyla selam verip, gülümsüyordu.
Karşıdan gelen adamla yüzü keskinleşip, bakışlarını daha sertleştirdi.
Orta yaşlı adam kızın karşına gelip koluna baktı,
"Günaydın eda savcım. Kolunuz nasıl?" Eğlendiği belliydi.
Eda  gülümseyip ,
"Gayet iyi haldun bey, iyleleşiyor."
Ona "savcım" demediğini fark etmiş olacaktıki suratı asıldı, ellerini çebine sokup,
" iyleşsede boşuna, o dik başınızla daha çok kolunuz kırılır sizin. Heleki o seninle aynı kafadan olan savcı hocanızla iyi bir mevkiye bile gelemessin. Bazen hayret ediyorum,sahip olduğu mal varlığı nasıl kazandığını. Ama bu konuda size güveniyorum, siz bayağı büyük mevkilere gelirsin, tabii o zamana kadar kim vurduya gitmessen. " elleri çebinde kahkaha atarak gülerken o şişman göbeüide kendine eşlik ediyordu.
Eda karşısındaki adamon bu görüntüsüne midesi bulanmış gibi yüzünü buruşturdu.

Eda yakasını düzeltip ,ciddi bir tavırla " neyseki siz bizler sayesinde siz ve özenle büyüttüğünüz göbeğiniz güvende olacak. İyi günler haldun bey"deyip arkasını dönüp odasına doğru yola koyuldu.
Haldun beyin sesi kesilmiş, elini göbeğin üzerine bırakıp,
"Haldun savcı diyeceksin ,seni saygısız " diye bağırmıştı.

Eda asansöre binip dördüncü kata çıktı, adımlarını yavaşlatıp, kapının yanına gelince duvarın  kenarındaki yazıya baktı,

SAVCI EDA ACAR

Odaya girip kapıyı kapattı, etraf onun yokluğunda  temizlenmiş ve havalandırılmıştı.
Heryerin deri ve ahşap mpbilyaların bulunduğu,orta masa ,sıra sıra dosyaların ve kağıtların bulunduğu dolaplar, çoğunluğunun, insan hakları ve hukuk kitaplarının bulunduğu kitaplık vardı. Çantasını masanın üzerine bırakıp, deri koltuğuna oturdu.
Çantasındaki geçen kendisininde yaralandığı olayın dosyasını çıkarıp, incelemeye koyuldu.
Büyük bir kaçakçılık ve uyuşturuçu ticaretinin yapıldığı çetenin ortaya çıkmasıyla başlamıştı.
Daha yeni stajerliği başlamışken gece sokakta yardıma ihtiyacı olan kadına yardım ettikten sonraki iyleştikten sonra,bu çeteyle ilgili olayları anlatmasıyla başlamıştı.
Kadın herşeyi anlatıyor, eda ve görevlendirdiği kişilerle bu işi hallediyordu, aslında sdamlardan bir adım öndeydi tâki geçen aylarda kadınla buluşmaya giderken  yerinin tespit edilip hem kadının kendi kollarında ölmesine hemde kendisinin ağır yaralanmasına neden olmuştu.
Kadının ölmeden önce ona acı içinfe teşekkür edip,
"Hiç bir yer güvenli değil mutsuz melek, adalet bakanlığı bile.."demişti.
Son nefesini verip oracıkta ölmüş kendiside vurulup kendinden geçmişti.

 Küçük kırmızı kurdaleler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin