Salona geçtiklerinde Zeyce etrafı incelemekten kendini alamadı. Babası burası için bir düzenleme yapmamıştı ve her şeyi eski halinde bırakmayı tercih etmişti. Bir oturma alanı ve yemek masasından oluşuyordu burası. Masanın yanındaki küçük kapının mutfağa açıldığını düşündü Zeyce. Büyük ihtimalle yemek servisi bu kapıdan yapılıyordu.
Çalışanların çoğu işlerinin başına dönmüşlerdi. Yanlarında sadece Sadık ve Döne Hanım kalmıştı şimdi. Zeyce çekinerek koltuklardan birinin kenarına ilişti. Zeynep Hanım ve Alin merakla etrafı süzüyor ve çok otantik buldukları oturma alanı ile ilgili sessiz yorumlar yapıyorlardı.
Sadık hepsi oturduktan sonra lafa girdi.
"Eski beyim bu salonu misafir ağırlamak için de kullanırdı. Mutfağın içinde de bir yemek masamız var. Tek başına geldiği zaman kahvaltısını orada yapmayı tercih ederdi. Siz burada olduğunuz sürece canınız ne zaman bir şey isterse kızlardan birine söyleyin yeter. Döne Abla hemen hazırlatır."
Hepsi başlarını salladılar. Döne Hanım ilk defa lafa girdi. Çok konuşmayan insanların sahip olduğu gıcırtılı ses tonuna sahipti.
"Gece geç vakitte yatar sabah ezanıyla kalkarım ben beyim. Genelde mutfakta olurum. Kızları göremezseniz bana da seslenebilirsiniz. Hanımların istediği burada olmayan bir şey varsa da haftalık alışverişte şehirden aldırırız. Hazır ekmek isterlerse de sabahları birini gönderip aldırırım."
Alin lafa daldı.
"Biz yanımızda kahve makinesi falan getirdik zaten babam burada yok deyince. Kullanmasını da öğretirim ben size ve kızlara. Çok kolaydır. Başka da özel bir isteğimiz olmaz zaten. Değil mi Zeyce?"
Zeyce yine sadece başını salladı. Döne Hanım'ın Alin konuşurken bile kendisini süzdüğünü hissedebiliyordu.
"Ben ekmek yemiyorum zaten." Diye devam etti Alin. Zeyce onu ilk defa bu kadar uyumlu görüyordu. Hep kibar bir kızdı zaten de bazen çok buyurgan olabiliyordu.
Zeynep Hanım gülümseyerek kızını onayladı.
"Burada beni Hanım olarak görmeyin lütfen. Düzeni öğrenene kadar bana ve kızlarıma yardımcı olursanız gerçekten çok memnun oluruz. Bir sorun olduğunda söylemekten ya da sormaktan da çekinmeyin."
"Estağfurullah hanımım."
Zeynep Hanım yine gülümsedi.
"Zeyce biraz rahatsız olduğu için bir süre burada kalmayı uygun gördük, Cemal zaten size bu konuyu anlatmıştır. Arada doktorlar da gelip gidecek. Onun haricinde zaten eski düzeninizde yaşayıp gitmeye devam edeceksiniz burada. Sizi ekstra yormamaya çalışacağız."
Döne Hanım yine gözlerini dikmiş Zeyce'ye bakıyordu. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı şimdi. Zeyce de bundan cesaret alarak ona gülümsedi. Evin içindeki birinden çekinmeyi hiç istemiyordu. Evdeki yardımcılarla ne kadar iyi geçinirse işlerin o kadar kolaylaştığını annesinden uzun zaman önce öğrenmişti Zeyce. Döne Hanım da kaşlarını kaldırarak ona gülümsedi. O kadar da korkutucu görünmüyordu şimdi. belki o da çekinmişti Zeyce'den. Babası hastalığını söylememişti sonuçta kimseye. Çiftlikteki en gizemli misafir Zeyce'ydi şimdilik.
Zeynep Hanım konuşmaya devam etti.
"Zeyce'nin hastalığı sizin de gördüğünüz gibi özel bakım gerektiren bir duruma sahip değil. Sadece temiz hava alması gerektiğine karar verdi doktorları. Sizin de ona gerekli özeni göstermenizden başka özel ricam yok sizden."
Sadık da Döne Hanım da başlarını salladılar. O sırada kahveleri geldi. Uzun süredir Türk kahvesi içmediğini düşündü Zeyce. Ne kadar da özlemişti bu kokuyu.