Bölüm 4

310 477 699
                                    

 Kalbimin etrafındaki duvarlar kalbimi korumaya yetmiyor. Öyle bir acıyor ki sol tarafım, uyuşuyor. Gözlerimden akan yaşların haddi hesabı yok. Durduramıyorum, sebebini soramıyorum. İstedikleri an akıyorlar.

 İyileşiyorum sanıyorum. Gün geçtikçe iyileşiyormuşum gibi hissediyorum. Ama hayır, gitgide dibe batıyorum. Nasıl bir acı içindeyim ki? Hiç geçmiyor.

 Yüzüm gülme yetkisini kaybetmiş gibi. Aynalar beni gördüğünde kırılıyor. İnsanlar beni gördüğünde korkuyor. Çocuklar ağlıyor.

 Kirli bir bedendeymişim gibi hissediyorum. Sanki birileri üstüme çamur atmış ve o çamur lekeleri hiç çıkmıyormuş gibi.

 Annemin de dediği gibi, bir canavarım. İçimdeki kötülüğü dışarı çıkarmamak için o kadar çok çabalıyorum ki, o kadar çok uğraşıyorum ki, anlatamam. 

Kalbim çok fazla acıyor. Sol yanım ağrıyor. Artık dayanamıyorum. Kalbimin içine hapsettiğim küçük kız sürekli yakıyor canımı. 

Çığlık atıyor, vuruyor, tekme atıyor. Asla durmuyor.

Eğer kalbimi açarsam insanlara, herkes zarar görecek. Herkes üzülecek. Herkes ölecek.

Gözlerim artık isyan ediyor. Ağlamaktan bıkmış gibiler. Ama duramıyorum, canım yanıyor. 

Sen gittin gideli baba, hiçbir şey yolunda değil. Ne olur, geri gel.

 Binme o  arabaya.  Bulaşma o adama. Bırak annemi, birlikte yaşayalım. Ne olur gel baba..

Titriyor ruhum, kalbim. Yediğim içtiğim anlamsız geliyor. Hiçbir şeyden keyif almıyorum.

Soğuktan üşüyen ellerimi ısıtamıyorum. Yüreğim üşüyor çünkü

                                                                          .....

Kalbimin çığlıklarını sustururken etrafta koşuşturan insanları izledim öylece.

Yerde yatan cansız bedene takıldı gözlerim. Güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş o gözlere baktım.

Halledemediğim birkaç detay vardı. Hatta bayağı fazla detay vardı. Kendi içimde sıkışıp kalmıştım.

Ambulansın çığlık atan sesi kulaklarıma dolunca ayaklarım apartmana yönelmişti. Kalbimde biriken kötülüklerime bir yenisini daha eklerken usulca çıktım merdivenleri.

Odama geçip kalemlerimi aradım dağınıklığın içinde. Karalamaktan simsiyah olmuş defterimi aldım elime.

 Bir şeyler karalarken gözümün önüne 'tur atmak ister misin?' diyen motosikletli çocuk geldi. Düşünmeden binip kendimi rüzgarın kollarına bıraktığımı hatırladım. 'Bas gaza' diye haykırışlarımı ve özgürlüğü iliklerime kadar hissettiğimi hatırladım. O sarhoş gecenin korkunç bir firen sesiyle sonlanacağı aklımın ucuna gelmezdi.

Aklıma ağır gelen düşüncelerden çekip aldım kendimi. Defterde öylece kaydırdığım elimin altındaki görüntüye baktım.

Sokak lambasının amatörce çizilen ışıklarının altındaki çocuğa değdirdim parmaklarımı. Elindeki oyuncağına sımsıkı sarılıp bacaklarını karnına kadar çekmişti. Başını dizlerine yaslamış karanlığın son bulmasını istercesine ağlıyordu.

Küçükken gördüğüm o iğrenç görüntü sonrası hayal kırıklığının kağıda dökülmüş haliydi bu.

Annemle babamın yatağında gördüğüm çıplak ve yabancı bir bedenin bana sus işareti yaptığı, annemin hışımla kapımı açıp beni tuttuğu eller vardı sokak lambasının üst tarafında.

İyi ya da Kötü... ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin