Ağlamıyorsun ama içini sel basmış,
İçin yıkık, için deprem, için moloz yığınları
Gökkuşağından siyah ve beyazı asla dışlamamış bir adam,
Gökkuşağı siyahtan ibaret olan bir kadın...
Güneşi erken batmış bir caddede, karanlık üstümde, yağmur saçlarımı ıslatıyor. Bağırmak istiyorum uzaklara. Günün hangi zaman diliminde yapacağım önemli. Şehir ışıkları tamamen bokeh olana kadar bağıracağım.
Maral'dan
...
"7 8 9... açıyorum gözlerimi artık. Hey! Geliyorum." diyerek kocaman bir evin içinde birilerini aramaya başlamıştı.
"İyi oyundu ama iki saattir arıyorum seni Eda. Neredesin?" diye hayıflanmaya başlamıştı bir süre sonra.
Tüm çocukları bulmuştu ama Eda'yı bulamıyordu.
"Tamam. Sen kazandın çık artık, korkmaya başlıyorum." diye bağırsa da fayda etmiyordu. Eda'nın arkadaşları da korkmaya başlamıştı iyice.
Belki dışarı kaçmıştı. Tekrar dönebilecek miydi eve? Nasıl bu kadar sorumsuz olurdu? Oyun oynarken kapıyı kilitlememişti. Vicdan azabından ölecek gibi hissediyordu şuan. Diğer çocukların anneleri onları almaya gelmişti. Hava iyice kararıyordu ve Anıl da gelmek üzereydi.
"Maral, Eda hep böyle yapıyor. Bir yerlere saklanıp bizimle oyun oynuyor. Anıl gelsin nerede olacağını bulur merak etme artık." diyerek teselli veren Gülin ablasına baktı.
Gerçekten sadece oyun oynuyor olmasını istemişti. Ağlamaktan kuruyan göz pınarlarını elinin tersiyle silip ayaklandı.
"Yoruldum ben biraz. Dinleneceğim. Sen de kendini fazla üzme. Olur mu?"
"Olur abla. Sağ ol" deyip omzuma koyduğu eline elimi koydum.
"Doğru ya. Yapmam gereken işler vardı" dediğinde daha fazla yorulmasını istemediğinden elini tuttu.
"Sen yat. Ne yapılacaksa ben yapayım abla."
"Yok kuzum ben yaparım." diyerek tatlı tatlı baktığında ayakta duracak hali kalmadığını görmüştü. Gelen çocuklar onu çok yormuş olmalıydı.
"Ne yapılacak abla söyle sen." diye ısrar etti.
"Bir klozet kaldı temizlenecek. Bir de makineye çamaşır atmıştım onlar yıkanacak. Pis iş. Hallederim ben." deyip tekrar banyoya yeltendiğinde temizlik yapmanın kafasını dağıtacağını düşünerek durdurdu ablasını.
"Ben yaparım. Yat sen artık abla."
Kendini banyoya atıp önce makinenin fişini taktı. Sonra düğmeye basıp kulağına kulaklıklarını geçirdi. Çocukların kirlettiği klozete bakıp midesini tuttu. Daha sonra temizlemeye koyuldu. Ama ona bu da yetmemişti. Duş kabinine girdi. Birkaç dakika orayı da temizlerken beline dolanan kollarla daldığı yerden çıktı.
"Benim güzelim ne yapıyor. Yoksa Gülin abla seni çalıştırıyor mu?" diyerek gülen mavi gözlere baktı.
"Hayır deniz gözlüm. Kötü koktum zaten yaklaşma bana." ıslak elleriyle itmeye çalışsa da koca cüsseli adam gram oynamıyordu.
Ellerini avucunun içine aldı önce. Sonra ısıtmaya başladı.
"Buz gibi olmuş ellerin. Başka bir sıkıntı mı var?" dediğinde gözlerindeki ışık silindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi ya da Kötü... ARAF
Teen FictionAcım gözyaşlarıma sığmıyor. Acım kağıtlara sığmıyor. Acım sigara paketlerine sığmıyor. Ölüyorum ve beni kimse görmüyor.. Önce yağmur yağmaya başladı. Yağmuru hiç sevmezdim. Bana o karanlık ve çirkin geceyi hatırlatırdı. Sonra aniden kesildi. 'Hah...