Bölüm 8

241 467 176
                                    

'Herkes ruhunda ki boşlukları doldurmanın derdindeydi. Bir yerlerde yitip giden hayatlar kimsenin umurunda değildi.'

Ruhunu mezarlıkta arayan kız çocuğu,

Kalbini boşluğa düşürmüş kız çocuğu,

Aklını ıssız gecenin izbe duvarları arasında kaybetmiş kız çocuğu,

Ağlamaktan gözleri acıyan kız çocuğu...

O kadar dibe vurmuştum ki kırılacak umudum bile kalmamıştı.

22 Kasım 2008

'Babacım kendim uyuyabilirim artık. Bak kocaman bir kız oldum. Hikaye istemiyorum.' diyerek yüzünü buruşturmuştu küçük kız. Büyüdüğünü göstermek istiyordu babasına.

'Büyümüşmüş. Ne kadar büyüsende sen hep benim küçük Maral'ım olarak kalacaksın.' deyip burnuna bir öpücük kondurmuştu.

'Uuf tamam. Öyle olsun.' diyerek babasına odaklanmıştı. Hikaye okumasını istiyordu aslında ama büyüdüğünü anlamasını istiyordu. Yoksa hikaye dinlemeyi çok severdi.

Güzel kızının gözleri rüyalar alemine dalana kadar güzel hikayeler anlattı ona aklından. Gözlerinin kapandığını gördüğünde bir süre onu izledi Poyraz Bey. Saçlarını koklayıp alnından öptü ve sessizce çıktı dışarı.

Hayatındaki tek umudu, varlığı, yaşam sevinciydi o.

Karısının ondan soğuduğunu fark ediyordu ama geçer umuduyla bakıyordu bu duruma. Onlar birbirlerine aitti. Büyük bir aşkla evlenmişlerdi. Basit meselelerin aralarına girmesine izin vermeyecekti, veremezdi.

Güzel karısının yanına girip ince beline sarıldı eskiden bu hareketine mırıldanır ellerinin üstüne ellerini geçirirdi ama o eski Doğa değildi. Yüz üstü dönüp Poyraz Bey'in ellerinden kurtuldu. Hüzünle kapattı gözlerini.

Sabah gün ağarmadan uyanıp kalktı. Önce namazını kıldı. Biraz dosyalar ile uğraştıktan sonra Doğa'nın mutfağa girdiğini duydu. Hemen çitlembiğinin yanına gitti. Ne güzel uyuyordu. Allah'ın ona bir hediyesiydi. Al al olmuş yanağına elini koyup sakince uyandırmıştı. Minik gözlerinin üstündeki kirpiklerini kırpıştırarak babasına baktı. Uzun bir esnemeden sonra kalkıp kocaman sarıldı. Öpücüklere boğuk ayaklandı.

Günün en sevdiği saati kahvaltı olduğu için aceleyle gidip yüzünü yıkadı. Bugün hain planları vardı. İlk dersi matematikti ve okula gitmeyecekti.

Babası ve annesinin ondan önce yemeğe başladığını gördüğünde suratını asacaktı ama buna vakti yoktu. Bir an önce eve gelip oyun oynamak istiyordu. Kahvaltısını hemen yedi ve ayaklandı.

'Hadi baba ben bitirdim gidelim.' diyerek önden fırladı. Giderken ayakkabılığın üzerindeki anahtarlığı almayı da unutmamıştı.

'Sen gelmiyor musun Doğa?' dedi babası.

'Benim duş almam lazım siz gidin' diyerek masayı toplamaya devam etti.

Kızını okula yürüyerek bırakan Poyraz Bey dönüp bir taksiye bindi. Karısı taksiyle uğraşmasın diye arabasını ona bırakmıştı.

Küçük kız bu fırsattan yararlanıp babası gider gitmez koşarak eve gitti. Öğlene kadar saatlerce evde oyun oynayabilirdi.

Evden çıkarken aldığı anahtarlarla büyük bir uğraş sonucu kapı kilidini açmayı başarmıştı.

İyi ya da Kötü... ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin